Bilgi, alıntı ve iletişim içinInstagram hesabım yusra.ergunn.
Tiktok hesabım yusraergnkitapları
Keyifli Okumalar
Cihan bir müddet sessizce ondan cevap bekleyen Alev'e baktı. Sonra tereddüt etmeden ikimizin de beklediği cevabın tam tersini verdi.
"Kusura bakmayın Alev Hanım, acil gitmem gereken bir işim var. Üstelik evinize ters bir istikamette. Siz güvenliğe söyleyin size bir taksi çağırsın."
Alev reddedilmenin şaşkınlığını üstünden atınca gözleri öfkeyle yandı ama kendini çabuk toparladı. Cihan yanından geçip gitti. O esnada beni gördü. Gözleri üstümde, kaşları çatılmış, bir şeyler düşündüğünü belirten bakışları yavaşça dalgınlaştı. Bir an aydınlanmış gibi gözleri parladı ancak bu uzun sürmedi. Hemen ardından sanki düşündüğü her neyse ihtimal vermemiş olmalı ki kafasını iki yana salladı ve bana samimi olmayan bir baş selamı vererek Cihan'ın odasına gitti.
İkisinin aynı odada yalnız başına olduğu aklıma gelince dudaklarımı kemirmeye başladım. Alev Cihan'ı yer bitirir, geriye hiçbir şey de bırakmazdı. Ani bir atakla Cihan'ın odasına gitmek için bir adım attım ama adımım gitmek için bir bahanem olmadığından olduğu yere çivilendi.
Oflayarak çantama asıldım ve şirketten çıktım. Telefonumu kot ceketimin cebinden çıkarıp taksi çağıracağım esnada Cihan taktığı güneş gözlüğü ile kapıdan göründü. Yanında Alev yoktu. Gerçekten de onu reddetmişti.
Şirketin karşısındaki otoparkta arabasına binince aklıma gelen şeyin üstünde yine çok da düşünmeyerek hızlı bir atağa geçtim. Kendimi aşıyordum. Arabasının önüne geldiğimde çalıştırmak üzereydi. Etrafta kimsenin olmadığına kanaat getirince de kapıyı açıp arabasına izinsiz bindim. Cihan kimin geldiğini anlamak için başını çevirdi. Beni görünce gözleri şokla aralandı.
Bunu beklemediğini belirten ses tonu da oldukça şaşkındı.
"Avşin?"
Bense hiçbir şey yokmuş gibi kemerimi bağladım. Bu süre boyunca Cihan'ın gözleri üstümden ayrılmadı, kemerimi bağlamamı hayretle izledi.
"Ne yapıyorsun?"
"Arabana bindim," dedim gayet normal bir şeymiş gibi.
"Bunu görüyorum ama neden?
Sesli bir nefes verdim. "Konuşmak için."
Alaycı bir tavır takındı. "Ne hakkında?"
Gözlerimi devirdim. "Ne hakkında olduğunu tahmin ediyorsundur." Gözlerini kıstı. "Yarım kalmış bir konuşmamız var ve de yanlış bir anlama."
"Şirketin önündeyiz, biri görüp de sizinkilere söyleyebilirdi ya da arada şirkete ansızın uğrayan baban..."
Histerik bir gülümseme çıktı dudaklarımın arasından.
"Abim ve babamdan bu kadar çekindiğini bilmiyordum. Pek belli etmiyordun da." dedim ona laf sokarak. Her zaman olmadık yerlerde karşıma çıkmasını yüzüne vurdum. "Yoksa evime kadar gelip odama girmezdin değil mi?"
Tek kaşını kaldırdı. "O yanlışlıkla oldu, biliyorsun. Ayrıca kimseden çekinmiyorum. Elimde olsa şimdi karşılarına çıkardım ama..."
"Ama" dedim devam etmesini istediğimi belli ederek.
Bana öyle bir bakışı vardı ki kıyamadığı nadir bir mücevhere bakar gibiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ HAYKIRIŞ (Sessiz serisi 2)
Romanceİnsanın kaderi gerçekten de elinde miydi? İnsan kendi kaderini kendi mi seçerdi? Peki bizim için neden öyle olmamıştı? Kaderimiz başkalarının elinde oyuncak olurken biz kendi kaderimiz bizim elimizde diyebilir miydik? Diyemezdik, diyemedik de zaten...