M M M M M M! Çok da rahatsız edici bir smut yok ama ne olur ne olmaz diye 🔞 işaretini bırakıyorum. Hadi bakalım. 🌝
&&&
Gün sakin ve sessiz geçiyordu. Güneş sıcacık bir şekilde tenini okşuyordu. Pantolonunun sardığı bacaklarında parmaklar rastgele desenler çiziyordu.
Kyungsoo derin bir nefes aldı ve Jongin'in boynuna yüzünü gömerek kokusunu içine geçti. Zayıf bedenine yaslanmıştı ve kampüsteki ana binaların arkasında bulunan masalarda dinleniyorlardı.
Konuşmuyor olmalarını umursamıyordu. Yalnızca Jongin'e yakın olmak, onu saran sıcaklığını, avuçlarının altındaki kalp atışlarını, varlığını hissetmek yetiyordu. Bu kadarı yeterliydi.
Ayrıca masaları sessiz de değildi. Hiçbir zaman olmamıştı. Orada oturup çoğunlukla birbirleriyle didişen ya da aşırı yüksek sesle gülen arkadaşları varken olmuyordu. Bazen sessizce otururken içlerinden biri ya aptalca bir şey söylüyor ya da yapıyordu ve bu da bir başka şamataya, öfke dolu hengâmeye ya da en basitinden kontrol edilemez kıkırdamalara neden oluyordu.
Ancak Jongin çoğu zaman onlar gibi değildi. Takım kaptanı çoğunlukla sessizdi ve bazen de kıkırdamalara eşlik ediyordu. Onu ya da takımı ilgilendiren bir şey olmadıkça konular üzerindeki fikirlerini nadiren belirtiyordu. Derin sesini kulağının yakınlarında duymak, gülüşünü tutmaya çalışırken vücudunun hafifçe titremesini hissetmek, gülümserken gözlerinin hilal şeklini almasını izlemek, yalnızca onunla birlikte olmak bile Kyungsoo için yeter de artardı.
Ve Kyungsoo artık kendisine yalan söylemenin bir faydası olmadığını uzun zaman önce fark etmişti.
Jongin'e aşıktı.
Korksa da, bu his ondan daha güçlüydü ve her nedense onu rahatsız etmiyordu. Hem de birazcık bile. Geçen her günle beraber onu daha iyi tanıdıktan sonra değil. Zamanının çoğunu onunla geçirirken; konuşulan her sözle, her bakışla, her dokunuşla, her öpücükle, her sırla gittikçe daha da yakınlaştıklarını hissederken değil.
Jongin'i seviyordu ve bunun yakın zamanda değişmeyeceğini de biliyordu.
Bu yüzden hafifçe gülümsedi ve Kai'nin tişörtünü sıkıca kavrayıp kendini kaldırarak boynundaki yumuşak tene dudaklarını hafifçe bastırdı.
Anında iki kolun vücudunu sıktığını, Jongin'in kafasını hafifçe çevirmesiyle de kulağında bir nefes hissetti.
''Bu ne içindi?'
''Bir nedene ihtiyacım mı var?'' Kyungsoo gülümsedi ve gayet doğal bir şeycesine tekrar Jongin'e yaslandı. Jongin de doğal olarak kollarını etrafına sarmış ve onu yakınına çekmişti.
Kyungsoo tekrar gülümsedi, mükemmeliyet ve mutluluktan oluşan küçük baloncuğunun içinde yumuşacık olmuştu.
Ve sonra Chanyeol konuştu.
''Yani biliyorsunuz, kötü haberi vermek istemem ama açık mekândayız hani, etrafta insanlar var. İğrençleşmeyin be.''
''Dün dersliklerin önünde dilini Baekhyun'un boğazına kadar sokarken bununla bir sorunun yoktu ama.'' diye cevap verdi Kyungsoo gözleri hâlâ kapalıyken.
''Öncelikle, Müzik Anlayışı dersliğinin önündeydik. O derse sadece Jonghyun'un gittiğini gördüm. İkincisi, nedense insanlar bizi umursuyormuş gibi görünmüyor...''
''Bunun nedeni Kai'nin ateşli olması ve senin olmaman.''
''Xiumin?! Ne–...Benim tarafımdasın sanıyordum!'' Kyungsoo alçak sesli bir kahkaha ve ardından sessiz bir 'oof' duydu, biri belasını bulmuştu. Gözlerini devirirdi ama değmiyordu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me Right
Teen FictionHayatı basitti - ye, antrenman yap, uyu, kazan. Basit bir seçmenin her şeyi değiştireceğini kim bilebilirdi? ©jongnugget tarafından yazılmış, çeviri için izin alınmıştır.