-12-

25 2 0
                                    

Zaman her şeyin ilacıdır derler. Gerçekten de öyle. Ne kadar acı varsa hepsi geçiyor, ama izi kalıyor. Bütün benliğinizle hissedebiliyorsunuz o acıyı. Üzerinden yıllar bile geçse, eğer gerçekten size dokunuyorsa o yaşadıklarınız, asla unutamıyorsunuz.

Yaşadığınız acıyı hatırlamamanın bir yolu var, evet ama bu yolu siz isteyerek yapamıyorsunuz. Bunun gerçekleşmesi için olan şeyi aslında umursamadığınızı düşünürsünüz, fakat beyninizin derinliklerinde önemli bir rolu vardır. Olayın üzerinden birkaç hafta geçer ve siz olayı hatırlamazsınız, ama acısını hatırlarsınız.

Ben onun Yekta Hoca olduğunu öğrendiğimden beri düşünmekten kendimi alamıyordum. Ağlamak istiyordum deli gibi ama ağlayamıyordum. Gözlerim doluyor, sonra geçiyordu. Konuşmuyordum, telefonum da susmuyordu. Defne arayıp duruyordu ve ben her defasında meşgule atıyordum. Yekta da arıyordu, ama o arayınca meşgule atmak yerine telefonun sesini kapatıyordum. Annem de aramıştı ve ben ona da cevap vermemiştim.

Yanımda kimi istediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Eğer o Yekta olmasaydı, Yekta'yı yanımda isteyebilirdim. Her zaman çok iyi biriydi. Şimdi, onun neredeyse günümün tamamını birlikte geçirdiğim o adam olduğunu bilmek acı veriyordu. Resmen yanımda ondan başka kimse yoktu ve nedense, Yekta dışında birisi olsaydı böyle tepki vermeyeceğimi biliyordum.

Evden çıkarsam Yekta kesin karşıma çıkar ya da konuşmaya çalışırdı. Böyle evde oturdukça da kafayı yiyecek gibi oluyordum. Belki de sadece her düşüncelerim beni zorladığında yaptığım gibi kendimi suya hapsetmeliydim.

Yataktan kalktım ve banyoya gittim. Uzun zamandır doğru düzgün hareket etmediğim için yürümekte zorlanıyordum. Bunu umursamadan küvetin musluğunu açtım ve zorlanarak da olsa üzerimdekileri çıkardım. Küvetin içine oturduktan sonra yavaş yavaş suyun dolmasını bekledim. Bir yandan da olan biten her şeyi kafamda tekrar ediyordum. Kendimi o kadar yormuştum ki, berbat göründüğüme emindim ve bu yüzden aynaya bakamıyordum.

Belki de fazla abartıyordum, ya da böyle tepki vermem normaldi. Belki de sadece biraz zamana ihtiyacım vardı, ama zaten olayın üzerinden 2 hafta geçmişti. Belki de fakülteden ayrılmalıydım, ya da annemin yanına dönmeliydim.

Şu an için en iyisi rahatlamak olduğu için kendimi suya bıraktım ve gözlerimi kapattım. Her seferinde olduğu gibi, yine gözlerimi kapatmamla yüzü zihnimde canlanmıştı. Bu sefer gözlerimi açmadım ve sadece anılarımızı tazeledim. Yüzümde küçük bir tebessüm oluştuktan sonra kalp atış seslerini duymaya başladım. Dakikalarca dinledim kalbini.

O güzel melodisiyle tatlı bir uykuya bıraktım kendimi.

Yekta'dan

Günlerdir aklımdan çıkmıyordu. Bazen hata yaptığımı düşünüyordum ve evet, hata yapmıştım. Hangi akılla böyle bir şey yapabilmiştim ki? Yine başa sarmıştım.

İlk zamanlar da aklım hep ondaydı. Sürekli kendimi onu sevmediğime inandırmaya çalışıyordum. Şimdi ise onu nasıl geri kazanabileceğimi düşünüp duruyordum.

Geceleri uyuyamıyordum çünkü uyku tutmuyordu Sabahları ise onu çok merak ettiğim için her seferinde kendimi evinin önünde buluyordum. Bazen hızımı alamayıp içeri girecek gibi oluyordum ama neyse ki kendimi tutabiliyordum.

208 yıllık hayatımda ilk kez kendimi bu kadar zorlamıştım. İki haftadır neredeyse hiçbir şey yememiştim ve bu ayakta bile zor durmama neden oluyordu. Ayrıca çok az uyumuştum ve dağılmış bir haldeydim. Kalan son gücümü de iyi kullanmaya çalışıyordum çünkü hiçbir şey yiyesim yoktu.

Bugün onu izlemeye gitmemiştim, çünkü gitsem bile yataktan çıkmıyordu ve ben sadece onun öylece yatışını izliyordum. Bir an önce toparlanmalıydım ve sonra da onu toparlamalıydım.

SARI KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin