Eğer birisi sevdalanmaktan bahsediyorsa,
hatta işi daha da abartarak sevdalandığını söylüyorsa,
o kişi muhtemelen yaşamadığı bir sevgiyi hissediyordur.
Yani sevmekte veya sevilmekte
biraz daha yoğunluğu hissetmiştir.
Daha önce sevilmediği kadar sevilmiş,
daha önce sevmediği kadar sevmiştir.
Evvelce aşk'ıda yanlış yorumladığından sebep, o makamıda atlayıp,
hali hazırda ki hislerinin tanımına
sevda deyivermiştir:)Oysa sevdalanmak belasına
düşen birisi,
bu gibi şeylerden pek bahsedemez.
O odaklanmıştır.
Omzu düşmüş,
boynu bükülmüştür.
Onu tanımayan biri görse,
acaba daha dün cenazesi ki vardı?
Yakınlarından birini ki kaybetti bu herif?
Nedir bu hali.. diye merak ederdi..
Yine o sevdalanan kişi,
tenhalardan kafasını pek çıkartamaz.
Hiç birşey ona tat vermez ve
benzi sarıdır.
Onu deli yada hasta sanar görenler.
Ve kelimeleriyle,
hareketleriyle etrafı onu tanımlayamaz.
Ancak sevdalandığı makam yada
aynı belaya düşmüş biri ona teşhis koyabilir.
Attan düşen biri demiş ya,
bana attan düşen birini getirin,
ancak o anlar benim halımı! diye..
İşte bu durumda böyledir..
Bu örnek sevda içinde geçerlidir.
Birde kara sevda bahsi var ki,
konu içi dahi değil..
O bazen imtihan, bazen ikram,
bazen de katmerli beladır..
Maşuğuna bağlı bir durum.
Normal bir kadına yada erkeğeyse,
bela yada en iyi ihtimalle imtihandır.
Zira o maşuk dahi ona teselli olmaz.
Bu sayede ahiretini yakanlar olmuştur.Mesela eskilerden bir alim,
bir kıza kara sevdaya tutulmuş ve
en sonunda dininden sapıp
onun inancına girmiştir.
Yani kör eder bu iş insanı..
Tam terside olabilir..Kutsi bir sevda ise ikramdır..
Hemde özel bir ikram..Vesselam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANALARI DÜZGÜN AKLEDİN
RandomCehennem ehlini mübarek mukaddes gösteren embesillere gelsin..