Kyungsoo, Baekhyun'la birlikte kampüsteki yeşil alanda yürüyordu ve en iyi arkadaşının çene çalışını ustalıkla görmezden geliyordu. Aslında dediklerini duyduğu an dinlemeyi bırakmıştı. Bir kez daha 'kkaebsong' kelimesini duyarsa oda arkadaşını uykusunda öldürebileceğinden emindi.
Aslında şu anda çok mutluydu. Dün gece antrenman yapmışlardı ve ilk kez diğerleriyle birlikte ayrılmasına, daha doğrusu duşa girmelerine ve rahat kıyafetler içerisinde yorgunca gülmelerine, Chanyeol'ün gidip bir şeyler yemekten bahsedişine tanık olmasına izin verilmişti. Kyungsoo da peşlerine takılmış ve birkaçının sarhoş olmayı becerdiği küçük bir bistroda 11 moronla geçen eğlenceli bir gece geçirmişti.
Kai gece boyunca oldukça sessizdi. Diğerleri gibi yüksek sesle ve coşkuyla bağırıp çağırmıyordu. Baekhyun ve Chanyeol'un yaptığı gibi şakalaşmıyordu. Chen gibi diğerlerini kışkırtmıyor ve herkesin saçmalıklarından bıkan Luhan gibi de değildi zaten.
Bu yüzden Kyungsoo bu iki saati yemek yiyerek, belki Kai'ye bakarak ve bazen de kendisiyle konuşanlara dikkatini vererek geçirmiş olabilirdi. Fakat birlikte dışarı çıkmalarına rağmen konuşmamışlardı ve gidip sıradan, arkadaşça bir sohbet başlatmak için cesaret toplamasına rağmen nihayetinde başarısız olmuştu.
Ama bu da bir şeydi. Çocuklarla yakınlaşmaya başladığını hissediyordu ve bu istediği bir şeydi. En azından antrenman sırasında artık ona tuhafça bakmıyorlardı. Hatta ona ısınmaya başladıklarını bile söyleyebilirdi. Kai içinse bunun aptalca bir hoşlantı olduğunu kendine hatırlatıp durmak zorunda kalıyordu.
Bu konuda pek de bir şey yapması mümkün değildi. Kai takım kaptanıydı ve oyun kurucuydu. Rüya gibi bir adam.
Ve Kyungsoo da amigo değildi.
''Bir şeyler düşünüyor gibisin.'' diye yorumda bulundu Baekhyun birlikte yürürlerken. ''Bırak düşünmeyi. Korkunç görünüyorsun, insanların seni gördüklerinde korkmalarına şaşmamalı.''
''En azından nasıl düşüneceğimi biliyorum.''
''Bu duyduğum en dandik karşılıktı, senin için bile.'' diyerek iştahla güldü ve Kyungsoo'yu itti. ''Hadi, oraya gidelim.''
''Nereye? Şeyde olmamız gerek—''
''Yeminle bir yarasa kadar körsün ha.'' diyerek gözlerini devirdi, ''Kai orada.''
Kyungsoo olayın neden buraya geldiği hakkında bir fikri yoktu ama işte, Baekhyun tek bir kişinin olduğu masaya doğru onu sürüklüyordu. Etrafa kitaplar yayılmıştı ve sıkıca kapalı bir laptop vardı. Arkadan dahi heyheyleri üstünde görünüyordu.
''Zor bir gün mü?''
Kyungsoo merakla Baekhyun'un yanındaki sandalyeye oturdu. Yüzünde Kai'nin kendisine bakmasını sağlayan yarım bir gülümseme vardı. ''Ah, sen de gelmişsin...''
Kyungsoo cevap vermek, en azından selam vermek için ağzını açmıştı ama Baekhyun daha hızlıydı.
''Neden buradasın? Kimseyle düşüp kalkmamışsın?''
Kyungsoo, Kim Jongin'in gözlerini devirmeden önce yüzünden geçen anlık şaşkınlığın keyfini sürdü.
''Sınavlarım var ve hiçbir şey bilmiyorum. Bittim ben. Ayrıca bir arkadaşımı bekliyorum.''
''Dramatik olmayı bırak.'' Baekhyun ders kitaplarından birini kaptı, kapağı görmek için çevirdi ve yüzünü ekşitti. ''Matematik. Siktir, bu konuda yardımcı olamam. Ama, hey, Soo yardım edebilir!''
Kyungsoo, Kai ona baktığında gerçekten rahatsız olmuştu. Gözleri uzun bir süre üzerinde kalmıştı ve dikkatlice incelemişti.
''Yapabilir misin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me Right
Teen FictionHayatı basitti - ye, antrenman yap, uyu, kazan. Basit bir seçmenin her şeyi değiştireceğini kim bilebilirdi? ©jongnugget tarafından yazılmış, çeviri için izin alınmıştır.