Yeni bir okul dönemi ne kadar çekici olabilir ki? Her yıl gibi o lanet boktan okula gitmek zorundayım. Neymiş efendim? Okumazsam kendi başına, dimdik durabilen bir kadın olamazmışım. Mesleğim olmalıymış. Tanrım. Kimin umurunda? Yine tatsız bir sabaha günaydın!
‘’Alexis okula geç kalmak istemezsin değil mi?’’ Yine annemin bağrışıyla sevgili yatağımdan kalkmak zorunda kaldım.
‘’Anne geliyorum.’’ Odadan odaya bağırarak konuşuyorduk. Tanrıya şükür, evimiz prefabrik 2 katlı bir evdi de rahatsız olacak bir üst katta oturan komşumuz yoktu.
‘’Sadece 5 dakika.’’ Konuşmak yerine giyinmeyi tercih ettim. Çünkü annemi kızdırmaya gelmezdi. Deri taytımla beyaz tişörtümü giydim. Okula uygun sade bir makyajımla hazırlamaya ihtiyaç duymadığım çantamı alarak odamdan çıktım.
‘’İlk günden geç kaldık Alexis Chloe.’’ Azarlama merasimi başlamıştır!
‘’Anne, sadece ben… Sadece uyanamadım.’’
‘’Gece dizi izlemek yerine uyusaydın, erken kalkabilirdin.’’
‘’Anne Teen Wolf’u sevdiğimi biliyorsun.’’
‘’Onu sevdiğin kadar biraz da derslerini sevsen.’’ İşte şimdi başlıyoruz. Nasihatler, nasihatler..
‘’Anne sabah sabah konuşmasak?’’
‘’Çalışman gerektiğini ne zaman anlayacaksın?’’
‘’Okumak istemediğimi ne zaman anlayacaksın?’’
‘’Alexis! Bir daha bunu söylediğini duymayacağım.’’ Gözlerimi devirdim. Mavi kulaklıklarımı kulağıma taktım ve yola odaklandım. Hızla geçtiğimiz, sayısını bile bildiğim, ezberlediğim ağaçları bir kez daha saydım. Yine 43. Hiç değişmeyecek mi şu sayı? Ne biliyim, mesela tekini sökebilirler değil mi? Ya da mesela bir ağaç daha dikebilirler? Tanrım, saçmalıyorum!
‘’Alexis kâbusuna hoş geldin! Hey kızım, sana diyorum! Neyin transındasın sen?’’ Başımda dır dır öten sevgili arkadaşım Sasha’dan başkası değildi.
‘’Bende seni özledim Sasha.’’ Sırama oturur oturmaz uyuyacaktım. Bu artık kesinleşen bir teori. Sasha cıvıldayan sesiyle anneme döndü.
‘’Lexi merdivenlerden mi düştü bayan Grett?’’ Ah, söylemedim değil mi? Okulumuzun İngiliz Edebiyatı dersine annem giriyor. Evet, aynı okuldayız ve bu benim ne kadar şanssız ve zavallı olduğumu gösteriyor.
‘’Maalesef merdivenlerden düşmedi.’’ Annemin söylediği lafa bakın. Maalesef miş! Bunca yıllık kızını bir çırpıda harcadı.
‘’Sağ ol anne.’’
‘’Uykunu aç ve derslerini iyi dinle bebeğim. Hadi sınıfa.’’ Annem alnıma bir öpücük kondurdu ve kış kışladı bizi.
‘’Lütfen ilk dersin boş olduğunu söyle Sasha.’’ Mırıldandım. Çok yorgunum ve bu haldeyken ders çekemem ben! Okullar yakılmalı, gençler rahat bırakılmalı. Nasılsa sonunda ölüm yok mu hayatın? Niçin bu dünya için çabalıyoruz ki. Emeklerimize yazık değil mi?
‘’İlk dersin annenin dersi olduğunu nasıl bilmezsin?’’ Sasha şaşkınca suratıma bakarken bense ölüm fermanımın imzalandığını düşünüyordum. Bu haksızlık!
En arka sıraya oturdum. Okulun varlığına lanetler savururken tanıdık sesle tahtaya döndüm
‘’Günaydın çocuklar. Tatiliniz nasıldı?’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Too Nearby
Teen FictionÖlüm nerdedir bilemezsin. Belki bir tetiğin ucunda, yada bir avuç hap... Bir şişe zehir, evet ölmek için iyi yol. Peki ya ölüm, sana sevdiğin kadının damarlarındaki kan kadar yakınsa...