MULTİMEDYA'DA ELA'NIN KIYAFETİ VAR
“Kaan’ aşıkken neler hissettin”
Sorduğu soru karşısında donup kaldım. Tek donan bedenim değil, fikirlerim düşüncelerim ve bana ait olan her şey. Evet 2 yıl önce bu soruyu kendime sormuştum. “Kaan’a karşı hissettiğim şeyler devam ediyor mu?” demiştim kendi kendime. Cevabım EVET olmuştu. Ama bu evettin altında bir çok soru vardı. Kaan, benim sevdiğim adam, hayatım, her şeyim. Peki şimdi o adam nerde? Benim gözümün içine bakarak “seni seviyorum aptal” diye bağıran adam nerde? Beni her şeyden koruyacağına söz veren adam nerde? Beni sevmekten asla vazgeçmeyecek adam nerde? Kafamdan su dökerek uyandıracak adam nerde? Beni güldürtebilen adam nerde? YOK YOK YOK hiçbir yerde YOK. Korktuğumda bana sımsıkı sarılabilecek “korkma yanındayım” diyebilecek adam nerde? Bu soruları 2 yıl önce sordum kendime. Cevabını bulamadığım soruları… onca cevapsız kalan soruları… kendime savaş açtığım soruları… Bu sorulara ben değil, ilk ve son aşkım olan adam, cevap verebilir. Birden onun yüzü aklıma geldi. Gülüşü, ağzı, o bembeyaz dişleri, kıpkırmızı dudakları, beni benden alan kokusunu hatırladım. Bunları unutmuştum. Nasıl unuturum. Nasıl?? Birden kendimi yerde buldum. Ellerimi kafamın arasına aldım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir yandan da “Nasıl” diye bağırıyordum. Ben ağlamazdım. Ağlamayı yasak etmiştim kendime. Ağlamak güçsüzlük demekti. Ben tek bir kişinin yanında ağlayabilirim. Onun kollarında, Kaan’ın kollarında, sıcak tenini hissederek ağlayabilirim. Beni ancak o sakinleştirebilirdi. Şimdi ise beni bu çukurdan kurtarabilecek hiç kimse yok. Hıçkırıklarım şiddetlenmişti. Bağırmaktan ses tellerim ağrıyordu. Ama umurum da değil. Sanki bağırsam bir yerden gelecek ve bana sarılacak gibi geliyordu. Kaan, tek aşkım nerdesin? Neden gittin? Neden beni bıraktın? Hani bırakmazdın? Bana söz vermiştin. “ Ela, seni asla ama asla bırakmayacağım.” Demiştin. Hani nedesin? Bul beni aşkım. Bul. Sonra birden gözlerim kapandı. Açmaya çalıştım fakat açamadım. Kendimi soğuk betona bıraktım yada Kaan sandığım yere…
__KORAY__
Birden yerimden sıçrayarak uyandım. Aşağıdan bağırışlar geliyordu. Hayır lütfen düşündüğüm şey olmasın. Bu Ela’nın sesi. Ela sinir krizi geçiriyor olmalı. Hemen ayağa kalktım ve merdivenlere doğru koştum. Gördüğüm şey donmama sebep oldu. Ela yere oturmuş, ellerini kafasının içinde hapis setmiş, bir yandan da “Nasıl” diye bağırıyordu. Ufuk ise ne yapacağını şaşırmış bir şekilde onun ellerini tutmaya çalışıyor ve “ sakin ol” diye onun gibi bağırıyordu. Sesindeki endişeyi buradan anlıyorum. Sonra birden irkildim ve kendime geldim. Koşarak Elayı kucağıma aldım. Ve ona sarılmaya başladım. Saçlarını öpmeye başladım. Kulağına fısıldadım.
“ geçti güzelim, geçti. Bak yanındayım.” Dedim ve onu anlından öptüm. Artık sakinleşmiş olacak ki uyuya kaldı. Onu kucağıma aldım ve merdivenlere yöneldim. Yatağa dikkatlice yatırdım. Üstünü örtüp çıktım. Aşağıya indim. Şuan da Ufuk, o suratını dağıtmam gerekiyor ama ona baktığımda bembeyaz olmuş bir şekilde yere bakıyordu. Yüzünde korktuğunu ve endişelendiğini anlayabiliyordum. Ela’ya büyük ihtimalle Kaan ile ilgili bir soru sordu yada bir şey dedi. Çünkü uzun zamandır Ela sinir krizi geçirmiyor. Yani 1 yıldır. Onun yanına yaklaştım, elimi omzuna koydum. Kafasını bana çevirdi. Gözlerinin içine baktığımda pişmanlığı gördüm. Evet Ela’ya değer veriyordu. Onun için endişeleniyordu. Ama Ela’ya bağlanırsa asla mutlu olamaz. Çünkü Ela, Kaan’dan başkasını sevemez. Bu Ufuk’a açı çektirir. Aslında ilk gördüğümde Ufuk’tan nefret etmiştim. Çünkü bana karşı gelmişti. Ama şimdi içimden bir ses acı çekmesini engelle diyor. Onu olduğu kadar Ela’dan uzak tutmam gerekiyor. Onu kolundan tuttum ve koltuğa oturturdum. Kafamı ona çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin kırıntıları
Literatura FemininaGEÇMİŞİ YÜZÜNDEN AŞKA İNANMAYAN VE KİMSEYE GÜVENMEYEN BİR KIZ, GEÇMİŞİ YÜZÜNDEN AŞKTAN KORKAN VE KİMSEYE GÜVENMEYEN BİR ERKEK, GEÇMİŞLERİ BİRBİRİNE BU KADAR BENZERKEN ESKİSİ GİBİ AŞKA İNANACAKLAR MI YOKSA KADER ONLARA YENİ BİR OYUN MU OYNAYACAK?????