Summer Garden

1.4K 120 372
                                    

*İyi Okumalar~😄*

Arkalarına dizilmiş arabalar sürekli korna çalıyorlardı. Ama Jongin'in arabasını hareket ettirmesine olanak yoktu. Tam önlerinde giden beyaz Porsche'nin sahibi son anda çarpmaktan kurtardığı arabasını, karşıdan gelen kamyonun yanına çekmiş, şoförü ile tartışıyordu.

Şoför kamyonunu çekip trafiği açacağı yerde sürekli yeni küfürler bulmakla meşgul gibiydi. Jongin iç çekti.

-Galiba buraya gelmek iyi bir fikir değilmiş. Ama en sevdiğim omletleri yapan lokanta da burada.

-Benim için endişelenme, dedi Kyungsoo ona sevimlice.

İki şoför arasındaki tartışma, çevrelerinde büyük bir meraklı topluluğun oluşmasına neden olmuştu. Kyungsoo sanki bir filmden sahne izler gibi olayı izliyordu. Arkalarındaki arabadan inen bir Japon iş adamı, onların fotoğraflarını çekiyordu. Şimdi dükkan sahipleri de sokağa dökülmeye başlamışlardı.

Sonunda kamyonun şoförü, kamyonuna binip gitti ve böylece trafik ilerlemeye başladı. Kyungsoo büyük bir hayranlıkla, önlerinden geçtikleri çeşitli mağazalara ve sanat galerilerine bakıyordu. Kaldırımlar doluydu. Jongin bulduğu ilk boş park yerine arabasını soktu. Sokağın biraz ilerisinde restorana dönüştürülmüş, küçük bir bina vardı. Soho adındaki bu restoran dış görünüşünün tam tersine, gayet modern ve lüks bir yerdi. Jongin ile Kyungsoo salonun sonundaki boş bir masaya oturdular. Jongin Kyungsoo'nun elini hafifçe sıktı.

-Yorgun musun? diye sordu ve koyu gözleri büyük bir ilgiyle Kyungsoo'nun yüzünde dolaştı. Bu tek sözcük Kyungsoo'ya bir gece öncesini hatırlattı. Neden bu kadar az uyudukları aklına gelince içine bir sıcaklığın yayıldığını hissetti. Jongin'i başıyla onaylayıp ardından ekledi.

- Ama şikayetçi değilim.

Jongin elini dudaklarına götürünce kulakları kıpkırmızı oldu.

-Bende, diye mırıldandı genç adam. Gözlerindeki ifade gerçekten onunla aynı duyguları paylaştığını haykırıyordu. Şafağı ne zaman izlesem aklıma sen dolacaksın artık. Aynı şekilde ne zaman kar yağsa ve ne zaman ayaklarımı ısıtmak için ayı postuna sığınsam... Evimin hangi köşesine baksam seni göreceğim ve bu... bunun nasıl güzel bir tatlı sızı olduğunu tahmin edemezsin...

-Hoşgeldiniz efendim.

Jongin başını kaldırıp masalarına gelmiş olan garson kıza gülümsedi ve mönüyü almak için Kyungsoo'nun elini bırakmış olmasına rağmen, garson kız o günün özel yemeklerini sayarken gözlerini bir an için bile olsun Kyungsoo'nun mutlulukla parlayan gözbebeklerinden ayırmamıştı. Jongin'in evinden buraya kadar olan iki saatlik yolu daha yeni katetmiş olduklarından ikisi de açtı ve hiç beklemeden siparişlerini verdiler.

Yemekler gerçekten çok güzeldi. Hem porsiyonlar büyüktü hem de tabaklara pek bir iştah açıcı şekilde konulmuşlardı. Tam yemeklerini bitirmiş sohbet ederek kahvelerini içiyorlardı ki, Kyungsoo, kendilerinden birkaç masa uzakta oturan ve göze batan kıyafetler giymiş bir çiftin Jonngin'e bakmakta olduklarını fark etti. Kadın olan, eğilip yanında oturan adamın kulağına bir şeyler fısıldadı. Kyungsoo bu konuşmanın içinde JiSoo adının geçtiğinden emindi. Çiftin yerlerinden kalkıp onların masalarına doğru yürümeye başlamaları üzerine Kyungsoo istemsizce gerildi.

-Jongin! Seni gördüğüme çok sevindim.

Jongin başını kaldırdı. Gelenleri görünce alnı kırışmıştı. Kyungsoo gelenlerin, onun dostu olmadıklarını hemen anladı. Jongin onları tanıyordu, orası muhakkaktı, ama onlardan pek hoşlandığı söylenemezdi. Çakma sarışın kadın gözlerini dikmiş Kyungsoo'ya bakıyordu. Kyungsoo oturduğu yerde rahatsızlıkla kıpırdandı.

DELİCE BİR ARZU -KAİSOO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin