Aslında tüm bu konuşmalar,kesilen roller hepsi tuzağın bir parçasıydı. Beni meraklandırarak İğneci'nin pek kullanmadığı şatosunun olduğu bölgeye çekebileceklerini sanıyorlardı.
Ve sanırım amaçları beni öldürmekti. Tabi salakların benim aslında bir Muhbir Polis olduğumdan zerre kadar haberleri yoktu.
Onlara beni öldürme emrini kim vermişse benim İğneciyi tanıdığımı biliyor olmalıydı.
Avantaj onlarda gözüküyordu ama beni burada öldürmeyecekleri de belli olmuştu.
Beni nedense burada değil de İğneciye yakın bir yerde öldürmek istiyorlardı.
Yada sadece burada öldürmeki stemiyorlardı..
Kan raylarda bekleyen aracını çalıştırdığında tabancasını da göstermeyi ihmal etmedi.
-Hadi bin.
Evet avantaj onlarda gözüküyordu.
Ve Oliver'ın vücudunda bir yerler titreşiyordu..
Ama benim bir tabancam vardı ve onlar beni silahsız sanıyorlardı.
Kesinlikle eminim ki benim polis olduğumu bilmiyorlardı. Yoksa bana karşı bu kadar tedbirsiz olmazlardı. Hatta bu işi bile almazlardı.
Hangi aptal öldürme konusunda çok iyi eğitim almış ve aslında en iyi yaptığı iş öldürmek olan bir muhbir polisi öldürme görevini alırdı ki. Tabi onlara bir servet ödenmişse o zaman başka, o zaman bu aptallar değersiz hayatlarıyla kumar oynayarak böyle bir riski alabilirlerdi. Ama bu ikisi pekte servet ödenecek tipler değildi. Hiç bir yatırımcı ne kadar çılgın olursa olsun onlara oynamazdı.
Bu oyun fazla uzamıştı ve sonu da benim için hiç bir yere çıkmıyordu.
Onlarla araca gittim.
Tam" Kan" denen iri kıyım zibidi bana kapıyı açmıştı ki, ikisine anide nsırtımı döndüm. Biliyordum ikisinin de elinde tabanca vardı ama biliyordum ben onların ikisinin toplamından 10 hatta 20 kat daha hızlıydım.
Ve tekrar yüzümü onlara döndüğümde ise artık onlar için çok geçti. İkisi de rayların üstünde postları delik deşik olmuş yatıyorlardı.
Hayatta yaptığım en iyi üçüncü şeydi bunlar gibileri harcamak .
Birincisi Elona'yı sevmek, ikincisi New Wawe eroini her gün bırakmak ve her gün yeniden başlamak..üçüncüsü ise bu !
Raylara inerek Patoganyalı Oliver'ın kulağındaki telsizi, telsiz yönlendirme programının şifresini rahatlıkla kırabileceğim için kendiminkine yönlendirdim ve cesetlerin başında elimin kaşınması bekledim..
Elim kaşındı :
Hemen telsizimi açarak"selam ben hala hayattayım ama kiralık ucubelerin öldüdiyecektim ki" Demedim..
Karşımda dijital bir ses vardı:
Periyodik olarak anlamsız sözcükleri tekrarlıyordu.
Bu bir kod olmalıydı.
Ve sözünün sonunda bana beş saniyelik cevap verme süresi bırakıyordu.
Cevap vermeyince ise ses kendini başa sarıyor ve tekrar kodu okumaya devam ediyordu.
Bu böyle sürüp giderdi.
Sonsuz bir döngüydü bu hiç bir yere açılmayan. Tıpkı sefil hayatım gibiydi.
Bıçaklar..Kapı Zili..Gözyaşı...Evlilik Yemini..Dünya güneşi..İdiot dümenci ve beş saniyelik boşluk sonra en başa alıyordu..
Cevap vermedim..
Öylece telsizi kapatıp raylarda yatan Oliver'ın sırtına basıp gittim, göğüs bölgesinde 5 delik vardı. Kabul etmeliydim ki toplamda 9 mermi harcayarak ikisine yaşıyorlar mı diye kontrol etmeye gerek duymadan temiz iş çıkarmıştım. Ama artık yeterliydi bu zaman kaybı gidiyordum buradan artık.
Eğlence Diyarına doğru yürüyordum..
Düşünüyordum:
Bunun Petra Paisevayla alakası olmayabilirdi.
Aklımda başka bir şey vardı..!!
Birisi panik halinde beni ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Ama üst üste hatalar yapıyordu.
Yada hata yapmamaya özen gösteriyordu..
Daima kazananı oynamaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Linç Günleri (Bir Mars Polisiyesi)
Science FictionLİNÇ GÜNLERİ...!! Ruhumuzun uzun susuzluğu, bir yıllık kuraklığımız.. Linç Günleri... BAŞLIYOR !!!