Zack’den…
Akademinin bahçesinde ellerim ceplerim de yürüyordum ve benden ısrarla bir cevap bekleyen kızı dinliyordum.
“Merak her zaman iyi değildir.”dedim.
“Regus gibi konuşma. Sadece anlat tamam mı?”dedi bana samimi bir şekilde bakarak.
“Bak,dinle bunun hakkında konuşmak istemiyorum.”dedim ciddi bir tonda.
“Hadi Kaptan.”dedi beni konuşmaya teşvik etmek için.çimlerin üstüne oturdu ve beni de aşağı çekerek oturttu.
Gökyüzü karanlıktı ve bu gece dolunay vardı. Derin bir nefes aldım.Onu ne zaman düşünsem aklıma ne zaman gelse biri tam kalbimin üzerine bir taş bağlamış gibi hissediyordum.Konuşup anlatamazdım.Neden ısrar ediyordu.
Başımı kaldırıp aya baktım.Sonra Zoe’nin meraklı yüzüne.
Bana bakan ve cevap bekleyen surata aldırmamaya çalıştım.
“Zack, ikinizinde neye bu kadar kızdığını bilmek istiyorum.”dedi.
Olanları hatırlayınca boğazıma kadar gelen öfkemi dizginlemeye çalıştım.Oraya kadar gidip onlarla oturmuştum ve o bencil piçin umursamaz tavırlarına katlanmaya çalışmıştım ama o sanki o zamanlar onun için hiçbir şeymiş gibi sessiz kalmıştı. Onu nasıl unutabilirdi.Ona yaptığını.umursamamıştı bile. Bu da beni delirtiyordu işte.
Bakışlarımı tekrardan Zoe’ye çevirdim.Bir cevap bekliyor gibiydi.
“Uzun zaman önceydi.”dedim.Ağzını açmasına fırsat vermeden elimle onu susturdum. “Daha fazlasını bilmek istiyorsan bunu o pisliğe sorman gerek.”
“Tammaaaaam.”dedi çocuk gibi oflayarak.
“Hadi gel içeri girelim yağmur başlayacak gibi.”dedim.Gökyüzündeki bulutlara bakarak.
“Tamam Kaptan ,ama bu işin peşini bırakmıyorum.” Ah işte buydu.Zoe Blake’de kesinlikle azim denen şeyin büyük boyundan vardı.
“Kurcalama artık Zoe.Neden bu kadar bilmek istiyorsun ki?”
“İşte.”
“İşte mi? Bu nasıl bir cevap böyle.”dedim.Şaka yapıyordu değil mi?Kaç yaşındaydı?Dört mü?
“Cevap işte.Sadece seni umursadığım için bilmek istiyorum.Arkadaşım olduğun için.”dedi samimi bir şekilde gülümseyerek.
“Drama yapma hemen.”dedim. “Bilme Zoe.Bilmemen daha iyi.”
“Ama bilmek istiyorum.”İşte yine bir çocukça yanıt daha.
“O zaman git Monaghan’a sor.”
“Ah,soracağım.”dedi kaşlarını havaya kaldırıp bilmiş bilmiş gülümsedi.
Soramazdı. Sorsa bile o serseri yediği naneyi bildiği için ona anlatmazdı.
“Herneyse.”dedim. “Hadi gidelim.”
Omuz silkip ayağa kalktı.Birlikte çiseleyen yağmura aldırmadan akademiye doğru ilerledik.
Akademiye girdiğimizde sanki aklına birden bire bir şey gelmiş gibi kıpırdandı.
“Yapmam gereken bir şey olduğunu hatırladım.” dedi durduğu yerden ileri bakarak.Gözleri bir yere odaklanmıştı ama neye baktığını anlamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşaretliler Akademisi
FantasiaFantastik filmler,efsaneler,macera romanları duyunca nerden geldiğini merak ettiğimiz hayalet hikayeleri.... Aslında tümüne hayal gücü deriz...YA DEĞİLSE!Aslında hepsinde gerçeklik payı varsa. Zoe boynunda beliren o gizemli işaretle ne yapacak?Peki...