"Ali, Mert Ali! Uyansana artık koçum be . Uyan!"
Filmlerde ameliyat olan ya da hastalanan kişiler kendine gelirken verilen önce puslu olup da sonradan netleşen görüntülerden birini yaşarken yavaşça doğruldum.Görüntü netleşince gördüğüm ilk surat ise Miraç'ın oturduğu sitenin güvenlik görevlisi Aslan Abi'ye aitti. Nerede olduğumu idraak edebilmem ise birkaç saniyemi aldı.
Miraç'ın yaşadığı sitenin girişindeki güvenlik kulübesinde uzanıyordum. Gözlerimi açıp anlamaz gözlerle etrafa baktığımı fark eden Aslan Abi doğrulmama yardım edip hemen açıklamaya girişti.
" Sen geldikten on dakika kadar sonra şikayet geldi güvenliğe . Arabayı girişe bırakmışsın . Yolu tıkıyor dediler . Ben de gelip bir bakayım dedim. Bi geldim ki kapının önünde yığılmışsın.Paspas bir kenarda , yerler kan içinde . Polisi aradım ben de hemen."
Aynı anda güvenlik kulübesinin önündeki girişten giren polis arabasını gördüm. Küçük pencereden kafamı uzatıp baktığımdaysa Miraç'ın binasının önünde beklemekte olan bir polis arabasını daha gördüm
" Yavaş ol koçum ."
Bayılmanın verdiği denge bozukluğuna bir de ani hareket eklenince tam kalktığım yere tekrar devrilecekken Aslan Abi kolumdan yakaladı. Yaşı kırkı geçkin olmasına rağmen hâlâ oldukça dinçti." Sen burada bekle , ben memur beye uyandığını haber verip geliyorum. "
Tam kulübeden çıkacakken cevabından oldukça korktuğum o soruyu sormak için kolundan yakaladım." Miraç nerde, nasıl?"
Önce kolunu elimden kurtarıp dostça sırtımı sıvazladı.
" Merak etme , içerde değildi. Ama kan onun mu bilmiyorlar daha . Ben de çok birşey bilmiyorum . Memur Bey gelsin , sana bilgi verir."Kafam karmakarışık bir şekilde bu sefer geri düşmemek için yavaşça ayağa kalktım ve ben de Aslan Abi'nin arkasından ilerlemeye başladım.Önce gazetedeki yazı, sonra hiçbirimizin Miraç'a ulaşamamış olması, şimdiyse evinin önünde bir kan gölüyle ortadan kaybolmuş olması hiç hayra alamet görünmüyordu.
Kendimi bildim bileli kan görünce on saniye içinde kendimden geçerdim. Bunu yenmek için ne kadar uğraşırsam uğraşayım en fazla bayılmadan kusabilecek kadar ilerleme kaydedebilmiştim.
Ben trabzanlara tutunarak yavaş yavaş merdivenleri çıktığım sırada kapısı açık ve önüne güvenlik şeridi çekilmiş Miraç'ın evinden de gür bir ses geliyordu." Size olay mahaline girmemenizi söylemedik mi kardeşim. Burdaki her şey delil . Hele bir yerde azıcık bir şey değişsin alırsınız başınıza belayı delilleri karartmaktan."
" Aman Memur Bey, ne delili ne karatması. Ali uyandı sadece onu haber vereyim dedim."
Sesler gittikçe yaklaştı ve en fazla otuzlu yaşlarının ortalarında sayılabilecek üzerinde sivil kıyafetler olan , uzun boylu kısa saçlı , sert yüz hatlarına sahip , kumral bir adam arkasında Aslan Abi ile yerdeki kana basmamaya dikkat ederek daireden çıktı. Önümde durdu ve elini uzattı.
" Ben komiser yardımcısı Harun Erdem. Siz de öğrendiğim kadarıyla Mert Ali Koca sınız."
Kafamla onaylayıp uzattığı eli sıktım.
" Miraç'dan haber var mı? Neredeymiş?Bu kan ," gözüm bir anlığına bir kısmı pıhtılaşmış yerdeki kana kaydı ve hemen gözlerimi kaçırdım " kimin ?"" Henüz bir bilgimiz yok ama kan örneği alındı . Birkaç saat içinde anlarız Miraç Bey'e ait olup olmadığını . İçerde incelemeler bitmek üzere. Sizin de ifadenizi almamız gerekiyor. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
C İ N A Y E T (+14)
Misterio / SuspensoSIFIRLARLA OYNAMAK " Ne zaman ne yapacağımı , iyi mi ya da kötü mü olduğumu, usturamı boğazınızda dolaştırırken sıcak kanınızı akıtıp akıtmayacağımı bilemezsiniz.Bu gazete sizin mezarınız olacak,benimse kırmızı güllerimi diktiğim çiçek bahçem. Tek y...