Ece elleri titreyerek karşısındaki yıllarca ona bakıp büyüten annesine baktı. Ne diyordu annesi?Berdel olacak amcanın yaşaması için mi diyordu? Ağlamamak için bastırdığı dişlerini araladı ve sessizce:
"Neden ben?" dedi. Sultan Hanım bahanesinin arkasına sığınarak başını eğdi:
"Çünkü sen Cemre'den daha büyüksün." Ona çünkü sen evlatlıksın diyemedi, dili varmadı. Ece zaten anlamıştı. O evlatlık diye kolayca onu gözden çıkartabiliyordu.
Gözünden engel olamadığı yaş düşünce dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı.
"Tamam. Ben tam da kurban edilmesi gereken o kişiyim! Anladım" dedi. Sultan Hanım acıyla kıvranan kalbine isyan ederek:
"Yarın istemeye gelecekler. Hazırlığını yaparsan iyi olur" dedi. Ece tek kelime etmeden salladı başını. Sağında gözleri dolan babasına baktı.
"Kaygınız olmasın. Bunca yıl bana baktınız yedirdiniz giydirdiniz. Elbette kendi kanınızdan canınızdan olmadığım için size verdiğiniz emeklerin karşılığını ödemeliyim. Şüpheniz olmasın. Ben kimseye evlatlık olduğumu söylemem. Çünkü biliyorum kendi kanınızdan olmayan biri berdel kurbanı olamaz" dedi.
Galiba bu hayatın hep karanlık yüzünü görmek onun kaderiydi. İzmir ona pek yaramamıştı. Ama daha dün adını duyduğu Mardin onun mezarı olacaktı. Sadece sevmediği ve varlığından haberi olmadığı biriyle evleneceğini sanarken zaten evli olan adama kuma gideceğini bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
Teen FictionBir kadın düşünün... Yıllarca çocuğu olmamış ama günün birinde evlatlık almış... Evlatlık aldıktan iki sene sonra kendi kanından canından bir can daha gelmiş dünyaya... Kocasının kardeşi kız kaçırdıysa ve onların evinden bir kız kuma gidecekse bu k...