YENİ KIZ

99 9 8
                                    

Zinny Chef
"Kısa bir süre sonra tekrar görüştük"
Karanlık sesiyle elleri ve ayakları bağlı olan kadına konuştu. Öyle ki kadın büsbüyük beyaz kanatlarını arkasında hissetmiyordu bile. Kalın sesiyle yine konuştu...
"Beni özledin mi?" Kadın inledi, "seni özleyeceğime, ölürüm daha iyi..." Dedi. Adam üzerindeki çarşafı karanlık odanın bir köşesine attı ve "güzel. Çünkü öleceksin..." Dedi. Gözleri kocaman açıldı ve sarı kısa saçları yerdeki pis su ya değerken, üzerindeki beyaz uzun ve dar olan elbisesinin de ıslandığını hissetti...
    Adam elini kadına uzattı ve o siyahlığın içinde ellerinden bir ışık parladı. Kadın o ışık ile beraber kıpırdandığı yerden düzey bir şekilde adamın tam karşısında durdu. Soğuk odanın etkisiyle, konuşurken ağzından duman çıktı. Kadının tam yüzüne doğru "kız! Nerede?"dedi. Kadın sırtından ağır bir sıvının aktığına yemin edebilirdi... Mavi gözleri küçük bir ışık aralığından ortaya çıktı. Adam sanki gözlerini oymak ister gibi güldü. Kadın, "bırak beni" Dedi. Adam hüzünlü bir ses çıkardı ve
"Hemen mi? Daha kanatlarını görmedin! O kanatları sökmek çok zor oldu. Acı çekmeni istemedim!" Dedi.  Kadın, büyük bir çığlık attı ve "kanatlarım. Nerde?" Dedi. Adam, "Hadi ama, ilk önce..." derken altını çizerek söylendi "kız!". Kadın, "kızı asla bulamayacaksın!" Dedi. Adam, "onun kaderini... Kalbini ele geçirecek bir oğlan çocuğu seçtim!" Dedi. Kadın gözlerini kocaman açtı ve adam arkasını dönüp giderken bağırdı "hayır... Onu öldüremezsin! HAYIIIIR..." Dedi. Adam, "çok geç! Damarlarımdaki kan, kızının dudaklarından geçti bile!" Dedi.
    Kadın yere düştü ve kafasındaki kan pis suya karışırken, kadının düşündüğü sadece kız ve kanatları oldu...
Amelia Cameron
Boş koridorda yürürken, iç ürkütücü çığlık sesleri... Duvarlardaki kanlara ne demeli? Bir iki adımla da, ışıkların çıkardığı zzz sesi. ve bir az daha ilerleyince ölü sivrisinekler... Korkmuştum. Burası ürkütücüydü... Yani içeri girmeden önce böyle düşünüyordum!
Ne? İlk defa yeni bir okula yazılmıştım. Fire&Cand dan, Mecings&Higih a.
 Yatılı bir okulu kim sever ki? Annem ve babam New York  a seksen günlük bir iş için gidiyordu. Arabadaki annem ve babama son bir kez baktım ve gülümsedim. İçeri girdiğimde, duvarlar bembeyazdı... Beyaz ve fil dişi beyazını birbirine karışması garipti. Dahası okul kapılarının bile bu beyazlıkta seçilememesi! Çünkü, kapılarda duvardaki beyazla karışmıştı... Koridorun sonuna geldim. Neredeydi bu 13-C yazısı? Elimi uzattım. Daha sonrasında bir camın yansıma yapıp bu beyazlığa karıştığını gördüm. Kapıyı buldum diye sevinirken kapı kolu olduğunu unuttum. Yüzüm, cama yapıştı. Herkes bana bakıyordu. En arkada bir sıra boştu.
Tanrım!
Arkamdan bir oğlan sesi geldi
"Çekilir misin? Burada okula yeni gelen bir tek sen değilsin!" Dedi
Tam bir erkgen sesiydi. Yüzümü çektim  ve benim daha önce fark etmediğim turuncu kapı kolunu tutup yarım kıvırdı ve içeri girdi.
Kahverengi saçını topuz yapmış, dar şeffaf mavi kalem etek ve üzerine beyaz gömlek giyip onun üstüne de tekrar şeffaf mavi ceket giyen -ceket aynı kraliyet ceketi gibi- öğretmen -di sanırım- e baktım. Bize güldü ve ilk önce oğlanın kendisini tanıtması için bekledi. Oğlan o garip sesiyle konuşmaya başladı.
"Ben, Billy... Billy Fine. Londralıyım. Annem ben on beş yaşındayken öldü ve babamsa, bir polis olarak işine devam ediyor." Dedi. ve benim oturmam gereken sıraya oturdu. Sıra bendeydi, neden bu kadar çok gerilmiştim?
 "Ben, Amelia Cameron. Fire&Cand dan geldim. Annem ve babam aynı işi yapıyorlar. İkiside veteriner." Dedim. Bana gülümsedi ve oğlana döndü.
" Nereden geliyorsun? Billy." Dedi. Oğlan,
"Moldn&word dan geliyorum." Dedi. Böyle bir okulu ilk defa duyuyordum. Bende Londralıydım. Nereye oturacağımı seçerken, bir kız
"Benimle oturabilirsin!" Dedi.
Yanına oturdum ve biraz dışarıyı seyrettim. Daha sonra, öğretmeni dinledim
"Bende, Gloria Brich." Dedi. Öndeki kızı gösterip " bu da benim kızım, Stella. Ah! Tabi siz bana Bayan Gloria diyeceksiniz!" Dedi. Tekrar güldü ve tahtaya döndü. Kız bana fısıldayarak,
"Ben, Mily Hols" Dedi. Bir kaç dakika sonra zil çaldı. Zilin sesi bile garipti. Tamam, belki okul hayal ettiğim kadar ürkütücü değildi ama, garipti. Çok garip..
 Zil tiz bir kanat sesiyle başlıyor, kalın bir çan sesiyle bitiyordu...
Kız, yani Mily. " bu bir şans ki, okulun en güzel gününde geldin." Dedi
 En güzel mi?
"En güzel mi? Niye ki?" Dedim. Bana "bügün Led Işık günü" dedi. "Led ne?" Dedim. Yüzünü eşkitip, "Ah! Tanrım! Gel hadi..." Dedi.  Kolumdan çekip beni dışarı çıkardı.
"Led ışık günü, içinde led ışık olan, ince uzun cam. Gibi." Dedi. Kahverengi kutuları gösterdi ve " bu kutulardan elini sokup alıyorsun ve akşama kadar saklıyorsun. Akşam parlamaya başladığı zaman, yere atıp kırıyorsun ve içindeki fal yazısını okuyorsun!" Dedi. Vay canına. Bu garip bir etkinlikti. İyi ki bu gün gelmişim. Sarı saçlarını savurarak kutudan bir tane led çekti. Dilini, çenesine kadar uzatıp, gülümsedi ve bir tane led çekti. Yanıma geldiğinde, "sen niye çekmedin Amelia?" Dedi. Sinirliydi.
"Ben. Almalı mıyım? " Dedim. Güldü ve mavi gözlerinin daha çok kaybolmasını sağladı.
"Yok. Sen almıyorsun. O sana geliyor!" Dedi. Benimle dalga geçiyordu. Yüzüme baktı ve
"Gel hadi. Sanada led alalım!" Dedi. Şu Billy denen oğlan, bile çekmişti. Elindeki led ile okula doğru gidiyordu. Siyah saçları güneşte parlıyordu. Ona ilk defa bu kadar dikkatli bakıyordum...
 Mily, "Hadi!" Dedi. Elimi içine daldırdım, elime gelen bir taneyi ittim ve en alta daldırdım. Elime sıcak bir tane değdiğinde onu çektim ve Mily e gösterip güldüm.
 Tekrar sınıfa girmek için yola koyulduk. Daha nerede kalacağım belli değildi. Ya da kiminle kalacağım. Keşke Mily ile aynı oda da kalsam...
 Mily e
"Mily... Şey, ben hangi oda da kalacağım ve odalar nerede?" Dedim.
Beni çekiştirdi ve elini küçük kulübelerin olduğu yeri gösterdi
"Bu odalar, kişisel kütüphane... Şurada da," büyük olan binayı gösterdi ve "burada da bizi, öğrenciler... Kalıyor" Dedi.
"Ama malesef seninle kalmıyorum. Ben, kız kardeşimle kalıyorum" Dedi. Kız kardeşim mi?
"Senin kız kardeşin mi var?"
Dedim.
"Evet. Adı, Via" Dedi.
Sonra gözlerim, şu Billy denen çocuğun okul merdivenlerinden çıkışına kaydı. Elinde telefonu vardı. Telefon?
Uzaktan bana baktı. Baktı. Baktı ve baktı...
Niye bana bakıyordu?

ÖLÜLER OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin