Bölüme koyduğum şarkı eşliğinde okuyabilirsiniz...
İyi Okumalar...
Sağına baksan kara, soluna baksan yara...
Ediz balkondan aşağı eğilip sinirle bakan müstakbel karısına o görmeden baktı. Dilber'e döndü ve tek gözünü kırparak gülümsedi. Konaktan üzüntülü çıkmıştı ama Dilber'in sayesinde mutlu bir şekilde geri dönmüştü.
4 SAAT ÖNCE
Hırsla arabasına binen Ediz kafasını dağıtmak için geldiği o ıssız tarlaya düşünceli gözlerle baktı. Ne olacaktı böyle? Onu sevmeyen hatta ondan nefret eden bir kadından nasıl aşk bekleyecekti ki? Nasıl aynı yastığa başını koyacaktı? Tamam onu daha tanıyalı 1 hafta olmuştu ama gönlü kaymıştı işte. Ne yapabilirdi?
Sinirle yaslandığı arabasına yumruğunu indirdi ve sessizce manzarayı seyrederek içindeki öfkeyi dindirmeye çalıştı. Cebindeki telefonun titremesiyle derin bir nefes aldı ve yavaşça telefonu eline alarak ekrana baktı. Dilber arıyordu. Acaba ne olmuştu? Hızla telefonu açtı.
"Dilber hayırdır ne oldu?" dedi. Dilber sıkkın bir nefes vererek:
"Ediz cidden ben çok sıkıldım! Burada üvey annemin suratını ve üvey babamın nazını çekemiyorum! Artık tanışsak mı şu yeni gelen kumamla?" dedi alayla. Ediz yaslandığı arabasından uzaklaştı ve derin bir nefes alarak gülümsedi.
"Dilber biliyorsun zaten benden nefret ediyor. Evlenmemizin ertesi günü seni konakta görürse ne olur? İyice nefret eder. Ben seni oradan alayım otele yerleştireyim en azından iki üç günlüğüne olmaz mı?" dedi. Dilber gülerek:
"Ooo ağam ne bu kıvranmalar? Ben sana bir güzellik yapayım bari. Bu kız bence bu şekilde evlendiğiniz için senden nefret ettiğini sanıyor. Beni al buradan konağa beraber girelim, bak bakalım kıskanıyor mu kıskanmıyor mu? İşte o zaman senden nefret mi ediyor yoksa bu durumdan ötürü mü bu halde anlarsın" dedi. Ediz ilk başta böyle basit bir durumun içine girmek istemese de gönül ferman dinlemiyordu. Yapacaktı. Daha bir hafta içinde tanıdığı kıza vurulmuştu ve hiç yapmam dediği şeyleri yapacaktı. Sıkıntılı ve biraz da heyecanlı bir nefes vererek onayladı. Arabasına binerek Dilber'i almaya gitti.
Dilber balkondan bakan kızı biraz süzmüştü. Güzeldi. Hem de fazlasıyla güzeldi. İşi kolay mıydı zor muydu onu da ilerleyen zamanlarda anlayacaktı.
Onları gülüşürken gören Ece odasına kapanma planları yaparken bir anda durdu ve düşündü. Onu rahatsız eden şey neydi ki? O kadının üzerine kuma gelen kendisiydi. Neden o kadına kızmıştı ki? Kocasını seviyordu ve tabii gülecekti. Gülmesi gereken kadın tabii ki o olmalıydı. Onun ne suçu ne günahı vardı? Bu yaptığı aptalca harekete kızarak sakince odasından çıktı ve salona doğru ilerledi. Sesler, salona doğru gidince artmaya başlamıştı. Kapıdan içeri utana sıkıla girse de Beriwan Hanım destek verircesine gülümseyerek utanma demişti resmen. Gülerek Beriwan Hanım'ın yanına oturdu ve bakışlarını etrafta gezdirdi. Beriwan Hanım bu hanım hanımcık kızın utangaç hallerine ölüyordu. Gülerek saçını okşadı ve:
"Ece, kızım. Bak bu..." dedi ve nasıl tanıtacağını şaşırarak bir süre sessiz kaldıktan sonra:
"Ediz'in ilk eşi Dilber" dedi. Ece ilk utançtan bakamasa da rahatça ve hızlıca kafasını kaldırıp Dilber'i süzmüştü. Misafirlikte onu beğenmeyen kadının da dediği gibi kalıplı ve iriydi. Kendisinin iki katı olabilirdi hatta. İstemsizce beline kaydı gözleri. "Beli çocuk tutacak mı?" lafı beyninde dolanıp duruyordu. Bel çocuk mu tutardı. Çocuğun belde ne işi vardı? Gereksiz bir sürü soru beyninde dolanırken merhaba demeyi unuttuğu için kızararak sabahtan beri süzdüğü Dilber'e gülümsedi ve:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
Teen FictionBir kadın düşünün... Yıllarca çocuğu olmamış ama günün birinde evlatlık almış... Evlatlık aldıktan iki sene sonra kendi kanından canından bir can daha gelmiş dünyaya... Kocasının kardeşi kız kaçırdıysa ve onların evinden bir kız kuma gidecekse bu k...