18. Bölüm: Özür

529 36 5
                                    

Multimedya; Miley Cyrus'ın yeni hali.
Bölüm parçası; Little Mix -DNA

~~~~İyi Okumalar Olsun.~~~~

***

Ruju iyice yedirdikten sonra poz vermemi bekleyen kıza döndüm. Poz verdiğimde dokundu ve flaş patladı. (Multimedya'da mevcut.)

Kesilen saçlar, poşetlenmiş ve çoktan bağış yoluna çıkmıştı. Kesilen saçları internette paylaşmıştım. Yeni halimi de hiçbir şey yazmadan paylaştım. Ağlamamalıydım, güçlü kalmalıydım. Tüm hepsine karşı. Ama, ama olmuyordu. İçimde kocaman bir boşluk vardı ve sanki ne yaparsam yapayım o boşluk dolmayacak gibiydi.

Justin ya da Liam umrumda değildi. Umrumda olan her ikisi de beni aldatmıştı. İkisi de bir pislikten başka bir şey değildi.

Liam'ı hayatımdan çıkarmak çok da zor olmamıştı, Justin vardı ve bana destek oluyordu.

Justin ise.. bana söz vermişti. Söz verdikten sonra beni yarı yolda bırakıp gitmişti ve ardından hiçbir şey bırakmamıştı.

Arabaya bindiğimde çeneme akan sıcak damlaları hissettim. Onlar ılık ılık akarken emniyet kemerini zar zor bulup taktım. Anahtarı çevirip arabayı çalıştırdım. Sağ elim direksiyonu sıkıca kavrarken sol elimi kaldırıp yanağımı kuruladım. Geri geri gidip caddeden ayrıldım ve nereye sürdüğümü bilmeden ilerledim. Arabada çalan bilmediğim ama duygusal olan şarkı da bana hiç yardımcı olmuyordu. Üstüne daha çok ağlıyordum.

Sağa çekip arabayı durdurdum. Elimle yüzümü kapatıp ağlamaya devam ettim.

Kalbim acıyordu, başımın ağrısı her geçen sanıye artarken kalbim sıkışıyor gibi hissediyordum.

Bu kadar mıydı?

Hala gitmemiş olduğunu düşünmek istiyordum ama gerçekti, gitmişti.

Torpidodan mendil çıkarıp yüzümü sildim.

Aynaya baktığımda görmek istemediğim Miley'yi gördüm. Güçsüz, zayıf ve savunmaz...ben o olmak istemiyordum. Her şeye karşı gülmek ve olumlu karşılamak istiyordum. İnsanlara günleri göstermek istiyordum.

Kendime gelmek için ne kadar bekledim bilmiyordum ama daha sonra güçlü olmam gerektiğine karar verip yoluma devam ederek eve doğru sürdüm. Telefona bir mesaj gelmişti ama bakmadım, belki de Justin'den gelmişti ama umrumda değildi. Bu yolun geri dönüşü yoktu, insan kararlılıkla girdiği yoldan dönmemeliydi.

Evin kapısına gelince anahtarla açarak içeri girdim. Evde bir erkek parfümü vardı. Kaşlarımı çattım. Tanıdık bu kokunun nereden geldiğini koklayarak tahmin ettim ve salona girdim. Koltukta oturmuştu. "Senin burada ne işin var?" dedim. Arkasını döndü.

Ayağa kalkıp yanıma geldi. Elimi tutup "Miley, ne kadar güzel olmuşsun." dedi. Elimi çekip sorumu yineledim: "Senin burada ne işin var?" Liam elini ensesine götürdüğünde onu izlemeye devam ettim. "Sana seni bırakmayacağımı söylemiştim. Ve buradayım."

"Olmaman gereken yerde."

"Olmam gereken yerdeyim ben, Miley."

"Onu beni aldatmadan önce düşünmeliydin, Liam."

Tekrar elimi tutmaya çalışınca iki adım gerileyip kapıyı gösterdim. "Git,"

"Miley, lütfen konuşalım."

Saate bakıp "Sana yeterince vakit ayırdım, şimdi git." dedim. "Seni özledim Miley, gerçekten özledim. Sen olmayınca olmuyor, bunu geç fark ettim, özür dilerim. Ama kendime engel olamıyorum, sürekli seni düşünüyorum." dediğinde omuz silktim. "Bundan bana ne?" diye umursamazlığımı da gösterdim.

"Hadi ama Miley, beni sevdiğini biliyorum." Belime ellerini dolayınca ellerimi göğsüne koyup onu ittirmeye çalıştım. "Git dedim sana." Biraz sert çıkan sesime karşı gülümsedi. "Seni her halinle seviyorum Cyrus." diye fısıldadığında "Git." diye tekrar ettim.

Tanrım, bu kadar da güçsüz olmamalıydım!

"Gitmeni istiyorum." derken sesim güçsüz çıkmıştı ve çoktan çenemden aşağı akan yaşı görmüştü. Beni serbest bırakıp yüzümü sildi. Onu hissederken gözlerimi kapattım. "Tamam, lütfen lütfen ağlama. Seni seviyorum, ama lütfen ağlama, gidiyorum istersen giderim Miley, lütfen ağlama." Onun bu endişeli hali daha çok ağlamama yol açarken son kez "Lütfen ağlama." dedi.

O an yapmamam gereken şeyi yapıp ona sarıldım. Ne yapacağını şaşırmış halde tereddüt ederek kollarını doladı. Gözlerimi sımsıkı yumarken nefesini saçlarımın arasında hissettim. Kalbinin atışını duyarken "Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum.." diye tekrar ettiğini duydum.

Birlikte koltuğa oturduğumuzda kendimi toparlamak adına burnumu çektim. Yan tarafıma geçtiğinde başım hâlâ göğsündeydi. "Seni her şeyden daha çok seviyorum Miley, ister inan ister inanma ama ben seni sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim."

Başımı kaldırıp "Sana inanıyorum." dedim. Bana sarıldığında bende ona karşılık verdim. "Seni seviyorum Cyrus."

Boğazımda oluşan yumruya rağmen gülümsedim. "Bende seni seviyorum Liam."

Artık iyi biri değilim, çok da kötü biri sayılmam. Hayatım rayından çıktı, bunun farkındayım. Kimse tarafından sevilmiyorum. Hayranlarım bile beni sevmiyor olabilir. İkilemde kalmaktan nefret ediyorum. Liam ile yeniden birlikteyiz, Justin yok, belli ki hiç olmamış. Özür dilerim hayat, benden istediğin kişi olamadım.

Kamera Arkadaşı  (Jiley FanFic.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin