Multi media: kaslı Park Jimin ve tatlış Min Yoongi.
"Elööfff!" Dedim nazlı bir şekilde. Iyk ben niye böyle konuşuyorum yaağ? "Hııı." Dedi mayhoş bir şekilde. Noluyor lan bize? "Kanka sen niye gülüyorsun?" Dedim. "Bilmem. Sen neye gülüyorsan bende ona gülüyorumdur." Dedi. Çok mantıklı. Bi daka ya ben gülüyor muyum? "Kanka yanlış görüyorsun herhalde ben gülmüyorum." Dedim kıkırdayarak. "Peki o zaman ben neden dişlerini ve kulaklarına kadar yetişen dudaklarını görüyorum?" Dedi.
Birlikte koltuğa zıplayıp sırıtarak tavanı izlemeye başladık. Bu tavan çok mu beyaz? Benden bile beyaz ha? Hehehe benden beyaz tavan var. Bu tavan Jimin'e mi benziyor yoksa ben halisülasyon mu görüyorum? Kesin
Kafayı sıyırdım.Dış kapının açılma sesini duydum. Ve ardından gittikçe yaklaşan ayak sesleri. Kim lan bu? Hırsız olmasın? Koltuktan fırladığımda Elif'te kalakarak "N'oluyor lan?" Dedi. Ona cevap vermeden kapıya baktım.
Heh! Korkacak bir şey yokmuş alt tarafı annem gelmiş ve kapının girişinden bizi izliyor. Hani şu dün biricik mavi koltuğunu ve salonunu çamura bolayan bizi.
"Aaa! Annecik sen mi geldin?" Dedim. "Yok kızım ben gelmedim. Ben daha yoldayım. Baban geldi." Dedi. "He Tamam. Hoş geldin babacimm." dedim. Tövbe'stağfurullah!" Dedi annem olduğunu sandığım babam.
Annem, ben ve Elif arasındaki kısa bakışmadan sonra annem "Neyse ben gidiyorum. Bir şey unutmuştum. Onu almaya geldim." Dedi. Elif "hoşçakal Aynur teyzecim." Dedi. Koşrak annemin boynuna atladım. İki adımlık masafeyi nasıl koştuysam artık! "Seni şeviyorum anniş." Dedim. Annem sesli bir nefes vererek başını sağa sola salladı. Ve oda bana sarıldı.
Annemle sarılmamızı bozan şey birinin öksürmesiydi. Başımı hafifçe geri çektiğimde öksürenin annem olduğunu anladım. Beni yavaşça itekleyerek "Yavaş kızım boğulacağım." Dedi. sonunda annemin boynuna işkence etmeyi bırakmaya karar vererek ondan ayrıldım. Ve tatlı olduğunu zannettiğim ama annemden başka kimsenin tatlı bulmadığı bakışlarımdan attım.
Annem "Ben gidiyorum. Ve tüm bu şebekliğin suçunuzu affettirmek için olduğunu anlamadığımı sanmayın." Dedi ben ve Elif'e bakarak. Yahu biz ne suç işlemiştik ki kendimizi affettirelim? Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki annem "Eğer affedilmek istiyorsanız. Ben gelene kadar evin tozunu alın, çamaşırları makineye atın ve koltuğumdan uzak durun." Dedi. He anne bizim gibi sakarlara dediğin şeye bak. Biz annemin suratına bön bön bakmaya devam edince annem "Işten yorgun geleceğim bide bunlarla uğraşmam." Dedi. Ve ardından "Akşam 22.00 gibi evde olurum." Diye ekledi. Anam garip anam. Ne hallere gelmiş. O kadar yoruluyor ki ben ve Elif'ten yardım isteyecek raddeye gelmiş. Bir annenin kızından ve kızı gibi gördüğü birinden yardım istemesi çok normal ama... o kızlar ben ve Elif olunca dünyanın en Anormal şeyi oluyor.
Annem bize gülümseyip gidince Elif'le birbirimize baktık. "Ne düşünüyorsun?" Dedim. "Aynur teyze iyi mi? Kırk yıl düşünsem annenin bizen EV TEMİZLİĞİ yapmamızı isteyeceği aklıma gelmezdi." Dedi. Oda en az benim kadar şaşırmış bu dutuma anlaşılan. "valla kanka benim de." Dedim.
Bir iki dakikalık bir sessizliğin ardından kapının açılma ve kapnama seslerini duydum. Annem daha yeni gidiyor olmalıydı. Elif'e dönerek "Kahve içer miyiz kanka?" Diye sordum. Elma suyu içmiştik ve üstünede bir iki yudumda olsa soju içmiştik. Etki etmeye başlamışlardı bile. Valla kafam bir milyon. "Olur kanka." Dedi Elöfcüğüm. Yanaklarını sıkarak hadi o zaman go go kahve yapmak." Dedim. Elif elime vurarak mutfağa ilerledi.
Kahveleri binbir zahmetle yaptıktan sonra kolkutlara oturup içmeye başladık. Hayır yani nasıl 1 bardak elma suyu ve bir iki yudum sojudan bu kadar etkilenebiliyoruz? anlamıyorum.