Aklımda olmamasına rağmen smut yazdım. Bir kaç bölüme kitabı bitirebilirim uzatıp drama yapmak konu tarzına pek uymuyor. Iyi okumalar♡
Kaynamış suyu ısıtıcıdan alıp hazır kahve dolu kupaların üstüne döktüm. Louis'in nasıl geri döndüğü hakkında bir fikrim yoktu, Louis'te küçüldüğü hakkında en ufak bir şey hatırlamıyordu.
Ne yazık ki ben hepsini hatırlıyordum. Küçüldüğün de güzel anlar edinsem de beni üzen tarafları da vardı ve bu taraflar hala içimde bir yerde kuşkuya yol açıyordu.
Kupaları elime alıp odaya ilerledim. Louis aynı o gün bıraktığım gibi yatağının üzerinde kağıtlarla ilgileniyordu ama bu sefer küçülmemişti. Eski Louis'di. Kahve getirdiğimi gördüğünde yavaşça gülümseyip yanını oturmam için eliyle pat patladı.
Yanına oturup yazdığı daha doğrusu yazmaya çalıştığı şarkının sözlerini inceledim. Yine şaheser çıkaracağa benziyordu.
"Hala eksik kısımlar var ama Liamla tamamlayacağıma eminim." Deyip kağıtları bir araya getirdi ve şifonyerin üzerine koydu. Elimde ki kupalardan birini alıp sırtını koluma yaslayıp yan uzandı, tüm ağırlığını bana verdi.
Sessizce bir süre uzandıktan sonra başını hafifçe kaldırıp mavi gözlerini, gözlerime dikti.
"Bir sorun mu var Hazz?" Gülümsemeye çalışıp elimi saçlarının arasından geçirdim. Benim kuruntumdan başka bir sorun yoktu.
Ortamı dağıtmak adına dudakların uzandım. Ben uzanmadan dudaklarını benimkinin üstünde gezdirdi. Dokunuşuyla ürperip ne kadar özlediği fark ettim. Hafifçe yatakta yükselip elimi saçlarının arasına attım. Öpüşümü arttırıp gözlerimi yumdum. Ithiyaçla inleyince geri çekilip gözlerimi açtım. Gözlerinin gölgesi dudaklarıma düşüyordu.
Elindeki kahve bardağını dökmemek için dolabın üzerine koydu.
"İstiyor musun?" Diye sordum. Sorum üzerine gözlerini gözlerime çıkartıp bacaklarımın arasına oturup ellerini ensemde birleştirdi. Parmaklarıyla saçlarımla oynarken sırıttım.
"Ne zamandır soruyorsun?" Bunun evet demek olduğunu anlayınca t shirtümü kafamdan çıkarttım. Louis beni taklit edip aynı şekilde çıplak kalınca elimi göğsünde ki dövmeye götürdüm. Çocuk halinde hiç dövme olmadığı aklıma gelince ne hissedeceğimi bilemedim.
"Boynun çok temiz kalmış" deyip kaşlarını çattı. Yavaşça boynuma eğilip nefesi değince ürperdim ama gülmemi arttırdım. Boynumu öpüp küçük bir iz bırakınca işi hızlandırmayı umup shortuna uzandım.
Shortunu ayaklarından çıkarmaya çalışınca ayağını kaldırıp işimi kolaylaştırdı. Kendi pantolonumu da çıkartıp yanına uzandım. Tekrar dudaklarımızı birleştirince eliyle de erkekliğimi okşuyordu.
Hırsla inleyip dudağını ısırdım. Dudaklarından geri çekilince üstüne çıkıp dudaklarından başlayıp çenesine doğru her yerini öptüm. Boynuna indiğimde gülmesi ile titreyen vücuduna baktım.
"Çok öpüyorsun." Diye söylendi. Ses tonundan bunun hoşuna gittiği belliydi ama şikayet edemezdim. Resmen küçüldüğü zamanlar onsuz kaldığım zamanlardı ve anlatamayacak kadar çok özlemiştim.
Neredeyse tekrar o haline döneceğinden de korkuyordum. Sanırım bir çok endişem vardı ama şimdi ne yeri ne de zamanıydı.
Sabırsızca boxerını çıkartıp elimle okşamaya başladım.
Louis aniden beni durdurunca çatık kaşlarla ona baktım. Nefes nefese bir şekilde dik oturdu.
"Bekle önce sana bir hediye vermeliyim." Dedi hala kaşlarım çatılı bir şekilde dururken ayağa kalkıp çeketine doğru yürüdü.
"Lou sence şuan sırası mı bunun?"
Sadece bir gülümseme bahşedip eline bir şey aldı ve arkasında gizleyerek bana doğru ilerledi. Merak ve sabırla yatağa oturmasını bekledim.
"Hazır mısın?"
Gözlerimi devirmemek için zor durdum. Burda tamamen sertleşmiş bir halde duruyordum ve hadi ama?
"Louis çabuk ver." Aceleye getirmek için hızlı hızlı konuştum ve bu benim için bir ilkti yani hızlı konuşmak bilirsiniz.
Louis sağ elini bana doğru uzatıp avucunu açınca gördüğüm şeyle gözlerim sonuna kadar açıldı. Kapalı bir yüzük kutusu görünce titrek elimi ağzıma kapattım. Evlenmiş olsak bile evlilik teklifi olayı olmamıştı çünkü aniden evlenmiştik ve bunlarla vakit kaybetmemiştik.
"Lou sana inanamıyorum." Deyip yüzük kutusunu elime aldım. Kapağını açınca kaşlarım çatılmış, eş zamanlı olarak louis'in kahkası tüm evde yankılandı. Kutunun içinde ki prezervatifi elime alıp kutuyu karnını tutarak gülen Louis'e fırlattım.
"Dur daha önemli soruyu sormadım." Gülmesini keserken gözlerime baktı.
"Benimle korunmaya ne dersin?" Deyip daha fazla gülünce ona doğru ilerleyip ellerimi yüzünün iki yanında ki çarşafa koydum. Yüzümü yüzüme yaklaştırıp gülmesini kesmesini sağladım.
Erkekliğimi erkekliğine sürtünce şok olmuş bir şekilde inledi. Komodinin üzerindeki kremi alıp deliğinde gezdirdiğimde dahi gözlerini gözlerimden çekmedi.
Boxerımı aşağıya indirip deliğine kendimi konumlayınca nefesini tutup dudağını ısırdı. Yavaşça sokunca tırnakları sırtımı kazıdı. *
Içinde hareket etmeye başlayınca susmuş sadece inlemeleri duyuluyordu.
"Harry- daha hızlı" yatak başlığından elimle destek alıp hareketlerimi hızlandırdım. Sol elini göğsümün üzerine getirip tutunmaya çalışır gibi bekletti.
Nefes nefese kalmış saçları dağılmıştı. Diğer elimle saçlarını okşadım. Mavi gözleri gözlerime dikilmiş, dişleri dudağının üzerindeydi. Eğilip dudağını öptüm. Öpüşüme sertçe karşılık verirken ellerini ensemde birleştirdi. Bedeniyle beni geri ittirip üzerime oturdu. Göğsümüz birbirine her nefes alışverişte çarpıyordu. Dudağına son bir buse bırakıp başımı omzuna koydum. Eliyle başımı tutunca kokusunu içime çektim. Onu çok özlemiştim.
"Hazz tekrar soruyorum. Sorun ne?" Omzuna hafif bir öpücük bırakıp ona baktım. Avuçlarını yüzüme koymuş sakince beni izliyordu.
"Sadece seni çok özlemişim." Gülümsememe karşılık verdi. Dudaklarını burnuma bastırdı. O an uzun zamandan beri bu kadar mutlu olduğumu fark ettim.
*hazırlamadan direk girdi diyen olur diye diyorum. Sürekli yapılırsa parmağa ihtiyaç olmuyor. Nerden bildigimi sormayın ndjsks cok yararlı bir bilgiydi evet dndkdk*