aşk-arkadaş 5.Bölüm

32 2 0
                                    

5.Bölüm "Tanımak İstiyorum"

Evet bu gece gayet iyi geçebilirdi. Yemekten sonra ben masayı toplarken Can ve Berk ateş başında fısıldaşıyolardı. Arada bana bakmalarına işimi bitirinceye kadar dayanıp yanlarına gittim ve oradaki kütüğe oturdum. -Ne konuşuyorsunuz?-Hiiiçç... Can bana ateşi nasıl yaktıklarını anlatıyordu. Hala sönmedi ya biz de odun atalım dedik. Garantiye almak için." Berk hala Can'la ilgilenir gibi yaparak yalanları sıralarken Can tabiki de ablasına yalan söyleyemiyordu.En azından gözleri...-Kardeşime yalan söyletme.-Söyletmiyorum zaten ben söylüyorum o yalanları." ona gözlerimi devirip Can'ı yanıma çektim. Bu havada terlemeyi nasıl başardığını bilmiyordum. Yüzündeki ifadeye gülerek sordum.-Ne oldu?-Tuvaletim geldi." bunu söyleyince aynı ifade bende de oluştu. -Eve gitmek ister misin?-Ne hayır. Eve falan gitmeyecek." sıçrayarak konuşmaya katılan Berk'e döndüm.-Çocuğun kamp ruhunu engelliyorsun?-Peki ne yapmamı istersin?" ellerini iki yanında açtı.-Birçok çalılık var.-Ah hayır!-Evet... Hadi gel Can sana kampta tuvalete nasıl gidilir öğreteyim." Can'ı kollarımdan çekti masadan bir el feneri aldı ve karanlıkta kayboldular. Arkalarından bağırmakla yetindim.-İğrençsin!" Kahkahası ağaçların arasında çınlarken sepetten marşmelovları çıkarıp hazırlanmış çubuklara geçirmeye başladım. Birkaç dakika içinde Can Berk'in omuzlarında göründüler. Berk'in çenesinin altındaki elfeneri yüzünü aydınlatıyordu.-Kardeşimi düşürürsen seni dava ederim." yüzüne korku ifadesi yerleştirip Can'ı yavaşça yere indirdi. Marşmelovlardan birini alıp ateş başına yerleştirdim.-Bunu becerebilir miyim bilmiyorum?-Yapılmayacak bir şey değil. Sadece ateşe olan uzaklığı ayarla. "arkamdan uzanıp elimi tutarak sopanın mesafesini ayarladıktan sonra Can'la birlikte karşıdaki kütüğe geçip ona da yardım etti. Harika bir baba olacaktı. Saniyeler içinde aklımdan hayalimdeki düğün çocuklarımıza koyacağımız adlar geçerken çubuğu resmen ateşe sokmuştum.-Gizem ne yapıyorsun?" şaşkınlıkla gösterdiği marşmelovlarıma baktım. Ateşten çıkardığım çubuğun üzerinde siyah parçalar duruyordu. Yüzüme acınası bir ifade takınmaya çalıştım. Çünkü sayılı olarak konulmuştu ve ben kendiminkileri yakmıştım. Kömür olmuş marşmelovları çubukla ateşe atıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Benim halime aldırmadan güzelce pişmiş marşmelovlarını yiyorlardı.-Bana acımanız gerekiyordu." İkisi önce birbirine baktıktan sonra bana dönüp kafalarını iki yana salladılar. Can çoktan yemeye koyulduğundan başı önündeydi. Gözlerimi kısarak Berk'e baktım. -Lütfeennn??-Sana acımamı mı istiyorsun? Hem de kendi beceriksizliğin yüzünden." sinirle ağzımda tuttuğum nefesi verdim. Halime gülüp çbukta kalmış olan son marşmelovu çubukla beraber uzattı. -İstemiyorum." omuz silkip cebimden çıkardığım telefonla oyalanmaya çalıştım. Ayağa kalkıp yanıma otururken ötekinden daha kısa olan kütükte beni neredeyse düşürüyordu. Ama bunu bilerek yaptığını ağzımdan çıkacak olan hakaretleri engellediğimde anladım. -İstemiyor musun?-Artık değil-Tamam öyleyse." Ağzını kocaman açarak yavaş hareketlerle çubuğa uzanırken zaten sıkı tutmadığı çubuğu ellerinden çekip aynı yavaş hareketleri es geçerek marşmelovu ısırdıktan sonra onun gözlerinin içine bakarak çiğnemeye başladım. Can hala kendininkilerle uğraşıyordu. Sonunda bitirdiğinde gülümseyerek bana döndü.-Ne oynayacağız?" Ağzımda çiğnemekte olduğum son lokmayı daha fazla bekletmeden yutkunurken yuttum. Yavaşça Berk'e döndüğümde unutmamış olması için içimden yalvarıyordum.-Can? Aslında ablan senin için bir tane oyuncak bir de oyun aldı ama oyunu oynamaktan başka çaremiz kalmadı sanırım.-Neden?-Çünkü kampın bu kadar uzak olacağını bilmiyordu ve sana kumandalı bir tekne almıştı." Can yüzündeki gülümsemeyle bana döndü ama sonra o gülümseme gitti.-Ama tekneyi şimdi yüzdüremeyeceğiz." Berk'in nereye varacağını anlamaya çalışarak üzgün üzgün Can' kafamı salladım.-Jenga sever misin?" yüzümdeki ifade silinip gülmeye başladım.-Evet Can Jenga. Yani seninkini taşınırken kaybetmiştik değil mi?" Berk çadıra giderken Can heycanla yerinde zıplıyordu. -Can sen hadi masaya geç. Burada oynayabilecekmiyiz bak."Berk'in arkasından çadıra girdim. Çantasından onları nasıl çıkardığını bilmiyordum ama yeni kutusunda  uzaktan kumandalı bir tekne ve jenga vardı.-Gittikçe sana borçlanıyorum.-Bunu saymanı istemem. Kendi eğlencem için yapıyorum hem.-Bencil."-Teşekkürler."-Özür dilerim sadece takılıyordum."alınmış gibi arkasını dönünce üzülmüştüm yanına yaklaşıp onu kendime çevirdiğimdeyse sırıtmasını görüp çadırdan çıkarken bileğimden yakaladı.-Bunları sen ver."-İkisini de yarın giderken götüreceksin ve Can'a vermeyeceksin.-Gizem. Şaka yapıyorsun değil mi? Bu tekneyle alındığından beri oynamam. Yanİ amcamla babam hediye için yarışırlarken aynı şeyi almışlardı. Ama çok güzeldir aynısını kullanıyorum." kaşlarımı kaldırınca durdu.-Neden ehliyeti olan biri oyuncak bir tekne kullanr mı bakışı atıyorsun?" Kahkahalarımı bastırarak ikisini de elinden alıp çadırdan çıktım. Masa düz gibi duruyordu. Tekneyi Can'a verdiğimde içini çekerek baktı. -Of keşke yüzdürebilseydik.-Senin hatan küçük bey. Bu kadar uzağa kurdurmamalıydın.-Ama eve yakın olursak sen korkmadan giderdin. Buradan uzaklaşamazsın." Berk buralarda mı diye baktığımda çadırdan çıkmamış olduğunu farkettim. Rahatlamıştım.-Can bana bak. Benim karanlıktan korktuğumu kimsenin bilmesini istemiyorum anladın mı?-Ama onlar senin arkadaşların.-Tabi ki de öyle ama şimdilik gizli kalsın. Ne dersin? " Anlayışla kafasını salladı. Onu 'hey sen altı yaşında her şeyi yiyecek veya oyuncak için yapabilecek bir çocuksun.'diye sarsmak istiyordum. Kim o yaşlarda bu kadar olgun olurdu. Annemle babamın çocukluğuna yaptıkları bir şeydi bu. Belki de benim de katkım vardı. Yani ben tek çocuk olarak büyürken onlara özenmedim. Ama o benim yüzümden böyleyse bunu düzeltmeliydim. Evet orada aldığım karar kesinlikle uygulnmalıydı. Can'a okulum engel olmadıkça çocukluğunu ben yaşatacaktım.-Başlamıyormuyuz?" kendimi hemen toparlayıp çömeldiğim yeren kalktım. Can jengayı masaya koymuştu.-Burası iyi gibi. Yani düzlükte sorun yok.-Tamam bakalım becerebilecek miyiz?" masaya dokunmadan oturmaya çalıştık. Ama gerek yoktu gayet idealdi jenga için. Berk dikkatimi dağıtmak için her şeyi yapıyordu.-Berk kötü oynadığını kabul edip dikkatii dağıtmayı keser misin?-Dikkatini nasıl dağıtıyor muşum ki?" oyunun başından beri yaptığı gibi delip geçen ve erimeme sebep olan bakışlarını üzerime dikti.-Ah!!" devirmiştim. Can beim kaybetmeme gülerken kendi sırası için hazırdı. Ama Berk gülmemişti. Yani şu çoğu zaman kullandığı ukala sırıtması dışında tek bir kıkırdama yoktu. Can'ın ne yaptığına bile bakamadan Berk'e dalıp gitmiştim.-Sanırım ben kazanıyorum.-Dur bakalım. Dana ben varım. Ve ablan gibi değilimdir." bana attığı taşları umursamadan aynı şeyi ben yapmaya çalıştım. Ama olmuyordu. Bu turu da bitirince sıra Can'a geçti. Gerçekten şanslıydı bu çocuk. Çünk o hamleyle kurtulması imkansız olmalıydı. Berk'in dikkatini yine dağıtmaya çalıştım. Tam elindeki parçayı bırakacakken gözleri bana kaydı ve taklit etmeye çalıştığım ama sonuu iğrenç olan bakışlarımla karşılaştı. Yine de devirmişti. Can sevinçten olduğu yerde kahkahalarla zıplarken Berk kaybettiği için üzülmemiş veya sinirlenmemişti. Ama çok değişik bakıyordu. Gözleri devrilen parçaların arasındaydı ama aklındaki farklı bir şeydi.-Dikkat nasıl dağıtılırmış gördün sanırım." Alayla söylediğime aynı dalgın bakışle bir saniyeliğine karşılık verdi ve sonra yüzünü bir sırıtma kapladı.-Bilerek kaybetmediğmizi nereden biliyorsun?" ifademi bozmamaya çalışarak cevapladım.-ya tabi. Kandır daha kendini." onasırıtıp arkamı döndüğümde somurttum. Can esniyordu.-Hadi Can yatırayım seni." On dakika içinde Can'a sütünü içirip üzerini değiştirmiştim. Ve istemeyerek de olsa onu yeniden tuvalete gönderdim. Sonunda Can'ı yatırıp onu iyice arıp sarmaladım. Battaniyelerden oluşan bir koza içinde gibiydi. Yalnız uyuyabileceğine ikna olarak çadırdan çıktığımda Berk iki sandalyeyi ateşin önüne çekmiş oturuyordu. Bana arkasının dönük olmasından faydalanıp onu ibrkaç dakika izledim.-Daha ne kadar orada durup beni izleyeceksin?" daldığımdan yerimde sıçramıştım. Sakin adımlarla ben de yanına oturdum.-Ban Can'ı dinliyordum." inanmadığı belliydi ama bozmadı.-Uyudu mu?" -Açıkçası o battanielerin içinde nefes alıp alamadığını merak ediyordum." Ateşe dönüp gözlerimi kapattım.-Sen de beni izliyorsun." lütfen izliyor olsun. Lütfen. Yoksa rezil olmuştum.-Evet. İzliyorum. " gözlerimi açıp başımı ona döndürdüğümde yüzünde ufak bir gülümseme vardı. Açıkçası kaç değişik çıldırtan şekilde gülüş modeli var merak ediyordum. Gözlerimi ondan alabildiğimde başımı yukarı kaldırmak istdim ama topuzum buna engel olmuştu. Zaten tüm gece çıkarmak istediğimden saçımı tutan tek tokayı söküp aldım. Saçlarım tokasız bile topuz kalabliyorlardı. Ellerimin yardımıyla saç derim acıya acıya onları omuzlarıma dökmeyi başardığımda havayı şampuanımın kokusu kapladı. Saçlarımı biraz dah akarıştırıp kokuyu içime çekerken Berk'in de derin nefesler aldığını duyup tekrar ona döndüm. Beni izliyordu. Saçlarımda donan ellerimi karnıma çektiğim dizlerime indirip sandalyede ona doğru yan döndüm. -Teşekkür ederim.-Ned.. Hayır edemezsin. Bir kez daha teşekkür edersen kalkıp gideceğim.-Ben ciddiyim.Yani sen olmasan ya Can'ın bakıcısı ya da evdekilerden biri başımızda durmak zorunda kalırdı. " oda sandalyesinden biraz yan dönüp dizimin üzerinde ve çenemin altında olan elimi tuttu.-Asıl ben teşekkür ederim. Eğer kendimi davet ettirecek bir kardeşin olmasaydı evde salak salak seni nasıl arayacağımı düşünür dururdum." Sakın kızarmayın ihanet etmeye hazır yanaklar.!Ama kızarmışlardı. Ve bunu Berk farketmişti. Hafif bir gülümsemeyle elimde duran elini kaldırıp başparmağını kızardığını düşündüğüm yanağımda gezdirdi. Onun eli hala yüzümdeyken göz kırpışsürem uzamıştı. Artık uyumamak için kendimi tutuyordum. Günün yorgunluğunun üzerine Berk iyi geliyordu. Bunu en son kşmde yaşadığımı bilmiyorum. Annem ve babam sayesinde ayrıldığım Tunç? Onun omzundakaç kez uyuyakaldığımı hatırlamaıyordum. Yaklaşık bir sene beraberdik ve gerçekten birbrimizi tanır olmuştuk. Ama annem ve babamdan aramızdakini sadece beş ay saklayabilmştim. Sonraki üç ay Tuncu sevmiş gibilerdi. Bir sonraki üç ay soğumaya başladılar. Ve son haftalarda da ayrılmam için elleriden gelen her şeyi yaptılar. Tunç'tan sonra kendimi toplamam için beni tatile bile yolladılar. Araya yaz tatilinin girmesi iyi gelse de Tuncu özlüyordum. Aynı okulda onunla konuşmuyordum. İlk zamanlar o konuşmaya çalışsa da ben tersledikçe vazgeçti. Ama Tunç bile bu kadar güven verici değildi. Berk'le tanışalı daha bir hafta olmamışken bu kadar alışkanlık yapmış olması kesinlikle iyi değildi.-Ne oldu?-Yok bir şey." elini rahatsızlıkla çekitiğinde büyük bir boşluk hissetmiştim. -Sana bir şey sorabilir miyim?" daha sormadan ne soracağımı anlamış gibi kafasını yavaşça salladı.-Dorukla aranızda ne geçti?-Bunu anlatmasam bana darılırmısın?" evet demeyi çok isterdim.-Hayır." bir anda çöken üzüntüyle başımı ateşe çevirdim. Çenemden tutup beni yeniden döndürdü.-Ama darıldın." hafifçe omzumu silktiğimde küçük bir çocuk gibi görünmek istememiştim.-Bİz Doruk'la...-Anlatma.İstemeyerek anlatıyorsun Berk. Anlatma daha iyi. Hem zamanı geldiğinde anlatacağına eminim." tekrar ağzını açarak anlatmaya başladı.-Anlatma dedim. Lütfen. Gerçekten darılmayacağım. Hem beni ilgilendirmiyor değilmi?" tamda beni ilgilendiriyormuş gibi dalgın dalgın kafasını salladı. -Uykun var mı?" Ne önereceğini öğrenmek için ufak bir yalan söyleyebilirdim.-Hayır. Sabaha kadar oturabilirim. " Abartma! -Güzel. Ne yapmak istersin?" onun önermesi gerekiyordu. Böyle sorduğunda aklıma hiçbir şey gelmemişti.-Bilmem. Sen?-Seni tanımak istiyorum. " Tammam. Beni tanımak istiyordu normal bir şey.-Tamam. Ama bu karşılıklı olmalı.-Benim bir şartım var.-Ne?-Doruk'la ilgili bir şey sormayacaksın.-Tamam. Sormayı düşünmüyordum zaten. Başla." Bu geceki yalan saatimiz bitmiştir. Berk'le ilgili Doruk konusu aklımı şüpheyle kurcalayan tek şeydi. Basit şeylerden başlayıp sevip sevmediğimiz, en sevdiğimiz renk, yemek, film , müzik gibi şeyleri konuştuk. Dayanamayıp Doruk'la ilgili olduğunu düşündüğüm ama belli etmediğim şeyi sordum. -Kız arkadaşı seçimin nasıldı son zamanlarda?" sorduğum sorunun saçmalığı beni bitirirken Berk sormak istediğim şeye cevap vermişti. -Saçma, gereksiz, belki de salakça.." Çok açık konuşuyormuş gibiydi. .Ama tek anladığım onlardan dolayı pişman olduğuydu.-Peki neden devam ettin?-Bilmiyorum.-Neden bu kadar kısa süreli ve fazlaydı?-Nereden biliyorsun?-Ben....-Ve cevaplayamam. Şartıma uymuyor.-Yani sevgililerinle Doruk'un bir ilgisimi var?" cevap vermeyeceğini belli eder gibi bakınca kafamı salladım. -Sanırım sıra bende. ımmmm...Korktuğun herhangi bir şey var mı?" Bam! -Duydun mu?-Neyi?" benle Can'ı konuşurken duymadığı belliydi.-Yok." anlaşılan yalanlr kesilmeyecekti. -Dİle getirilmeyen kuralın yalan söylememek olduğunu sanıyordum." söylemeliydim.-Ben bunu okuldan kimseye söylemek istemiyordum.-Başka kimseye söylemem." daha fazla güvene ihtiyacım var gibiydi.-Söz veriyorum.-Karanlık." söylemiştim. Ama hiç de bir yükten kurtulmuş gibi değildim.-Ne ölçüde?-Büyük bir ölçü." daha iyi açıklayabilirdim.-Karanlık bir boşluk gibi. Beni içine çekiyor. Tamamen karanlık olmalı bunun için. Tutunabilceğim,odaklanabileceğim ufak bir sızıntı bile olsa karanlık benim için sorun değil.-Peki olmazsa?-Olmazsa... KEndime veya çevrem zarar vermiyorum. Veya bayılmıyorum. Dayanabildiğim kadar dayanıyorum ama bir süre sonra hiçbir şey duymaz oluyorum. Işığa çıkana kadar bu devam ediyor. Kendime gelmemse yanımdaki kişiye ve o duruma nasıl geldiğime bağlı.-Tedavi?-Var. Hatta bir kere denedim. Ama yöntemi... Beni karanlığa hapsedip bir süre sonra alışmamı sağlamak." yüzünü buruşturarak bir süre beni izledi.-En zayıf yönümü öğrendin.-Hayır. Ben sadece seninle ilgili bir şey ve bu durumda sana yardım etmem gerektiğini öğrendim. Zayıflık değil." Neden bu kadar iyi olmak zorundaydı. -Uyumak istiyorum.-Tamam." O ateşi söndürürken aydınlatmalardan biri hariç üçünü de kapattım. Çadıra ard arda girdiğimizde o kendi bölmesine geçmişti. Aradaki perdeden hiçbir şey belli olmuyordu. Kendi lambamı açıp büyük olanı kapattım. Tulumun içine girerken kazağım hariç üzerimdeki sweatshirte kadar çıkardım. Ben yattıktan bir süre sonra Berk'ten gelen hışırtılarda kesilmişti.-Berk?-Efendim?" Aradaki perdeyi araladğımda bir tül olduğunu gördüm. Berk bir eli başının altında diğeri karnında ritim tutuyordu.-Bu açık kalabilir mi?" Perdeyi tamamen açıp tülden Berk'i izlemeye başladım. Sağıma, one doğru dönüp uyurken her zaman yaptığım gibi saçımdan bir tutamı parmaklarımın arasında dolaştırmaya başladım. -Ne düşünüyorsun?" sonunda bana döndüğünde vereceği cevabı bilmiyordu.-Beni o halde düşünmeye çalışmadığını söyle."saçımdaki elimi yanıma indirdim.-Ben...-Çalışıyordun değil mi?-Ama yapamadım."elimi aramızdaki tülün üzerine koyduğumda ona ulaşmaya çalışıyor gibiydim.-Yapma. Lütfen!"o da diğer taraftan elini uzatıp benimkine yasladı. Tutmaya çalışsam da tül engel oluyordu. -Yapmayacağım." aynı anda ellerimizi aşağı kaydırığımızda bulduğum ilk bpşlukta elimi ona dorğu uzattım. Tuttuğu elimi ben uyuyana kadar bırakmayacağına emindim. 

aşk-arkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin