MANALARI DÜZGÜN AKLEDİN

Aşktan gelen bi Dem

Kader sizi bir yere tayin eder..
Belki karadır sokakları,
kaburgalarınız gıcırdar,
şahikasında esir olur
zahiriniz kasvete, dara..
Ruhu vardır kelimelerin der şair..
Lakin siz ruhunuzu azad edebilirsiniz..
Bir azad edici, bir eli âsâlı kök ile..

Ta ki,
üçler de beşler de oturasınız
tenhalarda,
gözyaşıyla,
Hak ile..

Gözlerin yaşı vardırda,
sözlerin yok mudur?

Akıtırsınız mahir edici bir birikinti,
bir kamil-i mükemmil dost ile..

Yunuslar der ki;
Bir sen var, senden içeri..
Bir ben var, benden içeri..

Ben eğer ben isem
hissederim elemi,
hissederim kederi..
Hissetmemem gerektiği kadar..

Ve herşeyden sıyrılır,
o giremediğiniz hassas alemden,

Ormanınızı hayel edersiniz..
Deli taylar koşarlar
çitsiz
alanlarda..

Kuzular meleşirler ve
örtüşür horozlar, hindiler..
Sabah tavuğun mabadından alır çoçuğunuz yumurtayı,
biri sağar alaca ineğini
gümüş renkli leğenlere..

Öne öne adım atan atınızı
takip eden merkebin terkisinde
hafif hafif
yedi, on beş
çalı çırpı kuru odun..

Duru derenin ürkmez kurbağıları..
Huzur içinde cıvıldaşan kuşlar
şelale
ağzında ve
ürkmezler testinizi doldururken..

Heybetli çoban köpekleriniz
az içe doğru adımlarla ağaç
diplerinde onurla hudud beklerler..

Yorgun gelir kırık aynada
vurursunuz yüzünüze
berrak suları..

Mini bahçenizden toplamadan
biberleri,
domatesleri,
salatalıkları,
ağacın gövdesinde,
tam çektiği noktada
ayarlarsınız 15 frekansa radyonuzu..

Bu ormanda jaguar,
nebatat diplerini
sırtlan parçalarıyla tohunlamış,
nice kalkanına çakal derisinden
kumaşlar bezemiş,
akbabalar gagasından
oklar bileylemiştir..

Tam 5 vakit okursunuz
Muhammedi Ezanları
(sallallahu aleyhi vesellem) ..

Bir vazifeye,
birde Cumalara inersiniz
taştan örme kentlere..
Davadaşlarınızla tenhalarda
haritalar çizersiniz..
Şenlenir gönlünüz müşaverelerle..

Derken öter ağustos böcekleri,
barakanızın giriş kapısı üstüne
yuvalanan arı ve
yuvalanan gugukcuk dosttur..

Her gönlün ayrı ayrı bir mihmanı
var buyurur büyük aşık..

Tenhalara,
müptela olursunuz tenhalara..
Ve dünyada O'nun için olan
dışında herşey tenhanızı rahatsız
etmiyorsa,
boşa gidersiniz tenhalara..

Kalabalıklar ile tenhaların
savaş alanıdır gönül meydanları..
Hor bakma günahkar ademoğluna beyim..
Affolur birgün,
Ulu Allah'ın Gufranı var.. buyurur
büyük aşık..

Maşuk göğsünde devleşende,
un ufak oluverirsin aynalarda..
Bilmezsin sen kimsin?
Ben kimim? Onlar kim?
Nere bura? Bura nere?

Hiç onarılmaz dediğin dökükler,
sultan değildir..
Yağmurları yağdıran,
baygın otları bitirendir Sultan..

İçimdeki muhalefet mi iktidar?
İktidar mı muhalefet içime?

Ruh ve ten illiyn ve sicciin ve dem..
Dediler ki,
herkes buradan götürür yerini..
Yolculuklar hep O'ndan O'na olur..

Yolculuklar..
Hal bu kada,
hal bu denli yalın
iken, kükrer sesler..
Ey nefs; Şu çetin engabede,
O'ndan ayrı düşmek belası çat-kapı
ihtimalindeyken,
Yolcu yolculuğundan hiç
bi haber mi olur?

Dem bu demdir dediler,
Dem bu demdir, dem bu dem...
Vesselâm