10.BÖLÜM: "Dargın Kalp"

28.3K 1.7K 297
                                    

Herkese selam!!

Uzun bir aradan sonra işte yine buradayım!

Artık bölümler sık aralıklarla gelecek.

Lütfen oynamayı ve yorum yapmayı unutmayın:)

Instagram hesabım: yusraergn

Tiktok hesabım: yusraergunkitaplari

Beklerim canlarım:)))

Keyifli Okumalar 🩶

10. Bölüm: "Dargın Kalp"

Cihan gittikten sonra öylece kalakaldığım yerde bir süre daha dikildim. Yaptığım hata ikimizi de üzmüştü ama Cihan'ı daha çok kırmıştı. Çöken omuzlarımla beraber kafeye doğru yürüdüm. Suratım asık, yüreğimde külçe misali bir ağırlık...

Ben kafeye girerken Cihan da misafirlerini başka bir yere götürmek üzere gidiyordu. Benimle aynı mekânda olmak dahi istememesini anlayabiliyordum. Anlayabiliyorum da yine de üzülmekten alıkoyamıyordum kendimi. Sıla ise ortalıkta görünmüyordu. Tabi, onu parçalayacağımı bildiğinden ortalıktan kaybolmuştu. Dişlerimi gıcırtacak derecede sıktım.

Ona olan öfkem avuç içimi karıncalandırıyordu. Şimdi burada olsaydı eğer muhtemelen saçlarını elime dolamış onu kafenin ortasında bağırta bağırta dövüyor olacaktım. Eh o da biliyordu, tanıyordu beni. Yine de bu onu kurtarmayacaktı. İntikam yeminleri etmiştim bir kere içimden. Ve er ya da geç onu yakalayacaktım.

Masaya geri döndüğümde Tahir'in çoktan geldiği gördüm. Sinem'e şu an anlatamayacağımdan suratım daha da asıldı. Sinem halimi hemen fark etti. Bana göz kırpıp başını salladı ne oldu dercesine.

Omuzumu silktim ve Tahir'i gösterdim. Anlamış ve bir şey sormamıştı. Tahir'in gitmesini beklemekten başka çaremiz olmadığını biliyordu. Muhtemelen konunun Cihan olduğunu tahmin edebiliyordu.

Kafam bozuktu ve bu yüzden de aklımı derse veremedim. Tahir halimin farkında, kaç defa sorduysa da benden bir yanıt alamamış daha fazla üstelememeye karar vererek susmuştu.

Projenin büyük bir kısmını halletmiştik. Daha doğrusu Sinem ve Tahir bitirmişti. Ne benden ne de Zelal'dan bir hayır yoktu. Bari eşyalarını toparlamada yardım edeyim deyip masaya yaydığımız malzemeleri poşete atmaya başladım.

Tahir bize bir ödül tatlısı ısmarlamayı teklif etmişti ama ikimiz de bir an önce gitmesi için gözlerinin içine bakıyorduk. Neyse ki babasının aramasıyla sonunda yanımızdan ayrıldı. O gider gitmez Sinem ne zamandır meraktan çatlayacağını belirten bir sesle sordu.

"Ne oldu Avşin? Bu halin de ne?"

"Ben çok büyük bir aptallık ettim." Hiçbir şey anlamayan arkadaşım bana patladı.

"Ne olduğunu söyleyecek misin artık?"

Ona olanları teker teker atlamadan anlattım. Tıpkı Cihan gibi o da bana kızgın gözlerle bakıyordu.

"Ya kızım sen Sılay'ı tanımıyor musun?" Bakışlarımı masaya indirdim. "Önce bir adamı dinleseydin. Böyle anlamadan dinlemeden..." Sustu üzüldüğümü görünce. Bana kızmayı bırakıp Sıla'ya öfke kusmaya başladı. "O kızı elime geçirirsem onu evire çevire döveceğim!"

Öfkem tekrar gün yüzüne çıktı. "Merak etme, senden önce ben yapacağım."

O ana kadar benim gözden kaçırdığımı Sinem atlamamıştı. "Sıla sizi biliyor olmalı ya da şüpheleniyordur. Yoksa neden sana öyle şeyler söylesin ki? Resmen sana nispet yapmış. O kız çok sinsi."

SESSİZ HAYKIRIŞ (Sessiz serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin