2.BÖLÜM "İlk Randevu"
-Hadi uyan Gizem. Uyan!”Beni sarsarak uyandırmaya çalışan Can'ın sesiyle gözlerimi açtım.
-Ne var Can?
-Annem kahvaltıya çağırıyor. Sonra da parka gidecektik."telefonumu elime aldığımda saatin dokuzu biraz geçmiş olması dışında tarih de lanet okumama neden oluyordu.
-Ah Can bugün gidemeyiz.
-Ama söz vermiştin.
-Biliyorum ama bir randevum var. Başka bir zamana ertelesek?
-Hayır istemiyorum."dudaklarını bükerek yataktan kalkıp hızla odadan çıktı. Merdivenden inerken bacaklarının kısa olmasından dolayı çıkan sesler daha da artmıştı.Zorla yataktan kalkıp pijamalarımla aşağı indim. Masaya kurulmuş bekleyen 'şık' giyimli insanlara-ailem olurlar- aldırmıyordum. Onlar işe gidecek yetişkinler ve onlara özenen küçük bir çocuktan oluşuyordu.
-Gizem kardeşini bugün parka götürecek misin?" ağzımı açmama fırsat vermeden Can benim yerime soruyu cevaplamıştı.
-Hayır. Bir randevusu varmış." 'bunu söylememeliydin iğrenç yaratık' bakışımı Can'a atarken babam boğazını temizleyip elindeki çatal ve bıçağı bıraktı ve peçeteyle dudaklarını sildi. Sanki bir şey vardı da. Ağır ağır yaptığı bu hareketler sinirimi bozmaya başladığı sırada kelimeler ağzından dökülüverdi.
-Kiminle bu randevu?
-Berk Soycan. Yeni sınıfımdan. Önemli değil.
-Nereye gideceksiniz?
-Sinemaya. Başka?" tatmin olmuş gibi başını salladı ama olmamıştı. Bu akşam-tabi iş yemekleri yoksa- ya da yarın sabah bu konuya yeniden dönülecekti. Ama bir dahakine ailesinden sabıka kaydına ve okul ortalamasına kadar gidecekti. Çatalımı bir şeylere batırıp ağzıma atarken annem konuşmaya başladı.
-Eğer önemli değilse kardeşini boşlamana gerek yok demektir.
-Sizin boşladığınız gibi mi?
-Biz çalışıyoruz Gizem.
-Ama çalışmak zorunda değilsiniz. Oturduğumuz eve sahip olduğumuz şu şeylere bir bakın. Çalıştığınız yerler bile size aitken tatile çıkmak aklınıza gelmiyor. Gerçi çıksak da hala işle uğraşıyorsunuz.
-Ne yapmamızı istiyorsun küçükhanım?
-Çocuklarınızla zaman geçirmeye ne dersiniz. Onlara sadece yemekten yemeğe değil de hep varolduğunuzu göstermeye." atışmalarımızı Can sonuna adar açık gözlerle izliyordu. Babam da bir yandan beni susturmaya çalışıyordu.
-İleri gidiyorsun Gizem. Kahvaltına dön.
-İleri falan gitmiyorum baba. İkinize de söylemem gereken şeyleri söylüyorum. Sizin yapmanız gereken şeyler.
-Sen bizim kızımızsın ve senden akıl alacak değiliz.
-Kızınız mı? Evet sizi yemekten yemeğe gören çocukluğunu yalnız başına geçirmiş her alışverişine hatta mezuniyetinkine bile bakıcısıyla gitmiş olan kızınız.Okulda yaptığı katıldığı her şeyi ve hayatını uzun süre önce sizinle paylaşmaktan vazgeçmiş kızınız. Keyfinize göre alıştığı hayattan okulundan arkadaşlarından onu söküp aldığınız kızınız." sözlerimi bitirdiğimde sadece Can'a bakabiliyordum. Yüzündeki ifade düşünüp düşünüp bir şey anlamıyor ama her şeyi biliyor gibiydi. Daha fazla orada oturamayacağımı bildiğimden sert hareketlerle kalkıp merdivenlere yöneldim.
