2 Ay Önce (Tecavüz olayının gecesi)
Sessizce açmaya çalıştığı kapının beklentisinin üstünde ses çıkarmasıyla olduğu yerde donup kaldı. Bir süre boş bahçeyi izledi. Kimsenin olmadığını kavradığında bahçenin en sonunda duran basketbol sahasına doğru ilerledi. Omzundaki çantayı yavaşça eline alıp banklardan birine koydu. Saat başı olduğunu bildiren ses ile saatine doğru kaydı bakışları.
19.00
Her gün bu saatlerde okula gelir ve antrenman yapardı. Hayatının büyük bir kısmını kaplayan basketbol tutkusunda hedefi çok yüksekteydi. Bunun için ise çok çalışmalıydı, farkındaydı. Ancak etrafındaki herkes buna çok şaşırırdı. O Yusuf'tu işte... Her şeyi boşlar, en büyük amacı troll olmaktır ve günün sonunda tek isteği sevişebileceği birinin olmasıdır. Ancak çevresindekilerin unuttukları en büyük etken Yusuf'un zaten bunlara da tutkulu olmasıydı. Tutkulu olduğu her işte son derece iyiydi.
Üstündeki hırkayı çıkarıp çantasının üstüne attığında iyice kararmış havaya gözlerini dikti. 5 dakika sonra potanın yanındaki sokak lambası yanacak ve o da rahatça işine odaklanabilecekti. Bu süre zarfında oyalanmak için birkaç kez çantasını karıştırdı ve içindeki su şişesini defalarca kafasına dikti. Kısa bir süre sonra olduğu yerde sallanmaya başlarken mesanesini zorladığını fark etti.
Tuvalete gitmesi gerektiği için çantasında bulunan ve beden eğitimi hocasının ona güvenerek teslim ettiği spor salonunun anahtarına yöneldi. Oradan okula girebilir ve işini halledip sessizce çıkabilirdi. Bu sırada da biraz oyalanmış olurdu hem. Anahtarı aldığı gibi okula bitişik olan salona doğru yürümeye başladı. Yine de dikkatli olmak istedi, kimseye görünmeden girip çıksa iyi olurdu. Sessizce demir kapıyı açtı ve ağır olması sebebiyle omzuyla destek vererek içeriye girdi. Yüzüne vuran rutubet kokusuyla elini ağzına siper etme gereği duydu. Kapıyı kapatırken cebindeki telefonunu eline geçirip flaşını açtı.
Hızla salonu arşınladığında okulun koridorlarına geçmişti artık. Bulunduğu kattaki tuvalete doğru yürürken arkasından gelen çığlık sesi ile olduğu yerde kaldı. Ve bir kapı sesi duydu. Ancak durduğu an ses kesilmişti. Artık ortamdaki tek ses derin nefesleriydi. Yanlış duyduğunu düşündü ve hemen tuvaletin kapısını açıp içeriye girdi.
Birkaç dakika içinde işini bitirmişti. Üstünden atamadığı gerginlik ile hızla ellerini yıkayıp çıktı tuvaletten. Sessiz koridora geri döndüğünde etrafı kontrol ederek ilerliyordu. Az önceki çığlığın bir yanılmaca olduğunu düşünmüyordu. Ve işte ikinci kez derinden bir çığlık duyulmuştu. Yusuf ellerinin buz kestiğini hissederken yavaşça yutkundu. Tiz sesin attığı çığlıklar, derin inlemelere dönüşmüştü. Panikledi, birinin ağlaması onu her daim rahatsız ederdi. Özellikle bu saatte kilitli bir okulda ağlaması onu daha çok tedirgin etmişti. Aklına ağlamaktan başka hiçbir neden gelmiyordu.
Sesi takip edebilmek için nefes alış verişlerini yavaşlattı. Can kulağı ile boşluğu dinledi ve sesin koridorun diğer ucundaki hizmetliler için ayrılmış dinlenme odasından geldiğini düşündü. Telefonun flaşını kapattı. Bu, tiz sesin sahibini -ki o an için kız olduğunu düşünüyordu- ürkütebilirdi. Niyeti sadece iyi olup olmadığını kontrol etmekti.
Hızlı ama temkinli adımlarla ilerledi. Koridoru yarılarken sesler git gide netleşirken tek bir kelimeyi çok iyi seçebildi.
''Yapma.''
Yalvarır tondaki bu söylem ile Yusuf olabildiği kadar hızlıca ilerledi bu kez. O odada tek başına bir kız olmadığı aşikardı artık. Yardıma ihtiyacı olan biri vardı. Tam odaya girmek üzere elini kapıya uzattığında durdu. İçeriden debelenme sesleri ve kısık kısık konuşma sesleri geliyordu. Bu sırada telefonunu eline alıp birisini arama ve yardım etme isteği duydu. Hemen sevgilisinin numarasını tuşladı. Uzunca birkaç çalışın ardından telefon açılmayınca rehberinde arayabileceği kişileri gözden geçirdi. Bu sırada ekranda adı beliren Burak ile ikileme düşse bile buna vakti olmadığını düşündü. İlk aranışta açılan telefon ile biraz kapıdan uzaklaştı. Fısıldayarak hızla konuşmaya başladı.
''Alo-''
''Burak sus ve beni dinle. Okuldayım ve burada bir problem var. Yanıma gelmen gerek. Hızlı ol. Bodrum kattayız. Hemen.''
''T-tamam.''
Onaylayan ses ile hemen telefonu kapatmış ve saniyeler içerisinde önündeki kapıya davranmıştı. Kapıyı açar açmaz karşısında gördüğü sahne ile gözlerini ortadaki durumdan başka her yerde gezdirmeye başladı. Kanının ciddi anlamda çekildiğini hissediyordu. Tedirginlik hissi yerini önlenemez bir öfkeye bırakıyordu.
''Ne halt ediyorsun lan sen?'' Kendine geldiği an bağırarak karşısındaki çocuğa doğru yürüdü. Çocuk dağılmış üstünü başını düzenlerken arkasındaki duvara doğru geri geri yürüyordu.
''Yusuf bak-''
'''Ne Yusuf'u lan? Seni öldürürüm.'' derken odadaki herkes bunu yapabileceğinden emindi. Elini havaya kaldırdı ve gelişine vurmaya başladı karşısındaki çocuğa. Yalvarmalarını duymadan devam ederken arkasından gelen ağlama sesleri ile durdu. Ellerini avucunda kan revan içinde duran çocuktan çekti ve yere yığılışını izledi. Ellerine baktı tek kelime etmeden. Kan içinde kalmıştı. Titremeye başladığında odanın ona dar gelmeye başladığını fark etti.
''Sakin ol Yusuf. Olayı toparla.'' Beyninin ona verdiği komutlar ile gözlerini ellerinden ayırıp odada gezdirdi. İlerideki askılıkta duran önlüklere doğru ilerleyip bir tanesini rastgele aldı eline. Arkasını dönerken gözlerini yerde kendine sarınmış kızdan kaçırmaya özen gösterdi ve yanına doğru eğildi. Elindeki önlüğü açıp ona uzattığında karşısındaki kız irkilse bile hızla alıp üstüne kapamıştı.
''Korkmaa lütfen.'' dedi titreyen sesi ile. Kızın ağlaması şiddetlendiğinde sinirle arkasındaki çocuğa doğru döndü. Orada olmadığını fark etmesiyle sinirle duvara geçirdi elini. Bu sırada içeriye hızla giren beden nefes nefese merakla odadaki iki ruh gibi olan bedeni izliyordu.
''Polisi ara.''
****
Günümüz
''Ceren sonrasında korktu işte. Ekrem şerefsizinin ailesi zengindi biliyorsun. Kızı avukatları aracılığı ile tehdit ediyorlardı. Kız gidip isteyerek birlikte olduk demiş.''
''Ama ben ifade verdim.'' dedi Burak sinirle.
''Senin verdiğin ifade bir işe yaramaz. Olay anında orada değildin. Malum görülen iki mahkemede de hır gür çıkarıp mahkemeyi ertelediler.''
''Ekrem'in öldüğü gecenin ertesi günü mahkeme vardı.'' Burak ipin ucunu yakalamış gibi gözlerini kısarak Yusuf'a baktı. Yaklaşık iki gündür tüm bu olaylardan zararsız kurtulmak için her şeyi en başına almışlardı. Her ayrıntıyı tek tek irdeleyip, olası bir yakalanma durumunda nasıl yırtacaklarını hesaplıyorlardı.
''O gece nereden biliyordu ikimizinde okulda olacağını bilmiyoruz.'' dedi iç çekerek Yusuf. ''Ama bildiğimiz tek bir şey var, beni susturmak istiyordu.'' dedi iç çekerek ve sigarasından bir nefes daha aldı.
''Mahkemeye çıkmanı engellemek istiyordu ve ben onu öldürdüm.'' dedi Burak sessizce. Yusuf sigara dumanın kuşattığı odada duvarlara çarpan cümleler ile irkildi. İlk kez bu gerçeklik ile yüz yüzeydi.
''Sen beni kurtardın.'' dedi karşısındaki çocuğun gözlerine bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maktul • boy×boy
Novela JuvenilBekliyordum. Çünkü her katil olay mahalline geri dönerdi, dönmeliydi.