GK-BÖLÜM 10

216 9 0
                                    

Burunlarımızın arasında 2 cm kaldı. Ellerini duvara yasladı. Benim ise kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atıyordu. Bende bıraktığı etkilere mi yansam yoksa şuan bulunduğumuz duruma mı bilemedim. Gözlerini bana kenetlemiş gibi, kırmadan bana bakıyordu. Sanki gözleriyle içimi delip geçebilecek gibi bakıyordu. Bakışları boş değildi. Her zaman boş olan bakışlar şimdi çok yoğun duygularla bakıyordu. Kızgınlık, öfke vardı ama yanında da adlandıramadığım ya da bilmediğim bir duygu vardı. Sanki bu duyguyu hiç öğrenmemem gerektiğini düşünüyorum. Sanki bu duygu bana yasakmış gibi geliyor. Birden sirkildim ve omuzlarımı dikleştirdim. Ben kolay kolay pes edecek biri değilim. Ve hayatıma yeni girmiş bu kişi benim kurallarımı yıkamazdı. Omuzlarımı dikleştirmemle dudaklarımız daha da birbirine girdi. Konuşsam değecekti birbirlerine. Ama bunu umursamayacağım şimdi. Bakışlarını birden dudaklarıma kaydırdı. Ve bir süre orda kaldı. Bir elini yanağıma okşayınca, birden irkildim. Ve harekete geçeceğini anladığım zaman konuşmaya başladım. Dudaklarımızın birbirine değeceğini umursamadan.

“ ne yapacaksın? O pis dudaklarını dudaklarıma mı bastıracaksın? Başkalarını öpmüş olduğun dudaklarını? “ dedim kekelemeden. Aklıma yine o kızı öptü an geldi. Ve yine kendimi kötü hissettim. Dediklerime şaşkın gözlerle bakarken, onun dudaklarına değen dudaklarımla ise tahrik olmuşa benziyordu. Bana hala ‘sen neyden bahsediyorsun’ bakışları atarken açıklama gereği duydum.

“ Bak Ufuk, bunu sana ilk ve son kez söyleyeceğim.” Dedim. Bana hala şaşkınca bakıyordu. Derin bir nefes aldım.

“ Senin ne yapmaya çalıştığını biliyorum. Ben tahmin ettiğinden daha zeki biriyim. Benimle ilgilenmenin, bana sahip çıkmanın, bana her fırsatta yaklaşmanın, beni kıskanmanın, beni kardeşimden bile kıskanmanın tek sebebi var. O da beni, diğer sürtüklerin gibi altına almak istemen. “ dedim. Bana donmuş gibi bakıyordu. Ne bir tepki veriyor ne de bir şey söylüyordu. Sonra derin bir nefes daha aldım.

“ Okula ilk geldiğinde sana sert çıkışmıştım. Ve sende benim kim olduğumu öğrenmek için herkese beni sordun. Ve benim imkansız olduğumu söyledikleri için beni o sürtüklerinden yapmak için elinden gelen her şeyi yaptın. Ama ne ben o sürtüklerindenim ne de sen benim kadar zekisin. Ama şunu unutma ben senin bildiğin o ‘ZOR KIZ’ dan daha fazlasıyım. Ben ELA POLAT’IM. Beni kandıramazsın.” Dedim. Bana hala öyle bakıyordu. Hiçbir tepki vermiyordu. Ben konuşurken dudaklarımız birbirine sürtündüğü için içimde değişik şeyler ayağa kalmıştı. Sonunda dayanamayıp onu ittim ve karşı yolda bekleyen taksilerden birine doğru yürüdüm. İçimden nedense ağlama hissi geliyordu. Evet güçlüyüm ama bir duvar değilim. Ben buzlu bir camım. Bana çok dikkatli bakarsan içimi görebilirsin. Acımı, nefretimi, sevincimi, üzüntümü içimde yaşarım. Bu beni güçlü kılar. Sonunda taksinin yanına geldiğimde, elimde olmadan durdum. Ve arkamı döndüm. Ona baktığımda hala beni arasına aldığı duvara bakıyordu. O an anladım içimde bir şeyler koptuğuna. Çok isterdim yanlış düşünüyorsun demesini. Seni o sürtükler gibi görmüyorum demesini çok isterdim. Ama o tepkisiz kalarak, ona ettiğim o tüm lafları kabul etti. Peki şuan artık onunla konuşmayacağıma göre. Yani bu olaylardan sonra gelip de benimle konuşamaz. Ama içimden parçalar kopuyor sanki biri elini kalbime sokmuş ve onu boğmak istercesine sıkıyor. Ama ben hala yaşıyorum. Nefes alıyorum ama ama ama ….. Olmuyor bir şeyler eksik. Şuanda benim onun canını acıtmak için söylediğim sözler, benim içimdeki organlarımın hepsine teker teker  batıyor. Birden bindiğim araba durdu. Ne ara taksiye bindim hiç bilmiyorum. Parayı ruh gibi taksiciye verdim. Ve inip eve gittim. Yürümekte zorlanmıyorum ama sanki içimde ruhumu kaybetmişim gibi hissediyorum. Üflesen uçacak gibiyim. Kapıyı açtım ve direk banyoya girdim kıyafetlerimle. Soğuk suyu açtım ve yavaşça yere çömeldim. Düşündüm. Ne kadar çok düşünmek istemezsem de düşündüm. Ufuk’u düşündüm. Yeni girdi hayatıma ama hayatımın merkezi oldu. Bu beni gerçekten rahatsız ediyor. Benim hayatımın merkezi Koray olmalı. Onun mutluluğu için her şeyi yapmalıyım. Sonuçta o bana Kaan’ın emaneti. Koray ve Kaan birbirlerine çok benzerler. Dış görünüş olarak değil. Davranış olarak. Karakterleri hemen hemen aynıdır.

Artık merkezimde Koray yok. Nedenini bilmiyorum ama Ufuk hayatıma girdiğinden beri duygularım, düşüncelerim en önemlisi de DUVARLARIM değişti. Kaan öldükten sonra kurduğum duvarlar, şu son iki haftadır yıkılıyorlar. Buna izin vermek istemiyorum. Düşüncelerim hepsi onunla. Ufuk’la. Onu düşünüyorum. Düşünmekten kendimi alamıyorum. Hiç bu kadar kendimi ÇARESİZ hissetmedim. Evet ben ve ÇARESİZLİK. Çok büyük bir ironi.

Banyonun kapısını açtım ve üstümü değiştirdim. Yatağıma yattım. Sadece uyurken düşünmediğim için uyumak istiyorum.

**************

 Kalktığımda yanım boştu. Galiba gece Koray gelmedi. Ya bir kıza gitmiştir ya da barın birindedir. Artık onu çok sıkmak istemiyorum. Biraz rahat bıraksam iyi olacak. Ya da korumacı tavırlarımı azaltsam daha iyi olur.

Ben ne ara bu kadar uyudum bilmiyorum. Hava kararmıştı. Saate baktığım da 21.00 olmuş. Yuh. Bu kadar saat nasıl uyumuşum ben. Yataktan zorlanarak kalktım. Üstüme rahat bir ev şortu üstüne askılı bir badi giydim. aynada kendime baktığımda ağzım açık kaldı. Bu ben miydim. Gözlerimin altı şişmiş. Ağlamaktan rimelim akmış. Yanaklarım kızarmış. Saçlar desen birbirine girmiş. Hemen duşa girdim. Saçlarımı yıkadıktan sonra çıktım banyodan. Aynaya baktığımda daha iyi olduğumu gördüm. En azından idare eder. Bugün zaten cumartesiydi. Yarında okul yok ohh iyi bari. Acıktığımı hissettim ve aşağıya inip kendime bir sandiviç hazırlamaya başladım. O sırada kapı çaldı. Koray geldi galiba. Kapıyı açtığımda sinirli bir Ufuk beklemiyordum. Saçları biraz ıslanmış ve damlaları tişörtünü ıslatıyordu. Şuan o kadar çok seksi ki. Dudakları kıpkırmızı olmuş bir şekilde beni süzüyordu. O an aklıma geldi ben bugün Koray gelmez diye rahat kıyafetler giymiştim. Ve bu salağın karşısına öyle çıkmıştım. Utanç verici. Off rezillik. Beni gözleriyle resmen soydu. Süzme işlemi bitince gözlerime gözlerini dikti. Çok sert bakıyordu. Neden sinirli olduğunu bilmiyorum. Boynunda ki damarı da belirginleşmiş. Sonun da kendime geldim ve ağzımı tam açmışken beni kolumdan tuttu ve çekiştirmeye başladı. Zorla evin kapısını kapatabilmiştim. Kolumun kesin moraracağından eminim. Hızlı adımlarla dışarı çıktık. Dışarıdaki yağmur iyice hızlanmış ve şuanda sırılsıklam olmuştum. Zaten üstümde bir şort var. Ve donuyorum. Kesin hasta olacağım.

Birden beni önüne çekti. Kollarımdan tutu ve göğsünde birleştirdi. Kızgın gözlerle gözümün içine bakarak konuşmaya başladı.

“ Seni sürtük olarak falan gördüğüm yok. Seni İMKANSIZ olarak da gördüğüm yok. Seni altıma almak için de peşinden koştuğum yok. Sana sahi çıkmamın, seni kıskanmamın, seninle ilgilenmemin BİR SEBEBİ YOK. ANLADIN MI BENİ ?? YOK BİR SEBEBİ.” Dedi yüzüme bağırarak. Sesi boş sokakta adeta yankılanıyordu. Ben se şaşkın bir şekilde gözlerine bakıyordum. Aynı onun dün gece bana hiç tepki vermemiş şekilde bende ona tepki vermiyordum. Öylece bakıyordum gözlerinin içine. Şuanda ikimizde yağmurun altında durmuş birbirimize bakıyorduk. Duvarlarımı yıktığımı biliyorum. Duygularım gözlerimden okunduğunu da biliyorum.

“Yok işte sebebi yok. Anlıyor musun beni?? Yok LANET OLSUN YOK YOK YOK” diye daha çok bağırmaya başladı. Beni kollarımdan itti. Yere düştüm zaten iyice ıslanmıştım şimdi de çamur oldu her tarafım. Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Delirmişcesine etrafına bakınıyor ve “ YOK” diye bağırıyordu. Beni ittiğinin bile farkında değildi. Sonunda kendime geldim. Ve hiç yapmayacağım bir şeyi yaptım. Ona koşup sıkıca sarıldım. Önce şaşkın kaldı sonra o da kollarını belime doladı. Neden sarıldığımı bilmiyorum. Neden buradayım bilmiyorum. Tek istediğim ona sarılıp o erkeksi kokusunu içime çekmek. Kafamı boynuna gömdüm. Oda saçlarımı okşamaya başladı. Ara da bir kokumu içine çekiyor ve daha çok sarılıyordu. Bende ona daha çok sokuldum. Adeta tek beden halinde sokağın ortasında duruyoruz. Ve bardaktan boşalırcasına yağmurun altında da ıslanmaya devam ediyoruz. Sonra benden ayrıldı. Ve gözlerimin içine baktı. Bende onun kine.

“ özür dilerim” dedim kısık çıkan sesimle. “ ben benim hakkımda öyle düşü…” sözümü kesen dudakları oldu. Yağmurdan ıslanmış, soğuktan kızarmış dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir yanım onu deli gibi öpmek istese de diğer yanım ondan uzaklaşmam gerektiğini düşünüyordu. Bu zamana kadar hep aklımı dinledim. Hiç kalbimi dinlemedim. Bu sefer bir değişiklik yapacağım. KALBİMİ DİNLEYECEĞİM.

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :DDD SEVİLİYORSUNUZ :)))

Geçmişin kırıntılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin