1. BÖLÜM: Gerçekler Acı Verir

247 13 100
                                    

Adım Tina Miller, 16 yaşına kadar kendi hâlinde takılan -aslında takılamayan- sonrasında hayatı kabusa dönen genç bir kızım ve buraya kabusa dönen hayatımı size biraz olsun anlatabilmek için geldim. Evet... Başlıyoruz.

Varlıklı bir annem var ve babamı hiç tanımadım. Sadece babamdan kalan bir yüzüğüm var, ben daha doğmadan bana vermesi için anneme vermiş ve bir daha geri dönmemek üzere bizi terk etmiş. Evet... Biliyorum. Aslında bu yüzüğü hiç takmamam gerek ama içimde anlamlandıramadığım bir his var. Sanki yüzükten uzaklaşırsam kendimi güvende hissedemediğim gibi aptalca bir hisse kapılıyorum. Biliyorum saçma! Hiç tanımadığım, çokta bayılmadığım birinin hediyesine böylesine anlam yüklemem kendimden nefret etmeme neden oluyor bazen ama elimde değil!

Her neyse gel gelelim anneme... Bu hayatta o benim en değer verdiğim insanlardan biri, hatta değer verdiğim tek kişi diyebilirim çünkü annemin bana karşı olan tutumu onun dışında neredeyse herkesle iletişim halinde olmamı engelliyor. Şimdi bu tutumu size açıyım: İlkokul, ortaokul ve şu anda bulunduğum lisenin eğitimini hep evde aldım. Savunma, saldırı, strateji, sanat bunlar da evde aldığım eğitimlere dahil... Bunun nedeni annem, benim geleceğimin korku dolu olduğunu düşünüyor. Neden, gerçekten bilmiyorum ama annem her dersim başladığında "kızımın geleceği kötü olmayacak" diye sayıklayıp duruyor. Akıl sağlığının iyi olmadığını düşünüyorum ama nedense kurduğu şirkette benimle olduğu halindeki o garip hareketleri anında yok oluyor, ciddi ve başarılı bir kadına dönüşüyor. İşindeki başarısından dolayı onunla gurur mu duysam yoksa garip hareket ettiği için utansam mı bilemiyorum. Gerçi eskisi gibi çok da karşı çıkmıyorum çünkü her neden aradığımda bana aynı cevabını yani geleceğimin iyi olacağını söyleyip duruyor ve ben her eğitim konusunu açtığımda nedense kendimi bir köpek gibi hissediyordum... anlarsınız ya... eğitim alıyorum.

Ve şimdi esas konunun başlangıcını anlatabilirim.

Eğitimime normal okullarda olduğu gibi bir yaz tatili eklemiştik ve ben her zaman olduğu gibi evde yalnız, odamda verilen ödevleri yapıyordum ki annem bir anda odama girdi; elinde büyük bir çanta vardı, dalgalı siyah saçları birbirine girmişti ve ela renk gözleri telaş içindeydi ama bir şey yokmuş gibi davranıyordu:

- Hazırlan gidiyoruz.

- Sorun ne?

- Beni lafa tutma. Hadi gidiyoruz.

Çantayı parmağımla işaret ederek:

- Çantaya ne gerek var?

İç çekti:

- Yanına sadece birkaç kıyafet al ve soru sormadan dediklerimi yap, Tina!

Neler olduğunu anlamıyordum ama dediğini yaptım. Sadece yine o tuhaf hareketlerini sergiliyordur diye düşünüyordum ki bu zaten ilk değildi. Arada sırada, amaçsızca gitmemiz gerektiğini söylerdi.

Elime gelen birkaç rahat kıyafeti aldım ve annemin elindeki çantaya doldurdum. Sonrasında annem elimi sıkıca tuttu -bir an elim kırılacak sandım- ve kapıya doğru seri adımlarla yürümeye başladık. Evden çıkarken "Ne oluyor?" diye en az 10 kez sordum, en sonunda:

- Bazı evrak problemleri başıma dadandı.

??????? Ne ??????? Hiç inandırıcı bir bahane değil. Annemin başına böyle bir şey gelemezdi. O bu konuda çığır açacak derecede ustalaşmış biriydi.

13 Olimposlu {Askıda}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin