17.Bölüm

10.3K 204 3
                                    

Nişan mı? Ben mi yanlış duyuyorum biri nişan mı demişti? 

Anlamsızca kayla nın yüzüne baktım.  

“lena? Bir şey söylesene tatlım… ne kadar mutlu bir haber değil mi?” dedi annem yanımdan.

Cevap vermediğim için tedirgin olmuş…

“şaşkınlıktandır” dedi kayla masum gibi sırıtarak… 

Will den çıt çıkmıyordu sadece nefret dolu gözlerle izliyordu. Bana inat yapıyordu bunu biliyordum. Lanet olsun işlerin bu kadar karışacağı aklımın ucuna gelmemişti. Boğazımı temizleyip :

“evet… gerçekten de çok güzel bir haber…” dedim çatallı sesimle “tebrik ederim” 

Bu cümlem annemi yeniden rahatlattı ve carterın yanına geçti. 

Öylece kalakalmıştım. Bir sağa bir sola bakıyordum. Karşımdaki manzara karşısında oturacak yer bile bulamamıştım kendime. Annem ve Carter, will ve kayla, lanet stefan ve masum john… hiç birinin yanında olamayacak kadar ortalıktaydım. 

Böyle olmazdı… will bana inatla bir işe kalkışmıştı ama buna izin vermeyecektim. 

“hadi yemeğe geçelim” dedi Carter heyecanla… 

Herkes bir anda kalktı. Willi gözlüyordum… boş bir anını yakalarsam tek bir bakışla hemen ona konuşmak istediğimi bildirecektim. 

İçeri girerken kolunu tuttum….

Bir anda benden tiksiniyormuş gibi kolunu benden çekti. 

“konuşmamız gerekiyor” dedim sessizce. 

Kayla ve stefanın duymasını istemiyordum. Ne olursa olsun ilk önce bunu will ve benim aramızda konuşmamız gerekiyordu. 

“konuşacak bir şey yok!” dedi sessizce ve yanımdan hızlıca yürüdü…

Tekrar koluna yapıştım… 

Öyle sert ve korkutucu bir şekilde arkasını döndü ki… korkudan  yerin dibine gireceğim sandım. 

“bana bir daha asla dokunma!” 

Bu sözleriyle yıkılmıştım. Kendimi bu kadar nasıl nefret ettirebilmiştim. Nasıl hemen inanmıştı...

Ellerimi çekip yüzüne baktım…

Kayla karşıdan kaşlarını çatıp yanımıza geldi.

“ne oluyor burada !”  dedi korkuyla…

Anlatacağımdan ölesiye korkuyordu. Bundan emindim.

“sen karışma kayla! İçeri git hemen geliyorum” 

“hayır! Bu lanet sürtüğün sana daha fazla acı çektirmesini istemiyorum” dedi kayla nefret içinde bana baktı.

Bu nasıl bir iki yüzlülüktü böyle… şerefsiz olan kendisiydi ve beni boka batırıyordu. 

Tam ağzımı açacakken will tekrar konuştu :

“kayla… içeri geç dedim!” 

Kayla gözlerime öfkeyle bakıp kaşlarıyla yapma gibisinden kaldırıp, ima da bulundu. 

Umrumda değildi… söyleyecektim.

Will ile yalnız kalmıştık ve kalbim duracaktı.

“dur” dedi gıcık ve nefret dolu bir gülümsemeyle “ben tahmin edeyim… çok pişmansın… nişanlanacağımızı duyduğun zaman çok üzüldün… sana inat olsun diye böyle bir karara vardığımı sandın… değil mi lena!”

YaSaK BeDeNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin