BÖLÜM 4

48 2 2
                                    

       Sabah zoraki uyandım işe gitmem gerekiyor artık önümde bir düğün görünüyor. Abimdir evini kursun bende üzerime düşen neyse yapmaya hazırım. Ekmek hamurunu hazırladıktan sonra abim geldi işe. "Dün geceden çok yorgundum konuşamadık, ne yaptınız akşam." Merak ediyordum ne olduğunu "birşey konuşmadık, sen yoksun diye yemek yedik sonra erken saatte yattık hepimiz." Ulan ben yokum diye niye konusmadiniz diye aklımdan geçiriyorum ki abimin " babam buraya gelecek konuşacağız, ben çağırdım ona göre" sözleriyle kendime geldim. "Abi ben geldiğinde aşağıda olacam siz konuşun karar verin ben kardeş olarak ne yapılması gerekiyorsa yapacağım. Beni Taner'le muhattap etme senden rica ediyorum."

     Taner geldiğinde ben kendime oyalanacak bir iş bulmuştum kaçtım. Konuşmuşlar abim bana seslendi yukarı gel diye gittim Taner daha gitmemiş bekliyordu. Tarık'ın dudaklarından dökülen cümleler garibime gitmişti. "Abine kız isteyeceğim ne pahasına olursa olsun alacağım da." Normalde olması gereken buydu. Ben ilk defa onu öyle görünce şaşırmıştım bende karşılık olarak "evinin içi, kız isteme de alinacaklar, düğün salonu, altın benden. Başka da ne geriye kalıyorsa sen hallet" demiştim ki atıldı hemen oradan "altını emaneti ben alacam sende ne istiyorsan alırsın. deyip dükkandan çıkmıştı.

      Babam gittikten sonra abim bana bakıp " gördün mü bak adam oğlu için herşeyi yapmaya hazır, sende biraz şu adamı dinle, yap söylediklerini." deyince patladım abime "siktir git başımdan sizinle mi uğraşacam. Bana babanı savunma hatta ve hatta kimseyi savunma işine bak git iste kızını kur yuvanı. Bana karışmayın dedim, defalarca söyledim yapma damarıma basma benim." o sinirle çalışmaya çalışıyorum. Abim karşıma tekrar geçip "babama kasadan para verdim 1500 yazarsın hesabıma" deyince dükkandan bir hışımla attım kendimi dışarıya. Abime zarar vermek istemiyordum arabaya bindim soluğu arsadaki evde aldım. Sekiz tane bira, bir tane 100'luk rakı ve yanına peynir kavun ölene kadar içecem yok başka şansım. Ya delirip vuracam birilerine, ya içip sizacam bir yerlerde ne demek para verdim anlam veremiyorum.

    Gözlerimi araladığımda alacakaranlıktı yatakta ve çıplaktım. Yanımda Meryem uyuyordu başım, başım çatlarcasına ağrıyordu. Dün gece ne olmuştu! En son hatırladığım kimseyi kırmamak için kendimi arsaya attığımdı. İçiyordum kendi halimde Meryem'i aramamıştım ama yanımda uyuyor olması keyf vermişti. Başını kolumun altına aldım sarıldım ve tekrar uykuya geçtim. Saçlarının kokusunda çocuklar gibi uyudum ne ağrı ne sızı unuttum herşeyi 😉 uyandığımızda saat dokuzu geçiyordu işe gitmemiştim. Defalarca telefonlar çalmış kimin umrunda işe gitmemişim dert mi? Hayır bulmam gereken başka soruların cevapları var.

    " Gülüm seni kim getirdi buraya ne işin var yanımda?"

   " Gece sen çağırdın beni iyi değilim dedin koştum geldim bende. Merak ettim ne oldu diye ama gelmeseymisim daha iyi olacakmış."

    " Ne oldu ki gece? Neden böyle birşey dedin."

    " Geldim ayakta duramıyordun kaldırdım seni odaya geçtik, geçmez olsaydık."

    " Laa ne oldu anlatsana. Ben dün geceyle alakalı tek hatırladığım babam olacak o göte kızdım kimseyi kırmamak için buraya geldiğimdi."

    " Dün gece olanları hatırlamıyor musun gerçekten."

Gözünden yaş akmaya başladı beni daha da telaşlandırdı. Kızıp bağırınca gece olanları uzun uzun anlattı.

   " Dün akşam aradın iyi değildin bende dayanamayıp geldim. Ayağa kalkacak halin yoktu koluna girdim eve götürdüm seni içeri girer girmez kolumun altından sıyrıldın beni yatağa iteledin. Yüzüstü yatağa düştüm sonra sen tokat attın bana ve ilişki istedin. Tamam dedikten sonra seni soyundurdum ben soyundum bir anda sırtımı kendine dönerdin ve arkadan zorlamaya başladın. Dur yapma canım acıyor dedikçe sen tokat atmaya devam ettin. Yeter mi bu kadar."

   "Dur kızım yaaaa ben hiçbir şey hatırlamıyorum ağlama da."

  Ağlaması bir an olsun kesilmedi anlatırken hıçkırıklara boğuldu. Kendimden öyle utandım ki yer yarilsa o dakika içine girsem diye dualar ediyordum. Başını göğsüme bastırdım saçlarından öptüm

      "Ben çok üzgünüm affedebilecek misin beni?"

     " Bir daha böyle birşey yaşanmayacağına ve derdini benimle paylaşacağına söz verirsen affetmeyi denerim. Şimdi beni eve götür."

     " Şuan bir işim var onu halledelim sonra gidelim olur mu?"

    "Ne işin var?"

    " Gel buraya deli kız."

dudaklarına yapıştım. Karşılık verdi ve hoşuna gitti fark etmiştim. Dudaklarını, boynunu, göğüslerini emiyor, öpüyordum. Öğlene kadar sürdü sevismemiz ve bir kaç defa doruklara tırmanmıştık. Bu zevkten sonra aramızda dün geceden yaşanan bir sıkıntı kalmamıştı. Dükkanı ilk boşlamam da böyle olmuştu.

Yalnız Adam...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin