Multi aşırı derece tatlılık içerir. Dikkatle duyurulur.
Otobüsten inip tezin olduğu binaya doğru ilerledik. Elif'in heyecanı ve yorgunluğu yüzünden okunuyordu. Kızlar gecesinde o kadar uykusuz kaldı birde üstüne dün geceki uykusuzluk. Tezi nasıl sunacak bilemiyorum.
Binaya girdiğimiz sırada sunucu Elif'in adını okuyordu. Tam vaktinde yetiştik yani. Elif'in elini sıkıp "Bol şans." diye fısıldadım.Elif'te elimi sıkıp sahneye doğru ilerledi. Bunu başarabileceğini biliyordum.
Elif sahneye çıltığında son derece yorgun ve gergin görünüyordu. Canım arkadaşım. Nelerle uğraşıyor ya. Ama sonra bir yere baktı ve sanki şarj olmuş gibi kendini toparladı. Ve tezine başladı. Baktığı yere bakmaya çalıştım ama bina kalabalık olduğundan göremiyordum.
Tez bittiğinde Elif bir konuşma yaptı. Ve herkes alkışlamaya başladı. Gerçekten çok başarılı bir çalışma olmuştu. 'O kadar yorulduk olsun o kadar da.' dedi canım iç sesim. Sanki kendi çalıştı. Biz yorulduk ben ona ne oluyorsa. "Düşüncelerini duyabiliyorum!" dedi iç sesciğim. 'Zaten duy diye düşünüyorum.' dedim. Oha iç sesim vana göz devirdi. Bunu nasıl yaptı bu be. İç ses nasıl göz devirir? Bunu araştırmalıyım.
Elif'le birbirimize baktık. Sonra bir kadın yanına geldi ve bir şeyler söyledi. Sonra Elif'le birlikte sahne arkasına gittiler. İşte şimdi belli olacak sonuçlar. Seyirci beğendi. Ama bakalım jüri ne düşünüyor? Ben ne saçmalıyorum be? Hemen gidip Elöf'cüğüme bakmalıyım. Eğer kötü bir sonuç olursa kankalığın 2. Maddesini uygulayarak ona moral vermem gerekecek. İlk madde asla sırları deşifre etmemek. Yine saçmaladım...
Hızla bulunduğum yerden ayrılıp bende onları takip ettim. Elif ve şu kadın birlikte içeri girdiler. İçimden ne kadar dua biliyorsam hepsini okudum. Hatta fatiha bile okudum. Ne? Oda bir dua yani. Genel olarak ölülerin arkasından okunur. Elif'te buradan çıktıktan sonra ya üzüntüden yada mutluluktan ölecek. Yani iki durumda da fatiha okumam doğru bir şey.
Ben dua okurken kapı aralandı ve Elif'in kıvırcıkları girdi görüş alanıma. Ama bi dakika eee bu kızın suratı neden asık? Ay yoksa... Ama ben çok ümitliyidim. Yani Elif çok güzel sunmuştu. Şimdi ağlayacağım. Kankamın hayalleri gitti. Gözlerim yanıyor. Ağlıyorum galiba.
Tüm bunları sadece 2 saniyede düşündüm. Ve gözümden bir damla yaş aktı. Elif birden çığlık atarak boynuma sarıldı. Noluyor be? Bu şimdi neden mutluymuş gibi kahkaha ve çığlık atıp kulağımı sağır ediyor? Ay yoksa bu üzüntüden delirdi mi?
Saçlarını okşayarak "kanka üzülme. Onların kaybı. Senin gibi azimli, çalışkan, dürüst, yetenekli, zeki... Birini kaybettikleri için asıl onlar üzülsün." dedim. Bunda ciddiyim. Elif gibisini bir daha nah bulurlar. Elif boynuma işkence etmeyi sonunda bırakıp "kanka sen ne saçmalıyorsun. Oldu oldu. Bayılmışlar projeme." dedi. "Tamam. Kanka bende onu diyiyorum onların kayb..." oha bi dakika "ne, oldu mu? Yani senin projeni beğendiler." dedim heyecanla. "Evet. Tez başarıyla sonuçlandı." dedi. Ve çığlık atıp birbirimize sarıldık.
Elif'le ayrılmamıza sebep olan arkadan birinin öksürmesi oldu. Elif'ten ayrılıp arkama baktım. Önce Jimin'i sonra onun arkasına saklanmış Jungkook'u gördüm. Jimin boğazını temizleyerek Elif'e döndü ve "Tebrik ederim. Gerçekten çok iyi bir projeydi." dedi. "Sağol. Sizin de büyük yardımlarınız oldu." dedi. Hala biraz sinirliydi Jugkook'a. Bunu bakışlarından anlıyabiliyorum.
"Siz ne zaman geldiniz? Sizi göremedim de." diye sordum Jungkook ve Jimin'i kastederek. "Evet. Biraz geç kaldığımız için arka taraflardaydık." dedi Jimin. Şimdi analaşıldı Elif'in tezin başında ve geri kalan zamanlarında nereye bakıp bakıp durduğu. "Anladım." dedim. Canım iç sesim araya girerek 'Sanki analdım demesen anladığını anlamayacak.' dedi. 'Hiç kusura bakma iç ses şuan seninle uğraşamam.' dedim. Yani Jimin karşımda ve ben iç sesimle mi tartışacağım?