Beklediği gibi Aizawa çalışmasına izin vermedi. Pazartesi öğleden sonra kenarda oturup bazı kâğıtlarla çalışmaya ve çiftleri izlemeye zorlandı. İyi tarafından bakacak olursak notları hiç olmadığı kadar iyiydi. Sikik notları hep iyiydi zaten ama şimdi mükemmeldi. Haftalardır süren ek çalışmalar ve ev ödevleri az da olsa işe yarıyordu.
Yine de UA'ye gelme sebebi olan şeyleri yapamıyordu. Eğer ortalama sınıfları, ortalama ödevleri, ortalama notları olan ortalama bir öğrenci olmak isteseydi lanet genel derslere (ÇN// General Studies'i nasıl çevirebileceğimi bilemedim ama Shinsou'nun sınıfından bahsediyor.) filan yazılırdı ama Katsuki ortalama bir öğrenci değildi. Tanrı aşkına, o kahramanlık sınıfında olmalıydı. Bu durumda gösterebileceği hiçbir şey yoktu.
Katsuki'nin sınıf öğretmeni ona sınıf dışında karışamazdı. Birleyler yapmalıydı, okulun söyledikleri ve durumu umrunda değildi.
Böylelikle Katsuki kendisini Kirishima'nın kapısını çalarken buldu.
Katsuki genelde başkalarından yardım istemezdi ama aklına gelen fikri düşündüğünde yardım edebilecek tek kişinin Kirishima olduğunu fark etmişti.
"Geldim, geldim~"
Kapı açıldı ve üstünde bir sweatshirt ve başında bandanasıyla Kirishima belirdi. Bu görüntü Katsuki'yi hiç etkilemedi: Çiçeklerden bir iz yoktu.
Kirishima'nın yüzü hemen neşelendi. "Bakugou? Hey adamım, naber?"
"Teke tek atreman yapmak ister misin?"
"Uh." Kirishima kafa karışıklığıyla dudaklarını büzdü. "Ne?"
"Sen. Ben. Antreman. Şimdi."
Başta Kirishima birkaç defa göz kırptı. Sonra yüzü hafifçe asıldı. "Bakugou, yapmamalısın."
Katsuki offladı. "Antreman yapmam gerek."
Kirishima suçlu suçlu bakıp alt dudağını dişledi. "Ağırdan alman gerekiyor."
"Oh tabii ama 'ağırdan almak' ve 'hiçbir bok yapmamak' aynı şey değil ve bunu biliyorsun."
"Sanırım, belki, seninle salona gidip sen gerinirken filan seninle takılabilirim?"
"Bu dediğin antreman değil, ısınma. Hadi, Kirishima."
Söylemeye gerek yok, Katsuki dün antreman yapmaya gitmişti ama lanet öğrenci kartıyla salondan içeri girememişti. Farklı bir yol buluyordu.
"... Evet. Pekâlâ..." Kirishima hafifçe omuz silkti, belli ki seçenekleri düşünüyordu. "Bir kum torbam var. Çıplak elle dövüşmekle aynı olmadığını biliyorum ama bence sana iyi gelir. İçinde kaynayan şeyi biraz olsun çıkarmana yardımcı olur."
Katsuki tısladı. İçinde bir şeyler filan kaynanıyordu. Lanet, kaynıyor bile olsa aptal bir kum torbası işe yaramazdı.
"Hey," Kirishima ciddi bir şekilde Katsuki'nin yüzüne baktı. "Bu benim kum torbam. Sana teklif etmek zorunda değilim. İstiyor musun istemiyor musun?"
Katsuki bir an durup seçeneklerini düşündü. Odasında yalnız başına antreman yapacaktı veya bir şey dövecekti. Odasında çoktan antreman yapmıştı.
"İyi," homurdanıp Kirishima'yı kenara itti ve içeri girdi. Vakit kaybetmeden kum torbasına gidip önünde durdu ve yumruk attı.
"Vov, vov, vov, vov, bekle, dur." Kirishima odanın köşesindeki masaya gitti. Katsuki'ye bir çift boks eldiveni uzatmadan önce masasında aradı. "Bunlara ihtiyacın var. Off," sessizce mırıldandı, "sen kesinlikle... çok heyecanlısın bu gün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roses Are Red
FanfictionBu hikaye tamamen Unbreakable Red Riot'a aittir, ben Türkçe'ye çeviriyorum. Hikayenin orjinalini onun hesabından bulabilirsiniz. Kapak tasarımı Majorashby'e aittir. Instagram hesabından çeşitli çalışmalara bakabilirsiniz. Katsuki yaprakların tadında...