On yaşına dönen Louis'i Niall ve Zayn ile bırakıp stüdyoya gelmem gerekmişti. Liam'da benimle gelmişti. Yazdığımız şarkıları bugün vermemiz gerekiyordu. Louisin yazdığı şarkı daha tamamlanmamıştı ve liamla ben kendi şarkımızı vermek zorundaydık.
Asıl olaydan ziyade aklım tamamen karmakarışıktı. Liam kolunu omzuma atana kadar oturduğum yerde kasılmış düşünüyordum.
"Bundan haftalar önce biri, Louis'in küçüleceğini söylese onu deli ilan ederdim." Diye mırıldandı ama bu beni güldürmedi. Güldürmeli miydi emin bile değildim.
"Bu olanların ne kadar tuhaf olduğunun hepimiz farkındayız Harry." Dedi. Nereye varmaya çalıştığını anlayamıyor, sakince sözlerini bitirmesini bekliyordum.
"Tüm yükü kendine yükleme, suçu da. " louis'in bir yük ya da suç olayı olarak düşünmüyordum. Sadece endişeleniyordum. Bir kez olmuştu ve yine tekrar etmişti. Sürekli tekrar mı edecekti? Neden oluyordu?
Eve dönerken dahi Liam'a herhangi bir cevap vermemiş düşüncelerimden ayrılmamıştım. Aklımı kaçıracak gibi hissediyordum ama bir şekilde sakinleşebiliyordum.
Zayn ve Niall hala işin dalgasında olsa da Liam'ın benim endişemi paylaşıyor olması içimi rahatlatmıştı. Kuruntu yapıyor olmak istemiyordum.
Louis, 10 yaşına döndüğünde aynı beş yaşında ki gibiydi. Beni ve çocukları tanımıyor, annesini istiyor ve yaramazlık yapıyordu.
İlk gün hepimizi delirtip, annesini ağlayarak istemişti ve annesi gelene kadar evdeki her bibloyu üstümüze atmıştı.
Jay geldiğinde Louis'i zor yatıştırmış ve benimle kalmaya ikna etmişti.
Ama Louis'in on yaşında olması onu olgunlaştırmamış daha da kötü hale getirmişti. Yaramazlık ve zeka bakımından büyük artış göstermişti.
Sırf bana sinirlendi diye en sevdiğim pantolonumla sandalyeye yapıştırmıştı. Ve evet bunlar iki gün içinde olmuştu. Beş yaşıyla ilgili tek ortak nokta ikisinin de Zayn'den hoşlanmıyor oluşuydu.
Eve girdiğimizde sessizlikle karşılaşmak beklediklerim arasında değildi. Louis, Zayn ve Niall'ın parti vermiş olmasını düşünüyordum.
Liam beni dürtünce ona döndüm. Ağzı şaşkınlıkla açık bir şekilde salon tarafına bakıyordu. O an yanıldığımı anladım.
Niall; çarşaflara asılı (bağlı?) Bir şekilde merdivenden asılı duruyor. Kollarından bağlanmış çırpınıyordu. Yüzünde kalemle çizilmiş bir bıyık ve kalemle çizilmiş gözlük vardı. Pantolonu yoktu. Liam hızla diğer tarafa koşunca Zayn'ni fark ettim.
"Ah tabi önce sevgilisine koşar. Kim Niall'ı kurtarmak ister ki?" Diye mırıldandı.
Zayn, Niall'ın aksine çıplak değildi. Saldalyeye bağlanmış ve ağzına çorap tıkılmıştı. Zayn'nin yüzünde de penis çizimi vardı. Üstünde ise bal ve bala yapışmış tüyler vardı.
Liam, Zayn'i çözüp ağzında ki çorabı çıkartınca Zayn sinirle küfretti.
"O küçük sıçan elime geçerse ondan brokoli yapacağım ve kedilere atacağım."
"Hayatım kediler brokoli yemez." Dedi Liam sakince.
"Demek Louis bu yüzden brokoli yemiyor." Dedi düşünceli bir şekilde Zayn.
"Louis nerede Zayn?" Diye sordum. Endişemi konuşmama aktarmamaya çalışıyordum ama umarım dışarı çıkmamıştır.
İkinci bir 'Harry styles'ın çocuğu var.' Haberleri görmeye dayanamazdım.
"Bilmiyorum en son bizi bağlayıp mutfağa gitmişti." Dedi Zayn.
"Sahi sizi nasıl alt etti?" Diye merakla Sordu Liam.
Zayn elini sinirle yumruk yapıp etrafa baktı. Sanki sinirini bir yere vurarak geçirmeye çalışacaktı ama yer bulamıyordu.
"Uzun mesele, sadece kendimizi kanıtlamaya çalışıyorduk. Niall pantolonsuz, ben de gururu ezilmiş olarak kaldım."
Liam gülümseme ile eşine bakıyordu.
"Siz orda takılın, beni boşverin ben sallanırım burda, merdivenden aşağı doğru. " diye homurdandı niall. Ona baktığımızda kendini sallıyordu.
Liam gülerek Niall'ı indirmeye giderken Zayn'de ona yardım ediyordu.
Louis'in onları alt etmiş olması yüzüme bir gülümseme yayılmasını sağlamıştı. Sakin adımlarla mutfağa gittim. Louis'i orada bulmayı umuyordum ama burada değildi.
Mutfağın arka bahçeye açılan kapısını açıp bahçeye çıktım. Mutfaktan çıkmadan Niall'ın yere düşme ve inleme sesini duymuştum.
Bahçeye çıkınca gözlerim Louis'i aramaya başlamıştı. Çimlerin üzerinde yanında futboll topu ile uzandığını görünce içime rahatlama doğmuştu.
Yanına gidip onun gibi çimenlere uzandım ve gökyüzüne bakmaya başladım.
"Beni neden burada tutuyorsun Harry?"
Ona bakmamaya çalışıp iç çektim. Bunu ona açıklayamazdım. Anlamazdı. Yaşına rağmen zeki bir çocuk olsa da...anlamazdı.
Cevap vermemeyi seçtim. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Onu burada tutmaya çalışmadığımı söylesem inanmazdı ki. Markete bile giderken onu götürmüyordum ve o aptal değildi.
"Beni sonsuza kadar yanında tutamayacağını biliyorsun değil mi?" Dediğinde kalbim şokla çarpıldı. Korkarak gözlerimi ona çevirdim. Bilmiş gözlerle gökyüzüne bakıyor, yarım ağız sırıtıyordu.
Şok olma sebebim o an anlamaya başladığım iki şeydi. İlki, Louis'i yanımda tutamayacağımı fark etmiştim. Hemde kaç yaşında olursa olsun.
İkincisi ve en önemlisi ise...
Ya Louisin küçülmesi durmaz ve ters etki olarak yaşlanırsa?
Sonsuza kadar yanımda duramazdı ama ya bu küçülmeler bana bir işaretse? Louis eğer yaşlanırsa.... ölmez miydi?
Titreyen ellerimi Louis'in eline koydum.
"Elbet annemin yanına gideceğim." Dedi sevinçle. Buna o an hiç tepki vermedim ama sözleri bundan bir kaç gün sonra kalbime saplanmıştı. Çünkü sadece bir hafta sonra;
Jay ölmüştü.
Kitabın kurgusunu unutmuştum ama hatırladım mutluyum sndksk anlamadığınız yer olursa lütfen belirtin ♡