Sonunda çalıştığım gitarı bir kenara bırakıp geriye doğru esnedim. Tutulan tüm kemiklerim esneyerek açılırken gözlerimi kısmıştım.
Sonunda gerilme işlemim bitince ayağa kalkıp ayaklarımı açtım. Neredeyse bir saattir sesi çıkmayan ev arkadaşımı merak ettiğimi fark ederek seslendim.
"Louis! Yemek yedin mi?" Diye bağırdım odalara doğru ama yine ses gelmemişti.
Belki de beni beklemeden uyuyakalmıştı. Sabahın erken saatleri bile olsa tüm gece uyumayıp şarkı yazmıştık bu yüzden uyuma işimiz sabaha kalmıştı.
Ağır adımlarla Louisin odasına gidip içeriye girdim. Gözlerim Louisi ararken odada ki şeylere de dalıyordu.
Yerlere ve masaya saçılmış buruşturulmuş kağıtlar, masada ki atıştırmalıklar, yatağın üzerinde kağıt yiyen çocuk, yere saçılmış kıyafetler- bir dakika bebek mi?
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken yatağın üzerinde ki 5 yaşlarında ki erkek çocuğuna baktım. Bu çocuğu daha önce en az bin kez görmüştüm ama resimlerde.
Bu imkansızdı değil mi?
"Louis?" Diye sorduğumda çocuk gözlerini hızla bana dikti. Kim olduğumu çözmeye çalışıyor gibi bana bakıyordu.
"Sen kimsin ve evimde ne arıyorsun?" Diye sorunca şaşkınlığım daha da artmıştı. Aman tanrım.
"Senin adın louis değil mi?" Diye sordum. Sanki umrunda değilmiş gibi önündeki kağıtları kağıttan uçak yaparken soruma cevap vermeye tenezzül etmemişti.
"Aman tanrım. Rüyadayım değil mi?" Diye kendi kendime mırıldanıp yavaşça çocuğun yanına gittim.
Gerçek olup olmadığına bakmak için parmağımı louisin yanağına bastırıp geri çektim. Gerçekti ya da ben şizofrendim.
Ama bu nasıl olabilirdi ki...
Elimi saçlarım arasından geçirip ilk iş telefonu elime aldım. Sanırım aklımı kaçırmadan önce birilerini aramalıydım.
*
Yaklaşık bir saat içinde aradığım herkes eve gelirken küçük Louise yemek yedirmeye çalışıyordum.
"O sebzeyi yiyeceksin!" Diye uyararak tabağını gösterdim.
"Sen benim kim olduğumu biliyon mu?" Diye sorunca kaşlarımı ciddiliğini sorgular şekilde kaldırmıştım.
"Ben louis milliam tomlinson" dedi kendini beğenmişcesine kollarını göğsünde birleştirmişti.
"William" diye onu düzelttim.
Düzeltmemi değerlendiriyor gibi ağzını aralayıp parmaklarını oynattıktan sonra cevap verdi.
"Bende öyle dedim. William. Asıl sen kimsin?" Diye sorunca iç çektim. Bir insan nasıl 27 sinde neyse 7 sinde de aynı olabilirdi ki?
"Ben Harry." Diye kısaca cevap verdikten sonra sebzeyi kaşıkla ağzına teptim. Zorla yerken yüzünü ekşitmişti.
Sonunda beni kurtaran kapı çaldığında ayaklanıp kapıya ilerledim. Jay ve çocuklar eve girerken rahat bir nefes aldım. Çocukları severdim özellikle çocuk Louis daha tatlıydı ama delirip delirmediğimi kanıtlayacak tek kişi eve çağırdığım dört kişiydi.
"Olamaz. " dedi mutfağa ilk giren Jay.
Ardından girip hepsinin yüzündeki tepkiyi izledim. Çocuklar anlam veremiyor gibi bir louise bir bana bakarlarken Jay hızla louise sarıldı.
"Küçüklüğünü özlemişim." Deyip öpünce gülümsedim.
"Anne yaa" diye itiraz etti Louis. Jay geri çekilip neden itiraz ettiğini anlamaya çalışınca louis oflayıp konuştu.
"Beni Harry soyadsızın önünde utandırıyorsun." Dediğinde gülmemek için dudağımı ısırdım. Hadi ama Harry soyadsız mı?
Birden zayn kahkahalarla gülmeye başlayınca hepimiz ona döndük. Gülmesi o kadar çoktu ki Liamdan destek alarak düşmemeye çalışıyordu.
En sonunda kahkahasını azaltıp Louise doğru eğildi.
"Makineye falan mı düştün de küçüldün Lou." Diye dalga geçtiğinde louis kaşlarını çatmıştı.
"Anne bu beyinsiz şahıs benimle mi konuştu." Dediğinde zaynin gülmesi solmuştu.
Evet, kesinlikle Louis tomlinson 7 sinde neyse 27 sinde oydu.
"Bu nasıl oldu?" Diye soran Liama bakmadan kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Louis içeride şarkı sözü yazıyordu bende holde beste yapıyordum. En sonunda kontrol etmeye gittiğimde bu halde buldum. " dedim.
Hepsinin yüzünde anlam veremediğine dair bir ifade vardı. Benimde onlardan pek bir farkım yoktu doğrusu.
"Harreh." Diye seslenen Louisi duyunca ona döndüm. Harreh mi?
"Çizgi film izlemek istiyorum." Iç çekip kollarını uzatmış Louisi kucağıma aldım. Salona doğru yürürken arkamdan geldiklerini biliyordum.
"Doktora falan mı götürsek?" Diye tavsiye de bulundu Liam.
"Doktor ne yapabilir ki Liam?" Diye söylenip göz devirdi zayn.
Louisi koltuğa oturtturup televizyonu açarken Niall da louisin yanına oturmuştu.
"En çok Harryi mi seviyorsun beni mi?" Diye sorduğunda göz devirmemek için zor durdum. Tabi ki beni. Hah.
"Kendimi." Diye cevap verdiğinde Niall kahkaha attı.
"Sana şeker komasına gireceğin kadar çok dondurma alırım." Dediğinde Louis hemen Nialla sarıldı.
"Tabi ki seeni" diye uzatarak sahte bir şekilde sevgi gösterisi sergiledi.
Niall tatmin olmuş bir şekilde koltuğa yayılmışken bana kaşlarını oynatarak baktı.
"Şuan Jay hariç kimseyi tanımıyor, kafasını karıştırmayın." Diye uyarıp çizgifilm kanalında durdum.
"Olamaz hafızasını da mı kaybetti." Deyip Lou nun önüne geçti zayn. Louis çizgifilmini, önüne geçen zayn yüzünden göremediği için sinirle zayne baktı.
"Beni hatılamıyor musun Lou?" Diye sordu inanamıyor gibi.
Louis yanaklarını şişirdi.
"Eğer önümden çekilmezsen seni gebertirim esmer fahişe" dediğinde zayn gülerek bana döndü.
"Bak tanıyor işte." Dedi memnun bir şekilde.
Gözlerimi devirip louisi izlemeye başladım. Daldığı çizgi filmi heyecanla izliyordu. O an en çok korktuğum düşünce beynimi ele geçirdi.
Ya hiç eski haline dönmezse?