Ay Işığı

1.9K 132 170
                                    

*İyi Okumalar~😄*

Tam Kyungsoo'ya doğru eğilirken garsonun getirdiği siparişler aralarına girdi.

Kyungsoo bu fırsattan yararlanarak elini kendine doğru çekti. Siparişler gelinceye kadar ne kadar çok acıktığının farkına varamamıştı.

Yemek süresince pek konuşmadılar. Kyungsoo yemeklerin gerçekten de harika olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Yemekle birlikte şaraplarını da bitirmişlerdi. Jongin bir şişe şarap daha söyledikten sonra Kyungsoo'ya mesleği ile ilgili sorular sormaya başladı. Hiç yabancı olmadığı bu konuda, Kyungsoo saatlerce konuşabilirdi.

Kısa bir süre sonra Jongin'in edebiyat konusunda ne kadar bilgili olduğunu hayretle fark etti.

-Beni yanlış anlama, dedi Jongin sonunda. Ben edebiyatın her türünden hoşlanırım. Ama asıl önemli olan söylemek istediğini en iyi biçimde söyleyebilmektir. Barış yapalım mı?

Kyungsoo gülümsüyordu. Seoul'deki son oyununu görmeden bir fikir yürütmek istemiyorum.

-Belki yeni oyunum seni inandırır.

-Neye inandırır?

-Tiyatronun ölmediğine.

-Öyle söylediğime bakma. Göreceğimden şüpheliyim.

-Senin görmeni sağlamak için her şeyi yapmaya hazırım.

Kelimeler Kyungsoo'nun kulağına ulaşır ulaşmaz Kyungsoo'nun midesi kasıldı. Bu samimi cümle onun aklını başından almaya yetmişti. Uyan diye uyardı kendini. Bakışlarıyla seni eritmeye çalışıyor, taa ki senden geriye yapışkan bir sıvı kalana kadar.

-Ben burada olacağım, dedi Jongin'e. Ait olduğum yerde olacağım.

Büyük bir çaba harcayarak gözlerini koyu gözlerden çekti.

-Bende umduğundan daha kısa bir süre içinde dönmüş olacağım. Gerçi bundan pek hoşlanmayabilirsin. Aslına bakarsan başka bir üniversiteden de benzer bir teklif aldım. Jongin duraksadı. Kyungsoo onun, kendi hakkında ne kadar az söz ettiğini fark etti o an.

-Babam buraya yakın bir çiftlikte yaşıyor, diye konuşmasını sürdürdü Jongin. Artık iyice yaşlanmaya başladı. Biraz onunla birlikte vakit geçirmek istiyorum Bu yüzden sizin üniversitenin önerisi bana çok uygun geldi.

-Nasıl bir aileden geliyorsun? Kyungsoo onun hakkında bilgi edinmek istiyordu. Bu konuda oldukça açtı.

-Sadece bir tane kız kardeşim var.

-Senden büyük mü?

-Küçük.

-Onunla iyi anlaşıyor musun? Jongin kıkırdadı. Ne çok soru soruyorsun?

-Sen de bana pek çok soru sordun. Sadece aramızda bir denge sağlamaya çalışıyorum. Jongin usulca başını salladı.

-Bu sabah ağzı sıkı davrandığım için özür dilerim. Korkarım özel hayatım konusunda pek fazla bilgi vermekten kaçınıyorum. Öyle bir hale geldim ki, yardım ettiğim insanlara bile kendimi tanıştırmaya gerek duymuyorum.

-Eğer tanınmaktan çekiniyorsan o zaman yanlış yere geldin, diye açıkladı Kyungsoo. Eğer burada ders vereceksen kız öğrencilerin gölge gibi seni takip edeceğinden eminim.

Jongin iç çekti. Kolay kolay pes etmiyorsun, değil mi?
Arkasına yaslanıp Kyungsoo'nun güzel gözlerine uzun uzun baktı. Ben öğrencilerden kaçmıyorum ki. Beni asıl ürküten basın.

DELİCE BİR ARZU -KAİSOO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin