Tek bir şey biliyorum ki hakkın olmadığı yerde ölümü aradığım ve onu bulmayınca çıldırmak isteğimin çoğalması.
Adımlarımı hızlandırıp arka kapıdan içeri girdiğim gibi ani bir refleksle yerimde durdum, gözlerim iri iri açılırken şok içine girdim.Tam karşımda Araf elini kanayan göğsünde tutarak zorlukla ayakta duruyordu, içeride olan arbede sonrasında göğsünü yaralanmış olmalıydı, kanaması hızla akarken gözlerini zorlukla açarak yürümeye çalıştı bir adım atığı anda dengesi bozuldu yere düşmemesi için hızlıca kolundan tutup dik durmasını sağladım.
"İyi değilsin seni hastaneye götürmem gerek" dememle zorlukla gözlerini açıp nefes aldı "Gerek yok" demesiyle gözlerimi kırptım "Saçmalama kanaman var hastaneye gitmen gerek" yaralı halinden hiç taviz vermeyerek kolunu ellerimden hızla çekti "Gerek yok dedim!" diyerek zorlukla yürümeye başladı dengesi yeniden bozulunca kolunu yeniden kavrayıp "Hastaneye gitmen gerek diyorum" her an yığılacak gibi dursada dik durmayı bilen biriydi.
"Eğer bir daha hastaneye gitmem gerektiğini söylersen canını çok kötü yakarım!" tehditkar sesine ürksemde bu halde bile beni tehdit etmesine şaşıyorum. Tek kelime etmeden arka kapıdan çıkmasına yardım ettim kanamasını sıkıca bastırırken ayakta durmak için direniyordu.
Mertte içerideydi umarım ona da zarar gelmemiştir eğer şuan içeriye giricek olursam Araf'ı yaralı bir halde bırakmış olacaktım ve bu onun hayatını tehlikeye girmesini sağlayabilir zaten ayakta zor duramıyor, kanaması artıyor, acısına direniyordu.
Etrafıma ne kadar bakınsam da az önce ki kalabalıktan eser yoktu, zaten kalabalığın büyük çoğunluğu ön kapıya yığılmış vaziyeteydi arka kapıdan çıkanlar ise buradan uzaklamış olmalıydı.
Yavaşça elini çebine götürüp bir anahtar çıkararak karanlık olan sokağın başında duran siyah arabayı gösterip "Arabamı buraya getir beni orada fark ederler" ses tonu kısık ve yorgun çıkıyordu her an bayılacak gibiydi.
Bir an tereddüt etim ama vakit kaybedemezdim üstelik Araf'ı yaralayan kişiler barın önündeyse onu görerek daha fazla zarar verebilirlerdi zaten onlardan şuanlık kaçıyor gibiydi.
Yavaşça yere diz çöktü kolunu tuttuğum elimin tekiyle anahtarı alıp "Hemen döneceğim" diyerek arabaya doğru koştum barın önü halen kalabalık ve kargaşa içindeydi hiç vakit kaybetmeden arabanın kapısını açıp oturdum.
✴️
Evine vardığımızda arabayı villanın bahçesindeki bir noktaya park ettim bu halde araba kulanamasına ve yalnız kalmasına izin veremezdim, Araf arabaya bindiğinde telefonundan evinin konumunu açıp yol tarifini açtı, zaten zorlukla gözleri yarı açık bana bakıyordu arabaya bindirdiğim andan beri hastaneye götürme beni yoksa... diye başlayıp tehditlerini saymıştı. Bu halde evine getirmek hiç içime sinmese de bir bildiği vardır diye getirdim ama bu da doğru mu bilmiyorum.
Keşke birinden yardım isteseydim Araf'ın şuan bilinci yerinde bile değilken neden onun sözünü dinledim ki?
Arabadan zorlukla çıkarak vilaya doğru ilerlemeye başladı, başkası olsa yaralandığı dakika da yere yığılırdı ama anladığım kadarıyla onun vücudu bu tür yaralara dirençliydi. Arabadan hızla inip yanına koşar adımlarla varıp kolunu kavradım.
Kapıyı açıp içeri girdiğimizde etrafın karanlık olmasından ışıkları yaktı, Araf tek kolunu ellerimden çıkarıp zorlukla salona geçip uzun ve geniş koltuklardan birine oturup kafasını yasladı fazlasıyla acı çekiyor ve yorgun görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMCÜL KORUMA
ActionHayaller, dizlerde görülen ve kitaplarda okunan olduğu gibi masum tatlı bir kız onun karşısına çıkan sert yapıda bir erkek ve sonrasında değişen duygular ama bunlar sadece hayal ve kurgudan ibret olduğunu gerçek hayatla yüzleştiğin de anlarız...