8.Bölüm Nutella

264 36 11
                                    

merhabalar :) geç gelen yeni bir bölümle karşınızdayım (geç yayınladığının farkında)umarım beklediğiniz gibi bir bölüm yazmışımdır. lütfen yorum ve vote larınızı eksik etmeyin

iyi okumalar :))

Beni zorlanmadan kucağına çekti. Salonda koltukta kucağında oturuyordum. Mavi gözleri öyle bir güzellikteydi ki o gözlerden kendimi alamıyordum. Sıkılmadan o güzel mavilere bakabilirdim. Yumuşak saçlarıyla oynamaya başladım. Beni izliyordu. Saçlarındaki uğraşımı bitirdiğimde yüzüne baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Bu farklıydı. İçten ve duygu yüklü gülümsemeydi. Sağ bacağının üzerinden sarkmış bacaklarımı iki yana açarak kucağında iyice yerleştim. Burnumdan öptüğünde huylanarak başımı boyun girintisine yerleştirdim. Erkeksi kokusunu ona fark ettirmeden içime çekiyordum. "Seni seviyorum." Dediğimde sesim boğuk çıkmıştı ama anlaşılabiliyordu. Saçlarıma minik öpücükler bırakıyor ve bir yandan da saçımla oynuyordu. "Bende seni seviyorum." Güzel sesini duyduğumda karnımdaki filde uyanmış tepinmeye başlamıştı. Kafamı boyun girintisinden kaldırıp suratına baktım. Mavi gözleri parlıyor ve beni eritiyordu. "Beni sevmemen gerekiyor." Sesim gerçekliği kaldıramamış ve üzgün çıkmıştı. Gerçekler acıtıyordu. "Şu işe bak ki seni seviyorum." Dedi ensesini kaşıyarak. Yine gerçekleri örtbas etmiştik. Ellerimi boynuna doladığımda beni kendine çekmiş biraz önce aramızda oluşan uzaklığı en aza indirmişti. Kıkırdayarak alnımı alnına yasladım. İkimizin de tek isteği vardı ve birbirimizi kıvrandırarak isteğimizi gerçekleştirmiyorduk. Ona olan yakınlığımla nefesim tekledi. Gözlerim pembe-kırmızı dudakları ve gözleri arasında gidip geliyordu. Dayanamıyordum. Onu öpmek istiyordum. O da benden farklı değildi. Benimle aynı durumda olduğunu fark edince ikimizden de kıkırtı çıktı. "Bizi öğrendiklerinde ne olacak?" Nefes nefese sormuştum. Aklımı oyalamam gerekiyordu. İlk adımı ben atmayacağım!

"Şaşıracaklar." Dedi benimle aynı durumdayken. Kıkırdadım yeniden. "Peki, sonra?" Bakışlarını gözlerimden dudaklarıma kaydırdı. "Alışacaklar." Konuşurken nefesi dudaklarıma çarpıyordu ve bu onu daha da arzulamama neden oluyordu. "Beni öpecek misin?" Sesimin çekici çıkmasını sağladım. Bakışlarım uzun bir müddet dudaklarına kaydığında dudaklarının kıvrımlarını izledim. Cevap almak için nihayet gözlerim gözleriyle buluşmuştu. Arsızca sırıttı. "İstiyor musun?" Utanarak gülümsedim. Bunu biliyordu ve beni kızartmak için soruyordu. "Hayır." Sesim cevabımın daha farklı olduğunu bağırıyordu.

Mavi gözleri koyulaşmış adeta okyanusu andırıyordu. Gözlerinde kendimi görebiliyordum. Bu güzel bir şeydi. Ensesindeki saçlarıyla oynadığımı o an fark ettim. Parmaklarım arasına saçlarını dolayıp geri açıyordum. O ise ellerini sırtıma koymuş, ola ki düşme ihtimalime karşı beni koruyordu. Sıcak elleri zaten sıcak olan sırtımı alev alev ediyordu. Dudakları dudaklarımla küçük bir dokunuş yaptığında daha fazlasını arzuladım. Ensesindeki ellerim saçlarına çıktı ve orada oyalandılar. Kendimi karşımdaki güzelliğe teslim ettiğimde kalbimde adrenalin pompalandığını hissettim. Birbirimizi doyumsuzca öperken birilerinin geldiğini fark etmemiştik bile.

"Niall!"

"Alexis!"

Karşımızda şaşkınca bakan dört göze kızarmış bir suratla karşılık verdim. Niall sırıtırken ben nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. "Kendinize oda bulun!" Diye bağırdı kıvırcık. Niall'a bir şey söylemesi için bakışlar atarken. "Biz odaya çıkıyoruz" Demesiyle kızaran suratım mora dönmeye yüz tutmuştu. Ben açıklama yapmasını beklerken o iyice batırmıştı. "Niall pisliksin! Sizde kesin gülmeyi!" Bağırarak merdivenlerden çıktım...

Niall ve ben mi? Tanrım olamaz! Hayır olmamalı. Onunla sevgili olamam. İnsanlıktan yoksun, duygusuz bir öküzü sevemem. Lütfen gerçek olmasın. Kâbus olsun.

Death Too Nearby Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin