tanışma

56 12 191
                                    

Elif bütün gece bana BTS hakkında bilgi verdi. Tamam Jimin'le ilgili kısımlar ilgimi çkekiyordu. Ama bütün gece durmadan anlatmak nedir ya? Ne zaman uyuduğumu bile hatırlamıyorum. Büyük ihtimalle o anlatırken uyuya kalmışımdır.

Ve şuanda da hoca bir şeyler anlatıyor ama anlıyamıyorum. Çok uykusuzum. Ha bide yine şu aptal çalar saat sinirimi bozmuştu. İşkence resmen ya.

Elif sabah benden önce kalkıp kendi okuluna gitmişti. Bu kadar geç yatıp sonra benden önce uyanıp okula gitmeyi nasıl beceriyor merak ediyorum? Ben şuan uykusuzluktan geberiyorum.

Tenefüs zili çaldığında öğrenciler tek tük ayaklandı. Ben kalkmayı düşünmüyordum ama Min Hee yine o bitmek bilmeyen enerjisiyle karşıma dikildi. Beni dürtükleyerek "Sen gece uyumadın mı, ne bu halin? Ayakta uyuyorsun." dedi. Şuanki halimi düşününce ona hak verdim. Dirseğimi sıraya dayamış, kafamıda avuç içime sığdırmıştım ve gözlerim de kapalıydı. Kesinlikle berbat görünüyordum.

Ben cevap vermeyince Min Hee "Senin durumun vahim. Kalk kantine gidiyoruz. Bir kahve iç kendine gel." dedi. Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Gözlerimi güçlükle açarak "tamam." dedim.

Koluma girdi ve birlikte kantine indik. Min Hee "sen boş bir yere geç. Bende iki kahve alıp geliyorum." dedi. Dediğini yaparak boş bir masaya geçip oturdum.

Bir kaç dakika sonra Min Hee de gelip oturdu. Bana kahveyi uzatarak "anlat hadi. Niye uykusuz kaldın?" dedi. Kahveyi avuçlarıma hapsettim. Ve bir yudum aldım. Sonra "Elif'i biliyorsun." dedim. "Evet, biliyorum." dedi. Nefesimi içime çekip olanları anlattım.

Min Hee "Nasıl yani şu çocuk BTS'ten Jimin miydi?" dedi. "Öyleymiş." dedim. "Oha bende diyoyorum ben bu çocuğu nerden tanıyorum. Jimin olabileceği aklımının ucundan bile geçmedi." dedi. Ne vardı bu BTS de önüne gelen army oluyor. ( yazar burada çarpılacak. Ne yokki BTS'te?) Min Hee bunları yüksek sesle söylediği için bir kaç yüz bize dönmüştü. Min Hee'ye "biraz daha sessiz olur musun? Herkes bize bakıyor." dedim. Min Hee sesini alçaltarak "tamam." dedi.

Bir süre ikimiz de konuşmadık. Bu sırada kahvemi bitirmiştim. En azından azda olsa uykum açılmıştı. Keşke bu kahvenin yerinde Türk kahvesi olsaydı.

Ben tam Türk mutfağına bodozlama dalacaktım ki Min Hee'nin "Eee Elif'le ne zaman tanışıyorum." demesiyle. Düşüncelerimden soyutlandım. "Bu gün bize gelirsin. Sizi tanıştırım. Eminim ki çok iyi anlaşacaksınız." dedim. "Bence de." dedi.

Okul çıkışında Min Hee'yle birlikte bizim eve ilerliyorduk. Elif'i aradım. Bir kaç çalıştan sonra cevap verdi. "Alo. Elif kanka nerdesin?" dedim. "Şimdi okuldan çıktım eve ilerliyorum." dedi. "Tamam. Bizde Min Hee'yle birlikte geliyoruz." dedim. Ardından "Bence artık tanışmanızın zamanı geldi." diye ekledim. "Sonunda şu meşhur Min Hee'mizle tanışacağız." dedi. "Evet." dedim. "O zaman ben hemen geliyorum. Öptüm seni." diyip karşılık vermemi beklemeden telefonu kapattı. Heyecanlanmıştı.

Min Hee'yle eve geldik. Annem ve babam yine evde değillerdi. Onları bazen gerçekten çok özlüyorum. Kapıyı açıp Min Hee'yle içeri girdik. "Aç mısın? Ben bir şeyler hazırlayacağım da." dedim. Aç olduğunu biliyorumdum. Ama yinede sordum. Min Hee "evet, birazcık" dedi. İşaret parmağının ucunu baş parmağına getirerek. "Tamam. Ben pratik bir şeyler hazırlayıp geliyorum." dedim. Sonra "sen kafana göre takıl." dedim. Ki bunu söylemesem de yapacaktı. Kafasını salladı ve üst kata çıktı.

Mutfağa geçtim. Hazır da bulunan birkaç şeyle hemen küçük aparatifler hazırladım. Aparatifleri alıp odama yöneldim.

Sonunda sağ salim odama gelebilmiştim. Gelirken sakarlığımı konuşturarak bir kaç kez merdivenden düşme tehlikesi atlattım. Ama şuan gayet iyi durumdayım. Cidden ben bu sakarlıkla bu yaşa kadar nasıl yaşamışım.

KALBE TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin