(Resimdeki Marc Wise.)
Mily Hols
"Tanrı aşkına beni bırak!"
"Asla!" Dedi karşımda dururken.
Demirliklelrin arasından ona bakıyordum.
Benim yüzümü almıştı. Benim o berrak ve narin, güzel yüzümü...
"Kanatlarım nerede? Onları geri istiyorum!" Dediğimde, benim o büyüleyici sesimle konuştu,
"Kanatların yok! Buna aslışsan iyi edersin!" Dediğinde, gözlerimi kocaman açtım ve aklıma gelen ilk şeyle irkildim,
"Ateş! Hayır! Onları ateşe atmadın değil mi?" Yoksa bir daha asla uçamazdım...
"Tabiki hayır! Onları Ölüm Avcıları na bir mesaj olarak göndereceğim. Amelia yı ele geçirdiğimde o kanatları sevgili Billy e göndereceğim!" Dediğinde, Amelia ya bir şey olmamalıydı.
"Yapamazsın! O kız koruma altında!" Yani umarım...
"Hah! Billy ona aşık olduğunu kalbinden inkar ederken mi? O Marc ile şu an sarmaş dolaşken mi?" Dedi. Amelia böyle biri değildi! Onu Marc için zorlayan oydu.
"Marc onun kaderinde yok!" Diye bağırdım, küçük demirlikli zindanın etarafında turlamaya başladı.
"Hayır! Marc onun kaderinde! İblis kaderini gözlerimiz önüne serdi! İblis Amelia nin kaderine Marc ı yazdı!" Diye haykırdı. Ona inatla,
"Iblis yazmış olabilir! Ama aşkın karşında duramayacak kadar güçsüz bir iblis o!"
"Sus! Onun hakkında böyle konuşma!" Diye bağırdı tekrar.
"Zinny e ne olduğunu hatırla! İblisten kaçmıştı. Amelia ya hamile kaldı ve iblis onu yakaladı. O da iblise tapıyordu aynı senin gibi! Sonra ne oldu hatırlıyor musun? İblis onu öldürdü." Dediğimde sıradaki cümleyi tahmin etmişti
"Iblis ona aşıktı!" Diye haykırdım.
Demirlikerin tam karşında durdu ve onun tam karşında durduğumda,
"Ve şimdi iblisin kızı bir ölüm avcısına aşık olacak!" Dediğimde, pelerinini savurdu ve arkasını dönüp gitti...
Stella Brich
Ay ışıl ışıl parlarken, Amelia'nın duymadıklarını ben duymuştum.
Ne demişlerdi?
Kader kağıdı... o kız ve sen!
Hayır Alec düşündüğün şey olmadı!
Onu öptün!
Öpmedim...
İnkar etme. Gördüm. Öptün.
Öpmedim.
Neden ona aşkını ilan etmiyorsun?
Onu sevmiyorum!
Hadi canım...
Ne zaman bir ölüm avcısı bir ölüm meleğini sevmişki?
Zinny ve Lucas sevdi ama!
Onlar aptallıkları yüzünden sevdi.
Billy, kimi öpmüştü?
Zinny kimdi? Peki ya Lucas?
Ve o Alec denen herif kimdi?
Billy şey demişti birde,
"Ben bir ölüm avcısıyım! Onu öldüreceğim! ve baş koltuk benim olacak! Çünkü, ben bir korkusuzum! Savaşçılar üzerine yaşamadım!"
Savaşçılar...
Birde bu vardı...
Gök yüzünü seyrederken yine dalmışım...
Ama, bu kızda bir şeyler olduğu kesindi...
Kapının tıklanma sesiyle irkildiğimde, kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtığımda karşıma çıkan yüzle başımdan aşağı kaynar sular döküldü...
Amelia Cameron
Mavi gözlerine bakarken, beni izlemesi beni ürpertiyordu...
"En sevdiğin renk ne?" Diye sorduğumda, etrafa bakındı
"Kırmızı. ve sende... Mavi rengi seviyorsun!" Dedi. Evet maviyi seviyordum.
Bunu nereden biliyordu ki?
"Peki... En sevmediğin renk?"
"İkimizde aynı rengi sevmiyoruz... Beyaz."
"Evet." Dedim ve gülümsedim.
Tam soracakken,
"En sevdiğin hayvan köpek. En sevdiğin kelime 'macera' tabi macera kitaplarını ve macera konulu filmleri de seviyorsun..."
Bana adımlarla yaklaşıyordu. Ben kişisel kütüphanedeki sandalyede otururken o biraz önce bana kollarını bağlamış bakıyordu. Ama, birden yaklaşmaya başladı...
Hızlıca konuşuyordu ve yüz ifadesi ciddi bir hal almıştı...
"Pekala kes şunu!"
"Yağmur yağarken ıslanmaktan korkmuyorsun... sırılsıklam oluyorsun..."
Tam karşıma oturdu. Yere oturduğu için benden kısa kalması gerekiyordu ama öyle olmadı...
Ona doğru eyildim...
Kafasını yaklaştırdı.
"Amelia Cameron... doğmadan önceki adın Kate olacaktı ama annen son anda değiştirdi..."
"Bunları- ne- nereden biliyorsun- Sen?"
"Amelia... Her şeyden haberin varken, sanki hiç bir şeyi bilmiyormuş gibi yapmak ne kadar masumca..." Dedi ve dudaklarını büzdü.
"Kanatlarını gördün mü? Annenin kanatlarını..." Diye sertçe bağırdı. Sesi kulağımı çınlatmıştı.
"Benim kim olduğumu biliyorsun...
Kehaneti ve kuralları..."
"Ne kehaneti? Ne diyorsun sen?"
"Ohhh... tabi ki bilmiyorsun..."
Dedi. Mavi gözlerini kaçırdı. Ayağa kalktı ve kolumu yakaladı. Beni sürüklemeye başladı.
Ayağım ıslak çimenlere değdiği an dışarıda olduğumu anladım...
"Marc! Yapma..." bu zorla ağzımdan çıkmıştı.
Canım açıyordu. Islak çimenler bacağıma bir iğne gibi batıyordu...
Beni biraz daha sürükledi. Gözlerimi açtığımda ise, bir golün önüne attı beni.
"Bak burası annenin öldürüldüğü yer... burası da bir fani olan babanın öldürüldüğü yer!" Dedi.
Ne diyordu ki? Hiç bir dediğine bir mantık veremiyordum...
"Zinny..."
Bu isim kulağımda bir kaç çığlığın yayılmasına neden olmuştu...
"Çığlıkları duyuyorsun... Peki ya kanat sesleri?"
Kanat sesi mi duymam gerekiyordu?
"Dur bekle!" Dedi ve üzerindeki kazağı çıkarıp bir köşeye attı. Ellerini toprağa değdirdi... havada kalan omuzundan, kanatlar... yavaşça... Beyaz kanatlar...
Bembeyaz...
Çok güzel...
Kuşların kanallarından bin kat daha büyüktü. Çok güzeldi...
Gözlerim kocaman olurken o bana baktı ve bana yaklaştı.
Kendimi zorla geriye attım...
İlerleyemedim...
"Gel buraya Amelia!" Dedi.
Beni kucağına aldı. Gözlerimin içinde baktı. Dişlerinden kan gelmişti. Dudağıma lanet kanını bulaştırdı...
Yüzüne tükürdüğüm an, gözleri kırmızı rengini aldı. Başını aşağı yukarı zorla hareket ettirdi. Kırmızı gözlerinden kafasına giden damarları görebiliyordum...
O iğrenç damarlarını...
Pislik herif!
"Nesin sen? Bir yaratık mı?" Diye yüzüne bağırdım.
"Görürsün!" Dedi ve kanatlarını çarptı.
"Ölünce..." Dedi. Gözlerimi kocaman açtım ve kendimi kurtarmaya çalışırken, o çoktan havaya uçmuştu bile...
Çok çok yükseğe çıktığı an,
"Bak! Burası! Senin öleceğin yer!" Dedi ve kahkaha attı.
"Güle güle..." Dedi. Sonra kaşlarını çattı ve büyük bir nefretle,
"Ölüm meleği!"
Dedi.
Ölüm meleği...
Bu nerden tanıdık gelmişti?
Birden kollarını açtı ve kendimi havanın kollarında hissettim...
Buraya kadardı...
Gözlerimin önünde, sanki çok yavaş bir ağır çekim gibi...
Elveda hayat...
Yaşamak güzeldi...
Billy Fine
Billy Amelia yı kaslı kollarında taşırken, o her şeyden habersiz gözlerini kapatmış bütün gerçeklere hazırlanıyordu... Onu odasına taşımaktan başka çaresi yoktu... gördüğü her şey bir rüya olarak kalacaktı... yoksa o bir ölüm meleği olduğunu öğrenir ve Billy i öldürürdü... Ölüm meleklerinin görevi de buydu... Ölüm avcılarını öldürmek...
İblisleri öldürmek...
Aslında o piçi öldürmek Billy e çok lezzetli geliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER OKULU
FantasyGerçeğin farkında olmayan bir genç kız ve bu kızın büyük güçlerinden haberi olmayan ölü bir oğlan. Oysaki onu yaşatacağı zaten bu kadar ortadayken hala ondan uzak durması... ve son iblis doğdu ve büyüdü bile... Bir ölüm avcısı ve bir ölüm meleği...