9. Bölüm

2.4K 96 18
                                    

"dağdaki palamut dallarını eğip büken rüzgâr misali
aşk dağıttı aklımı"  - Sapfo'nun bütün şiirleri, Sappho  


Azra'nın yumuşak dudakları sertce öpüyordu, o hızlanırken Deniz yavaşlıyordu. Çünkü Deniz, bir kadın'la ilk defa öpüşüyordu ve bir erkeği öpmekten çok daha farklı olduğunu anladı; hassas ve yumuşaktı.

Bir kaç saniye sonra Deniz bir adım geriye atarak teması kesti. Alamadığı nefesi alıyordu ve kalbinin hızlı ritmini duyabiliyordu. Herkesin yemekhanede olmasıyla bulunduklari sessizliğin içinde ağzıyla nefes alıp verişleri duvarlarda yankılıyordu.

Gözlerini açıp Azra'nın büyülenmiş bakışıyla karşılaşması daha da nefesini keser olmuştu. Bir yanı kalbini sakinleştirmek için gitmek istiyordu, diğer yanı ise bir çoşkuyla o dudaklara dokunmak istiyordu.

Duygularının ikilemi arasında kalınca, onun yapamadığını Azra yapmıştı ve Deniz'e hızlıca yaklaşıp, onu kollarından tutup dudaklarına yapıştı. Bunu beklemeyen Deniz dengeyi biraz kaybedip sallanarak bir adım geriye gitti ve sırtıyla duvara vurdu.

Azra'nın eli Deniz'in elbisesi altına sokuldu ve çıplak tenine okşayarak dokundu. Deniz'in nefesi boğazında takılı kaldı. Soğuk bir titreme ele geçirmişti onu, en son birisi ona bu anlamda dokunalı yıllar olmuştu. Omuzları dikleşmişti. Azra olsa bile ona dokunan, dokunuşları tenine yabancıydı. Azra farkında olmalıydı diye düşünüyordu. 

O dudaklar Deniz'in dudaklarından ayrılıp onun boynuna doğru ilerleyip bir öpücük kondurduğunda, Deniz yutkunarak başını geriye doğru çekmeye çalıştı. Bunun üzerine Azra yüzünü ona çevirdi. 

O koyu gözlerinden anlıyordu; onu istiyordu, şimdi, şu an.

"Bonçuk" Nefes verir gibi söylemişti ve Deniz gözlerini kırpıştırarak ayırdı ondan. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu, burundan nefes almak yetmiyordu. Ürkek bir kuş gibiydi Azra'nın kollarında.

  "Azra nolur...", fısıldadı, yüzü kızarmıştı.

"Ne zamandan beri?"

Azra öyle bir bakıyordu ki Deniz'e, sanki cevabı almadan Deniz'i bırakmamaya niyetliymişcesine.

Azra'nın elinin hala onun teninde olması Deniz'in gerginliğine katıyordu ve aynı zamanda onu karşı çıkamayacağı bir tutku ile besliyordu. Onun nefesini hissedebiliyordu dudaklarında; cevap veremeyen, dengesızce bir açılıp bir kapanan dudaklarinda. Azra diğer elini yanağına koyunca dudağını ısırdı. Verdığı nefesler Azra'nınkileriyle karışıyordu ve aynı sıcak havayı soluyorlardı.

  "Dayanamıyorum, nefes alamıyorum.." fısıldadı Deniz, adeta yanıyordu, Azra'ya nasıl dokunacağını bilmiyordu, dokunursa sonsuza dek yanmaktan korkuyordu. İkilem arasında acı çekiyordu adeta.

"Bana bak."

Çekinerek karşısındaki kadın'ının gözlerine bakabildi.

"Kendini bana bırak", dedi sessizce. Sanki Deniz'in içini görmüştu ve ona güven vermek istiyordu.

  „Ha-Hazır değilim"

Sıcak bir tebessümle baktı Azra. O da yanıyordu, gözlerinden belliydi. „Tamam."

Yavaşca elini çekti ve tam o an Deniz'in her bir hücresi o eli yeniden teninde hissetmek istiyordu. Duygularinin ikileminde, - belki de elinde olmadan - bir taraf seçmişti ve bir dürtüyle Azra'yi kendine çekti, dudaklarını çoskuyla öptü. Azra'da devam ettiği sürece artık geri dönüş imkansızdı.

Yatağa doğru geri geri ilerlerken Azra öpüşmeyi kesti ve sabırsız nefes verişler arasında küstah bir ifadeyle sordu: "İstiyor musun?"

Cevap beklemeden Deniz'in yine kulak altı boyun kısmına öpücük kondurdu. Yine aniden kendini Deniz'den çekti ve sırıtarak sordu: "Hani hazır değildin?"

Zevk alıyordu Deniz'le böyle oynamaktan. Hem korkak hem sabırsız olan Deniz cevap veremeden yatağa düştüler.

Altta kalan Azra Deniz'i şefkatle belinden tutup onu yana dönderip üstüne çıktı, ellerini şaşkın Deniz'in başının yanina koydu. Eğilmişti ona doğru ve kızıl saçları yanaklarına değiyordu. Sonra geriye yaslandı ve üstündekilerini çıkardı. Spor sütyeni ile kalan Azra, Deniz'in zorlu bir yutkunmasına sebep oldu. 

"Kıpkırmızısın", dedi yan bir gülümsemeyle ve elleri titreyen Deniz'e elbisesini çıkarmakta yardım etti ve yere fırlattı. Ardından gözleri Deniz'in sütyenden taşmış göğüslerini buldu. Öne doğru eğildi ve yavaşca göğsüne doğru öpmeye başladı. Deniz ellerini onun kızıl saçlarının içinden geçirdi ve gözlerini kapatıp başını geriye attı. Her bir öpücüğün verdiği haz'ın etkisindeydi. Hayatında ilk defa başkasının dokunuşundan böylesine haz alıyordu.

Ortak alandan birden gelen mahkumların sesini duyunca Deniz'i bariz korku sardı ve ellerini Azra'nın saçlarından kendine çektı. Bundan hoşnut olmayan Azra ise kızgınca geriye yaslandı ve kafasını kapıya doğru çevirdi. Dudağını ısırarak ve tutkuyla dolmuş gözleriyle Deniz'in endişeli suratına - yaş kıvırcık saçları etrafında dağılmıştı ve bir elini utanmışcasına göğsünün üzerine koymuştu - ve sonra onun göğüslerine baktı. Acı çekercesine derin bir nefes aldı ve giyinmeye başladı.

Bir sonra ki an odanın kapısı gıcırdayarak açıldığında Azra kafasını çevirip sinirle bağırdı: "Bir adım atarsan içeri ölümün benim elimden olacak!"

Kapı aniden kapandı.

„Bıraz kaybettik galiba kendimizi, he, Boncuk?", gülümsedi heyecanla, gözleri ışıldıyordu. Deniz cevap verecek durumda değildi, bakışları kaçamaktı ve kalp atışlari aynı hızla devam ediyordu. Sakinleşmeye calışıyordu, yan yattı ve tam da o an Azra'nin küstah ama ciddi sesle "Fanfinfon borcum olsun sana, gece öderim" demesi Deniz'i daha da utandırmıştı.

Ardından odadan çıktı ve geride dağılmış bir Deniz Demir bıraktı.

AzDen (Avlu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin