Aynaya bakarak ağlamak beni rahatlatırdı. Hem kısa keserdim ağlamayı. Kendimi ağlarken izlemek dikkatimi ağlarken nasıl göründüğüme vermemi sağlardı. Ağlamalrına bile imrendiğim kandınlar gibi ağlamaya çlışmaksa bir süre sonra ağamayı kesip gülmeme yol açardı. Ama şuan o kadar vaktim yoktu. Okulun çalan ziliyle hızla yüzümü yıkayıp havlu peçeteyle kuruladım ve tekrar sınıfa döndüm. Döndüğümde sınıf boştu. Çantam sıramın üzerindeydi. Pencerelerden birini açıp rüzgarın yüzüme çarpmasına izin verdim. Gözlerimin ve yanaklarımın kızardığına emindim. Ama derin derin aldığım nefesler ve temiz hava serinlememe yol açmıştı.Berk'e söylediklerimi yapacaktım. Konuşmadan dayanabiliridim. İki günde bağımlılık yapmış değildi. Kendimi başka şeylere verebiliridm. Ben bu kadar konuşup kendimi yeterince ezdirdikten sonra daha fazla uğraşmak istemiyordum. Keskin rüzgardan tekrar içeri girdiğimde yanaklarımın donmuş olduğunu farkettim. Daha sınıfa giren yoktu. DErs programını hatırlayınca bu dersinde boş olacağı geldi aklıma. Bir ders daha matemetik vardı. Öğrenciliğim tutmuş yüzümü büyük bir gülüseme kaplamıştı. İçeri terlemiş vaziyette Hasan ve Ömer girdi. Beni görünce 'geçmiş olsun' diyip benide aralarına zorla alarak aşağı indirdiler. Sahanın tribünleri doluydu. Bizimkiler antreman aaçlı olmayan sırf eğlenmek için maç yapıyorlardı. Tenefüste diğer sınıflardan da katılanlar olmuştu. Hasan beni kızların yanına bırakıp tekrar oyuna döndü. Kızlar birkaç dakikalığını maçtan kopup beni sıkıştırmaya başladılar.
-Neden gelmedin?
- Öyle sınıfta oturdum biraz.
-Berk de sınıftaydı.
-Biliyorum. Ama bunu sonra konuşalım. Hatta hiç konuşmayalım. KAç kaç?" konuyu değiştirme isteğime saygı gösterip tezahürat yapmaya başladılar. Sırayla sınıftakilerin adlarını söylüyorlardı. Berk'te katılmadım ama diğer hepsinde coşkulu bir şekilde bağırmıştım.
-Ayla iki üçlük atan sevgiline bir öpücük ver!" Hasan sırıtarak Ayla'nın yanına oturup onu kendine çekti. Ayla bir süre dursa da boğuluyor gibi bir hali vardı. Tenefüs bitince diğer sınıflar derslerine girmişlerdi. Ama bizimkiler bu dersinde sonuna kadar maç yapmışlardı. Aslında hepsi top ellerindeyken kendilerinden geçiyorlardı. Onları ilk defa izleme fırsatı bulmuştum ve eski okulumdaki basket takımına göre oldukça iyilerdi. Kazanmaları yüksek ihtimal gibi duruyordu.
-Hasan hadi." diğerleri Hasan'ı çağırıyorlardı. Hasan Ayla'yı bıraktığında Ayla derin bir nefes alabildi. Hepsi toplu halde soyunma odasına gideceklerdi. Arkalarından onları izlerken. Doruk birkaç kez bakıp el salladı. Ben de yavaşça el salladıktan sonra kızlara döndüm.
-Çok iyi oynuyorlar. Neden yenilmekten korksunlar ki?
-Evet çok iyiler bir de şu terlemeleri olmasa...Ve korkmuyorlar sadece hırslılar. Lisenin başından beri yenildikleri bir takım var onlara karşı olan hiçbir maçı kazanamadılar. Ve gururlarına yediremiyorlar.
-hımm.." ikisi birbirine baktıktan sonra konuşmaya Damla başladı.
-Gizem ne olduğunu anlatmak ister misin?
-Bilmiyorum. Ama anlatacağım. " etrafıma bakınıp daha sakin bir yere geçmeye karar verdim. Kızlarla plajın oraya inip sabahki oturduğum yere oturduk. Öğle yemeğinde olduğumuzdan rahattık.
-Ayrıntıları benden istemeyin. Berk'le artık konuşmuyoruz. Yani ne olduğunu ben bile bilmiyorum ama olması gereken bu sanırım.
-Peki Doruk?
-Doruk gün gece hastaneye geldi. Oturduk biraz konuştuk. Sadece bu kadar." daha anlatmadığım şeyler olduğunu biliyorlardı ama fazla zorlamadılar. Herkes yemekhanede veya kantinde olduğundan bahçede kimse yok sayılırdı.
