Seungmin gördüğü rüyanın etkisiyle, terler içinde kalmış bedenini hızla yatakta oturur vaziyete getirdi.
Gözlerini ovuşturup, şakaklarına masaj yaptı. Ellerini yüzüne bastırıp, derince iç çekti. Uyumuştu uyumasına, gün de yavaşça ışıyordu fakat Seungmin'in bedeni hala çok yorgundu.
Neyseki bugünü izin günüydü ve arkadaşının yanına istediği vakit gidebilirdi. Bu yüzden yastığı kafasının altından alarak ona sarıldı.
Yatakta dönüp durmasına ve klasik müzik hatta ninni eşliğinde kendini uyutmaya çalışmasına rağmen bir kaç saatin dışında hiç uyuyamamıştı.
Ayağa kalkıp önce banyoya gidip işlerini halletti, sonrasında odasına dönüp üstünü değiştirdi telefonunu ve arabasının anahtarlarını da aldıktan sonra salonunda ki koltuğa oturdu.
Saat öğleye yaklaşıyordu ve, bu tahmininde yanılma payı yoktu, arkadaşı daha yeni uyanmış olmalıydı. Arkadaşının uyanmasına müsaade etmek için oyalanmalıydı ve bunu kendine mısır gevreği yapıp, guruldayan midesini susturarak yapabilirdi.
Gevreğini bitirip salondaki orta sehpanın üstüne bıraktığı telefonu ve anahtarlarını alıp kapıya ilerledi. Ayakkabılarını ve ceketini giyip kapıyı ardından çekip kilitledikten sonra kendini dışarı attı.
Havada keskin bir soğuk vardı ve bu Seungmin'in yorgun bedeninin biraz olsun canlanmasına sebep oluyordu.
Arabasına binip, emniyet kemerini bağladı ve arkadaşının evine doğru sürmeye başladı.
Arkadaşını, daha çok Abisini, uzun süredir tanıyordu ve Seungmin onu gerçekten de abisi gibi, ailesinden biri gibi görüyordu.
Kısa araba yolculuğundan sonra Seungmin arabasından inip, abisinin kapısını çaldı.
İçeriden ayak sesleri geliyordu ve Seungmin'e içeride birkaç kişi varmış gibi hissettirmişti fakat bir kaç kişinin çıkardığı sanılabilecek gürültüyü, abisi tek başına üstlenebilirdi.
Sonunda kapı açıldığında üstünde koca kırmızı boya lekesiyle duran abisine gülümsedi, Seungmin.
"İçeri gel Seungmin." Seungmin'in değil de başka birinin geldiğini sandığından endişelenmiş sonra o olduğunu anladığında rahatlamışa benziyordu.
"Hyung, neden bu kadar telaş yaptın ki?" sorusuna dürüst bir cevap gelmeyeceğini bilmesine rağmen sormuştu.
"Ah, yeni bir tablo için uğraşıyorum. Yabancı birinin görmesini istemiyorum. O yüzden biraz telaş yaptım Seungmin. Her neyse, senin küçük çocuğu hatırlıyor musun bakalım?" dürüst bir cevap gelmemişti, Seungmin de bunu abisinin yüzünde oluşan ifadeden çıkarmıştı fakat mevzuyu deşmeye pek lüzum görmüyordu zira zamanı geldiğinde abisi ona herşeyi anlatmasa da, o bir şekilde anlardı.
"Evet, hatırlıyorum Chan Hyung. Bu seferki rüya bambaşkaydı fakat öncekinden de fazla gerçek hissettirdi." bu çocuğun var olduğundan nasıl bu kadar emin olduğunu bilmiyordu fakat bir şekilde gördüğü şeyler ona iliklerine kadar gerçekliği hissettiriyordu.
Sonraki konuşmalar; Seungmin'in çocuğu anlatması ve Chan'in çizmesiyle geçmişti.
Seungmin kafaya koymuştu. O çocuğu bulup, kaybettiği iki yılını geri alacak ve o çocuğun yaralarını saracaktı.
*
sizi seviyorum, kendinize cici bakın. 🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the little car ☘ hyunmin
Historia Corta"Seni unuttum, evet unuttum. Fakat ruhum hala o küçük seni hatırlıyordu. Çok iyi hatırlıyordu. Ve şu an, tam bu an. Kalbim bana sadece çocukluk arkadaşı olmadığımızı söylüyor." © yuu, 2019