Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Günün sonunda, yollarınızı ayırmadan hemen önce ona sormayı seçtin. Bütün günü onunla birlikte geçirmiştin, mağazada gülüyordunuz o da ona aşık olmanı sağlayan her şeyi yaptı. Güneş seni eve bıraktığında yeni yeni batıyordu, araba penceresinden içeri giren güneş ışığı mükemmel sahneyi yaratıyordu adeta. Orada ona itiraf etmeyi düşündün çünkü işler kötüye giderse anında oradan kaçabilirdin.
"Üzgünüm. Ne?" diye sordu Jin, kelimeler ağzından çıktıktan sonra. Sert bir şekilde yutkundun ve tekrar ettin. "Senden hoşlanıyorum.''
Seokjin ne yapacağını bilemedi. İlk başta şaka yaptığını düşünmüştü ve neredeyse gülecekti fakat senin gayet ciddi olduğunu gördükten sonra şaka olmadığını anlamıştı. Başını hafifçe eğerek konuştu. ''Üzgünüm (adın).''
İşittiğin kelimeler sana bir tokat gibi çarptığında hızlıca arabanın kapısına tutundun ve hızlıca arabadan çıktın.
"Bekle!" diye seslendi Jin ve sen ona gözlerinde filizlenen bir parıltılı umutla ona döndün.
"Sana karşı bir şey hissetmiyorum. Ama... Umarım hala arkadaş olabiliriz. Bana sormak bencilce gelmiyorsa, bunun garip olmasını istemiyorum." Jin gerçekten seni üzdüğü için kendini kötü hissetti. Sadece başını salladın ve arkanı dönerek hızlıca evine doğru yol aldın. Seokjin ise seni üzmüş olabileceği bütün herşey için kendisini suçlayarak oradan ayrıldı.
YOONGI ;
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Reddedilmek büyük bir sorundu evet. Ona kızıyordun. Yoongi, başka bir kızla takıldığı günlerde seni görmezden geliyordu ve onu uzun süre göremediğinden şikayet ettiğinde sinirlendi. Şuan ise onun oturma odasında kavga ediyordunuz.
"Onu neden umursuyorsun? Sen benim kız arkadaşım değilsin!" Bağırmamış fakat sert bir sesle söylemişti. Önemsemediği anlamına gelen sinir bozucu bu ses, bunun önemli olmadığı ve başka bir şey hakkında konuşmayı tercih ettiği anlamına geliyordu. Bu seni daha çok üzmüştü. Üzgün olduğunda ise duygularını daha çabuk belli ediyordun.
