6.bölüm

25.1K 300 2
                                    

Her şeyin bu kadar mantıksız bir şekilde yerine oturması beni şaşırtıyordu. Daha bir hafta öncesine kadar kendi çöplüğümde  sürünürken  şimdi hayatımda görüp görebileceğim en geniş ve inanılmaz güzel bir odada uyuyordum. Üzerimde saten bir gecelik vardı ve ilk defa kendimi bu kadar değerli ve açıkçası yumuşak hissediyordum. Saten  gerçekten de güzeldi. Ama bir türlü uyku tutmuyordu. Bu yaşadığım gün benim için çok  ilginç olmuştu ve tüm detayları düşünmekten başım ağrımıştı. Oflaya poflaya yumuşak yataktan  kalktım ve pencere doğru yürüdüm. Camı açtım ve temiz bir hava aldım. Ama dikkatimi çeken başka bir şey vardı. 

Will ve john havuz kenarında oturmuş konuşuyorlardı. Bu görüntü gerçekten de ilgimi çekmişti. Sonuçta o ikisi konuşacak ne bulurlardı ki ? hem john samimi biriydi ve will gibi kasıntı ve gıcık bir çocukla arkadaşlık etmesi gerçekten de tuhaftı. Bu evde onunla anlaşamayan bir tek ben mi vardım yani? Annem bile onun tek bir sözüne bakıyordu. Gece gece sinirlerim tepeme gelmişti yine. 

Gizli gizli kardeşlerimi izlerken dikkatim garip hareketlerine  takıldı. 

Hey ellerinde viskimi vardı onların! 

Sanırım  gecenin bu saatine kadar şezlongta zıkkımlanmışlardı. Abartı hareketleri , anlamsız gülüşlerinden bu alenen ortadaydı. Bir an willin gözü benim odama kaydı. Hemen perdenin arkasına saklandım ve beni görmemesi için dua ettim. Aslında görse bile beni tanıyacağına emin değildim çünkü deli gibi sarhoştu. Johnun kalın sesi beni düşüncelerimden sıyırdı:

“işte geldiler dostummm”  diye bağırdı.  Eliyle havuzun öteki ucunu gösterdi. Bende johnun bakışlarını takip edip o tarafa baktım ve o anda başımdan kaynar sular aktı. İki tane sarışın kız onlara el sallıyorlardı. 

Lanet olsun!

Benim sapık kardeşim düğünde takıldığı kızları eve çağırmıştı. Kızlar will ve johnun yanına uçarak geldiler ve aşırı samimi bir şekilde sarıldılar. Ne olduğumu şaşırmıştım. Sinirle perdeyi örtüp tekrar yatağıma döndüm. Ama bu sefer uykum tamamen kaçmıştı. Sinirlerim bozulmuş bir oraya bir buraya dönüyordum. Dayanamayıp tekrar kalktım ama bahçede kimse yoktu. Radar gibi her yeri taradım gözlerimle… yok yok yok…

Kalbime bir acı saplandı. Neden olduğunu anlayamamıştım ama moralim inanılmaz bozulmuştu. Ne bekliyordum ki ben böyle…

Sonuçta kardeşime bir şeyler hissettiğimi kendime itiraf etmek ne kadar zorsa şuan moralimin  neden bozuk olduğunu anlamamda  bir o kadar güçtü. Sanırım herkes odasına çekilmişti. Bu apaçık belliydi. 

“saçmalamayı bırak lena” dedim kendi kendime… bu kadar üzülmeye değecek bir şeyin ortada olmadığına kendimi ikna etmeye çalıştım ve gece boyu dönüp durdum.

Sabah kapımın tıklanmasıyla uyandım. 

Kendim de olmadan “ gel “ diye bağırdım. Annem içeri girip “ hadi tatlım uyan herkes sofrada seni bekliyor. Hep beraber kahvaltı edeceğiz” dedi. 

Kendimi yataktan sökmem beş dakika mı aldı. 

“tamam sen git geliyorum hemen” dedim. 

Aynaya baktığımda gözlerim altı çökmüştü ve berbat görünüyordum. Hemen giyinip yüzüme birkaç bir şey sürdüm ama fayda etmemişti. 

Çokta umrumda değildi kendimi kimseye beğendirecek halim yoktu!

Sallana sallana aşağıya bahçeye indim. Havuz kenarında özenle hazırlanmış kahvaltı masasında herkes tam takır oturuyordu. 

“günaydın” dedim keyifsizce. 

“günaydın lena… uyuyamadın mı?” dedi Carter yüzümü incelerken.

YaSaK BeDeNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin