Bölümün ortalarına doğru +18 kısımlar bulunmaktadır, rahatsız olan okuyucuların atlaması şiddetle tavsiye edilir. Keyifli okumalar. 🌹🔥
Makine durunca derin bir nefes alıp eliyle alnındaki terleri sildi. Figen kumandayı bıraktı, Cihan'a yaklaştı.
"İstersen biraz dinlen."
Cihan başını salladı. Annesinin yardımıyla ayakta durdu, gülümsedi. Eskisinden daha uzun süre, daha az titreyerek ayakta durabiliyordu. Bir yıldır psikolojik ve fizik tedavi görüyordu. Aslında tam olarak bir yıl değildi ama Cihan yuvarlıyordu. Harry, Maria, Efe... Hepsi kendini geliştirdiğini söylese de hala adım atamamak canını çok sıkıyordu. Annesi de defalarca kolay bir şey olmadığını söylemişti. On yılı aşkın ayaklarını kullanamıyordu. Hatta daha yeni güçlenmeye başlamışlardı. Zamanla her şeyin düzeleceğini biliyordu. Canını sıkan diğer şey hala ayaklarını hissedemiyor oluşuydu. Maria'nın dediğine göre bu tamamen psikolojisinin elindeydi. Öyle bir an gerekiyordu ki bir şok dalgası bedenine yayılmalı, ayaklarını kendine getirmeliydi. Her gün makineleri kullanırken pozitif şeyler düşünüyor, tedavi sürecini mavi defterine gün gün yazıyor, resim yapmaya devam ediyordu. Hiçbir şeyi içine atmıyordu. Annesinin telefonu çalınca tekerlekli sandalyeye oturdu.
"Alo?"
Cihan onu çoktan "Efe mi? Anne Efe'yse bana ver çok özledim" diye darlamaya başlamıştı. Dediği gibi çoğu zaman yanındaydı ama son birkaç gündür holdingle ilgili sorun çıkmıştı. Teyzesinin yanında, Akdora Holding adına düzenlenen toplantılara katılmak zorunda kalıyordu.
"Tamam çıkıyorum."
Telefonu kapatıp Cihan'a baktı.
"Efe ve Harry geliyorlarmış. Ben de eve gidip yemek yapacağım."
Cihan dudaklarını büktü, kollarını birbirine doladı.
"Neden telefonu bana vermedin? Çok kötüsün anne."
Figen güldü. Yanağını öptükten sonra yatağın üstündeki eşyalarını aldı.
"Beş dakikaya geliyorum dedi büyük ihtimalle şimdi arabayı park ediyor. İstediğin bir yemek var mı?"
Cihan dudaklarını yaladı, düşündü. Canı hiçbir şey çekmiyordu.
"Yemek yok ama bir ıslak keke hayır demem."
Figen başını salladı, eliyle öpücük yollayıp odadan çıktı. Cihan sandalyesini yatağın yanına sürdü, çantasının içinden defterini ve kalemini alıp bugünün tarihini attı.
22 Temmuz 2019.
Gülümserken gece bugün yaptığı her şeyi not alacağı beyaz sayfaya baktı. Güzel, değişik bir şey yazmak istiyordu. Bu istek içinden taşar bir haldeydi ama dün ile bugünün arasında hiçbir değişiklik yoktu. Aynı umutla bir yere tutunup makinelerin yanına gelişi, teselliler duyup eve geri dönüşü... Efe'yle zaman çok hızlı geçiyordu. Gülümsemesi büyüdü. Her gün onun kokusuyla uyumak, uyanmak, sesiyle güne başlamak, aynı masaya oturup kahvaltı yapmak, film izlemek, bilmediği sokakları gezmek... O kadar özgür hissediyordu ki bir yere savrulmaktan endişe duymuyordu artık. Efe'nin daha gezmek istediği bir sürü yer vardı fakat Cihan kendi ayaklarının üzerinde, el ele gezmek istediği için her yere gidemiyorlardı. Telefonu çalınca çantasından çıkarttı. Arayan Deniz'di. Yanıtlayıp kulağına yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güller ve Dikenler
FanfictionEfe ve Cihan hiç hesaba katmadıkları bir sorunla karşı karşıya kalmıştı. Duygularını reddedip bir kenara atamamışlardı. Bunun için verdikleri savaşın yaraları birbirlerine baktıkları her an iyileşmişti. Efe hayatının anlamı olan mavi gözlerin içinde...