Sabahın erken saatlerinde yurda girmiştim ve kimseyi uyandırmamaya özen göstererek sessizce küçücük evde ilerliyordum. Kapıyı açıp ardımdan kapattım.
Oda arkadaşlarıma baktım. Garip garip pozisyonlarda uyuyorlardı. Korkarak yatağıma baktım. Benim için bir yatak ayrılmıştı. Menajerim işi biliyordu gerçekten. Yoksa bir erkekle aynı yatağı falan paylaşmazdım. Yerde yatardım daha iyi.
Şu anda ise en son istediğim şey uyumak olduğu için eşyalarımı odaya bırakıp salona geçtim. Bir koltuğa oturdum ve klasik soruları bir daha düşünmeye başladım.
Ne yapacaktım?
Anlayacaklardı, değil mi?
Menajerime bir erkek için fazla sıska olduğumu söylediğimde hiç de öyle düşünmediğini söylemişti. Teselli eder gibi, "Aralarında kısa olanlar, hatta çocuk gibi duranlar var." demişti. Tabii oda arkadaşlarım pek de çocuğa benzemiyordu.
Dakikalar boyunca orada düşünüp durdum, hatta saatlerce. En sonunda ayağa kalkıp su içmeye gidecekken açık kapıdan beni izleyen birini görünce kalbime inecekti.
XXX
Diğer üyeler de uyanınca hepsiyle tanıştım. Şu kapıdan beni izleyen çocuğun adını da öğrendim: Sehun. Grubun maknae'si. Görünüş olarak hyung'larından daha büyük olduğunu söyleyebilirdim. Hele de Xiumin'den...
Menajerim de haklı çıkmıştı. Çocuk gibi duran üyeler vardı. Tabii çocuk gibi demek yerine tatlı demeyi tercih ederdim.
Bir de Luhan... Nasıl anlatsam bilemiyorum. Cidden tatlı çocuk ama... o bana gülümserken şaşkınlıkla ona bakıp durmuştum ve en sonunda sesli olarak düşündüğümü fark etmeden "Bir kızın burada ne işi var?" demiştim. Diğer üyelerin gülme krizi geçirmesine sebep olmuştum. Kabul edelim ki Luhan'ın da sinir krizi geçirmesine.
Odada ben dahil üç kişi kalıyorduk. Oda arkadaşlarım Baekhyun ve Chanyeol'dü. Benim için özel bir oda olacağını düşünüyordum ancak eve zaten zar zor sığıyorduk.
Bugünün programına göz atılırken kahvaltı ettiler. Ben o sırada odada kimse yokken koyulması gereken eşyalarımı saklıyordum. Sakladığım yerlere son bir kez bakıp gözüküp gözükmediğinden emin oldum ve onlara katıldım.
Programa göre bir oradan bir buraya hareket ediyorduk. Kendimi dışlanmış gibi de hissediyordum açıkçası. Onlar için hazırlanmış bir program. Onlar. Ve ben sadece oturup izleyecektim. Onları boş boş izleyeceğime oturup telefonumdan fan sitelerindeki hakkımda yazılan yorumlara bakıyordum. Beni gayet tatlı bulduğunu söyleyen birçok kız vardı. Gerçekten ÇOK fazla. Aynı şekilde beni beğenmeyip hakkımda kötü kötü yorumlar yazanlar da vardı. Beni satırlarca eleştirmişlerdi ancak eleştirilmeyi kabul etmem gerekiyordu zaten.
Menajerleri yanıma oturduğunda telefonumu kapattım hemen. Ona bakıp gülümsedim sanki oturup kendi hakkımdaki yorumları okumuyormuşum gibi.
"Ee? Eğleniyor musun bakalım?"
"Ha ha, tabii ki!" Sanki daha az önce sıkıntıdan patlayacak ben değilmişim gibi.
"Üyelerin bugün boş bir saatleri var. Hep birlikte yemeğe gitmek istediklerini söylediler."
Bütün gün oradan oraya gidiyorlardı ve benim şimdiden başım dönmüştü. Hatta ben yorulmuştum. Onlar hala yorulmamışlar mıydı?
"Bunu kabul edemem. Hepsi çok çalışıyorlar. Dinlenmeleri lazım."
"Kendileri karar verdiler. Hem hep birlikte eğleniriz." Yanımdan kalkıp giderken son anda söylemeyi unutmuş gibi bana döndü ve "Ah, yarın EXO'nun bir çekimi var ve senin de katılman isteniyor. Sorun olmaz, değil mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen
FanfictionSeni sevmek istemiyorum. Cinsiyetim hakkında yalan söylemek istemiyorum. Yanında bir stajyerden, bir ahbaptan daha fazlası olmak istiyorum. Kalbinin kraliçesi olmak istiyorum. Peki sen benden gözlerini bile esirgerken nasıl yapabilirim bunu? Gözleri...