8

3.7K 484 355
                                    

1 Hafta Sonra

12. Gün 22:13

Bakugou'dan

Olmayan birine sıkıca tutunuyormuşum gibi hissetmeye başlamıştım. 

Midoriya yoktu. 

Aralıksız devam eden arama çalışmaları hep sonuçsuz kalıyordu. Sanki... Sanki bulunmak istemiyor gibiydi. 

Tabi gelişmeler de yok denemezdi. Bar'da yapılan aramalarda ses bağlantısı sağlamaya yarayan eski bir ekran bulunmuştu, polis departmanı bu ekranın telefon niyetine kullanıldığını basına açıklamıştı. Herkes Midoriya'nın yakın zamanda yapılan aramaların sinyalleriyle bulunabileceğini düşünüp umutlanmıştı ve sinyaller polisleri büyük bir üretim deposuna götürmüştü. Ana karargah olduğuna emin oldukları bu binanın içinden sadece birkaç tüp çıkmıştı.

Umut yerini yavaş yavaş çaresizliğe bırakıyordu. İşler çıkmaza sürükleniyor, Midoriya bir yerlerde acı çekiyordu. Her gün onlarca kez keşke diyorduk ve kendimizi suçluyorduk.

Okula verilen ara bitmişti fakat kimse okula adapte olamamıştı. Hocalar bu durumdan çok rahatsız oluyordu. Öyle ki bir gün Aizawa Hoca her zamanki yüzeyselliğiyle "Midoriya'nın olmaması hayatınızı çok etkiliyor, onsuz bir geleceğin olmayacağına inanmış gibisiniz. Sizi bir daha böyle görmek istemiyorum. Topla kendini 1-A." demişti. Ama biliyordum, o da çok üzülüyordu.

Ayağımın altındaki bir taşı tekmeleyip gittiği yeri gözlerimle takip ettim. Bir çift kahverengi ayakkabıya çarpıp durduğunda kafamı aniden  kaldırdım ve All Might'la göz göze geldim.

Tek başıma düşünmek onunla muhatap olmaktan daha cazip geldiği için arkama döndüğümde  "Genç Bakugou..." diye fısıldadı. "Aizawa bana çok kötü halde olduğunu söyledi. Konuşmak ister misin?"

Hem de çok isterim...

"Gerek yok."

"Moralinin bozuk olduğunu biliyorum. İnat etme, gel hadi."

Ben ölüyorum All Might... Kurtar beni.

"Ben iyiyim."

Yanıma gelip elini omzuma koyduğunda tepki vermedim. Veremeyecek kadar yorgundum.

"Genç Bakugou... Seni daha önce hiç bu halde görmemiştim."

Ben de kendimi daha önce hiç bu halde görmemiştim. Birileriyle konuşmam gerekiyordu ve belki de en doğru kişi yanımda duruyordu.

Dolan gözlerimi görmemesi için yüzümü sağa çevirdim. Sesimin titremesine aldırmadan, "Ben-ben hiç iyi değilim." diye mırıldandım. "Peki, Midoriya... O iyi midir?"

"Dürüst mü olayım yoksa teselliye mi ihtiyacın var?"

"Dürüst ol."

"Genç Midoriya belki de olabileceği en kötü haldedir Bakugou."

Kafamda dönen tilkiler de aynı cümleyi bana yüzlerce kez söylemişti ve ben bir şekilde onları susturmuştum fakat şimdi çok farklıydı. Boğazıma oturan yumruyu yutkunarak gidermeye çalıştım ama nafile... Gözlerimden süzülen yaşlar yanağımdan çeneme ilerlerken All Might beni ensemden tutup kucağına bastırdı. Hareket etmeden birkaç dakika orada öylece ağladım. Sonra geri çekilip kollarımla gözlerimi sildim. İhtiyacım olan şeyi almıştım. Şimdi güçlü rolüme devam etme zamanıydı. 

"All Might?" dedim kararlılıkla. "Neden Midoriya?"

Yüzünden cevabı bildiği fakat söyleyip söylememek konusunda tereddüt ettiğini gösteren bir ifade geçti. Ortada büyük bir şey vardı ve ben bunu bilmiyordum. Kafamın içi çok... Çok garipti. Çoğu sorumun cevabı yoktu.

Fail - BakuDekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin