Vicdan Azabı

1.3K 125 264
                                    

*İyi Okumalar~😄*

Pamuğu andıran, soğuk, ıslak ve yumuşak zemine kendini bıraktı. Gözleri kapanmak için fırsat kolluyordu.

Hayal meyal yaklaşan bir arabanın motor sesi çalınıyordu kulağına. Ilık parmaklar buz tutmuş yüzünü okşadığında çoktan bilincini yitirmişti.

Biraz sonra gözlerini araladığında burnu, elleri ve yanakları deli gibi yanıyor ve sızlıyordu. İki güçlü kol karnına sarılmış, sıcacık bir göğüs sırtına destek veriyordu. Bu kokuyu tanıyordu Kyungsoo, tıpkı bu dokunuşları tanıdığı gibi...

Soğuktan moraran dudaklarını aralayıp bir şeyler söylemek istedi ama hala tam olarak kendine gelebilmiş değildi. Üzerleri yumuşacık ve sıcak bir şeyle ötülmüş ellerinden birini usulca hareket ettirip belindeki kollardan birinin üzerine koydu. Saçlarının arasında hissettiği dudaklar içinin büyük bir sıcaklıkla dolup gözlerinin kapanmasına neden oldu. Güvendeydi.

Yeniden kendine geldiğinde bir şeyler daha netti. Genç adam onu arabaya bindirmişti. Üzerindeki ıslak giysiler yoktu. Bir battaniye ve Jongin'in ceketine sarmalanmış bir haldeydi. Sırtı Jongin'in göğsünde ısınıyordu. Sıcaklığını kendisiyle paylaştığı için soğumuş eller saçlarını okşuyordu. Nabzı hızlandı. Jongin'in bunu fark ettiğinden emindi. Başını yaslandığı omuzdan hafifçe kaldırıp ona bakmaya çalıştı. İrı gözleri endişeli koyularla karşılaştığında, Jongin derin bir nefes aldı.

Rahatlamış bir halde yüzünü öpücüklere boğdu. Bir yandan da Kyungsoo'yu azarlıyordu.

-Tam bir budalasın Profesör. Molly, babama telefon edip haber vermeseydi, burada donup kalabilirdin.

-Ama...buradayım... Önemli olan da bu...

-İkinci kez hayatını kurtarıyorum. Bana güzel bir ödül vermelisin...

-Anlaştık... Ama önce konuşalım.

-Haklısın Profesör. Önce konuşmalıyız..

Jongin onu doğrulturken hala üşüdüğünü fark etti. Kısa bir süre için, yüzünü yeniden keşfediyormuş gibi Kyungsoo'ya baktı. Ardından alnına bir öpücük kondurup, üzerini sıkıca örttü ve endişeli gözlerini yola çevirerek kamyoneti hareket ettirdi.

Kamyonet bu tür yollar için daha uygundu. Hem Jongin nereye gittiğini de biliyor gibiydi. Kısa bir süre önce yürüyerek geldiği yoldan geri dönmelerini yorgun bir halde izliyordu Kyungsoo. Varlığından emin olmak ister gibi Jongin'e sokuldu. Jongin bir kolun onun omuzuna doladı ve yolun geri kalanın direksiyonu tek eliyle idare etti.

-İyi misin? diye sordu ilgiyle genç adam. Kyungsoo onun gerçekten korkmuş olduğunu farketti.

-İyiyim, biraz üşüyorum sadece... Bu kadarıyla baş edebilirim.

-Çiftlik evinde güzel bir ateş hazırladım, Kyungsoo'ya bir göz attıktan sonra bakışlarını yeniden yolla çevirdi.

Kyungsoo aklının başka yönlere kaymasını önlemek için bakışlarını Jongin gibi yola çevirdi.

-Sana sormam gereken bazı şeyler var... Aslında çok daha önce sormam gerekirdi biliyorum...

Jongin başını salladı.

-Sorun değil, sonuçta bende anlatmak için pek hevesli değildim. Hiçbir şey için geç değil, şimdi sor, hepsini yanıtlayacağım.

Kyungsoo derin bir nefes aldı. Çiftlik evine gelmişlerdi.  Jongin kamyoneti evin önünde durdurup kontağı kapattı. Şimdi çevreye  büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Jongin sessizliği bozup kamyonetten indi. Kyungsoo'nun kapısını açtı ve inmesine yardım etti. Ardından Kyungsoo'nun itirazlarına rağmen onu sırtına aldı. Birlikte içeriye girdiler.

DELİCE BİR ARZU -KAİSOO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin