❆ II ❆

733 65 21
                                    

BU GECE BİR YILDIZ KAYIYOR

BU GECE BİR YILDIZ KAYIYOR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Yüce Majesteleri Kral Theodares, İsminin İlki, Kader Hükmedicisi, Kuzey ve Güneyin Kudretli Hükümdarı, Sonsuz Kıtaları Birleştiren Lysera!"

Kırmızı cübbe, çift kanatlı kapıdan içeri süzüldüğünde kumaşın örtmeye yetmedi aslan kürkünden dikilmiş çizmelerin topuk sesleri tüm dairede yankılandı. Saçlarının yanında koyu kalan altın kemerinde birleştirdiği ellerini açmış vaziyette dairenin ortasına doğru ilerlerken, mermer masayı çeviren kumaş sandalyeler saniyeler içinde geriledi ve kralın yanında aşağıda kalan bedenler hızını kaybetmeden ayaklandı.

Eğer zenginliğin bir dili olsaydı, bu kesinlikle kralın giyimiyle hayat bulurdu. Cübbesi altından sarkan altın zincir kolyeler beyaz ipek gömleğinin bol kumaşını korse gibi saran siyah örgü pantolonuna kadar takip ediyor, dizlerinin birkaç parmak altında başlayan kürkten çizmelerin sahiliciği kırmızı kaftanını yakalamakta gecikmiyordu.

Uzun cübbesinin etek ucunu taşıyan hizmetkarlar durduğunda, ekselansları konuşmak üzere elindeki aslan başlı bastonunu yere vurdu. "Kıymetli Lordlarım." Her zamankinden çok daha kalın kumaşlı olan eldivenli ellerini masa üzerinde kaldırdı, "Lütfen oturun." Yavaşça avucunu ters çevirirken hizmetçinin kendi sandalyesini çekmesini beklemişti.

Şömine saatler evvel önce yakılmış, kışı çalan soğuk hava krala ılık bir cehennem sunmuştu sanki. Kaftanı yavaşça omuzlarından ayrıldı fakat bu sefer de gün sarısını çalan uzun saçları beyaz gömleğin geniş omuzlarına yük oldu.

"Duyduğum kadarıyla köprüde yaşanan talihsiz olay her birinizde derin bir acı yaratmış." Ellerini masaya dayadığında eldivenlerine dikilmiş zümrütler tiz bir sesle yabancı kulakları doldurmaya yetmişti. "Ne yazık ki anlamayan zihinlerin kadersizliğini bizler yaşıyoruz..." Yaldızlı kadehini önüne çektiği gibi sırıtan kırmızı dudakları keskin bir şarapla taçlanmış, şaşkın bakışları örtmeye yetmeyen kadehin büyük dairesel kesimi ne yazık ki lordların beyaz çehresini ayna gibi yansıtmıştı.

"Ya benimle o köprüden yürürsünüz, ya da sizi o köprüden atarım."

Haklıydı. Köprüden birileri atılacaktı, atılıyordu ve atılmıştı.

Yüce Majesteleri yaldızlı kadehini dikkatlice ait olduğu yere bıraktığında parmaklarını birbirine geçirmiş ve başını öne doğru eğerken uzun saç tutamları göğü süregelen mavi gözlerinin üzerine düşmüştü. "Dilerim ki bir daha böyle acı olaylar yaşanmaz." Gülümsedi, gülümsedi ve sadece gülümsedi. Taki tebessümün yerini ciddiyetinin cüreti alana kadar. "Şimdi... vakit kaybetmeden bugün ki duruma göz atalım."

KRAL ÖLENE DEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin