BÖLÜMLERDEN ALINTICIKSSS ;)

2.3K 51 5
                                    

*****

Gelen saldırıyı son anda fark ettim.  Bedenimi geriye doğru savururken yumruğum çenesini bulmuştu. Tekmesinden kılpayı kurtuldum. İnleyerek geri çekildi. "Çok sert vurdun." ağzında biriken kanı türkürdü yüzünü buruşturarak. Dişini falan mı kırdım acaba?

 Omuz silktim. "Öğretmenim kadar sert olmaya çalışıyorum. Napalım."

 "Sana orantısız güç kullanmanı söylemiyorum." elini çenesinden çekince kızarıklığı gördüm. Morarmaya başlamıştı. Fazla sert vurmuştum. Ne kadar güç kullandığımın farkında değilim.

 "Özür dilerim." yaklaşıp çenesine dokundum. "Çok acıyor mu?"

 Güldü. "Acımadı ki." biraz önce acıdan inleyen bendim zaten. Erkeklik gururu dedikleri şeyden Doğan da fazlaca var. Bir kez daha farkına vardım. Şurda yalnızız. Ne var sanki canım acıdı dese. Ölür mü? Ölmez!

 Bu ifadesine karşılık kocaman sırıttım. "Bir daha vurayım istersen ha?"

*****

"Benden emir almadan hareket edemezler şeker şey." şuh bir kıkırtı eşliğinde canavar vampirlerin arasından çıkan mavi saçlı kadına baktım. Fantastik filmlerden fırlamış gibi bir hali vardı. Giydiği garip palto mavi saçlarına uyum sağlamıştı. vampire yada şekil değiştirene benzemiyordu. içimde garip bir his vardı bu kadına bakarken.

 "Patronları mısın yoksa?" emir almadan hareket edemiyorlarmış falan. peh!

 Kahkaha attı bu söylediğime. "Evet şeker şey. Bir nevi öyleyim. Benim iznim olmadan hareket edemezler." elini havada garip bir şekilde salladı. "Geri çekilin!" ve canavar vampirler gerilemeye başladı. 

 Gerçekten emir verebiliyor! "Bunu nasıl yapıyorsun!" dedim yapmacık bir heyecanla. "Söyle de bende bileyim. çok yararı olur."

 "Meslek sırrı söylenmez şeker şey." bana doğru yaklaştı. Bir kaç adımda aramızdaki tüm mesafeyi kapamıştı. "Ama sana bir konuda yardımcı olabilirim." anlamayan gözlerle ona baktığımı görünce devam etti. "Ama bir şartla." gözleri arkamda saklanan çocuklardaydı. "Çocuklarımı geri istiyorum."

 "Sen onların annesi misin?" dedim alayla. Pek inananasım gelmiyordu açıkcası.

 Zaten küçük kardeşine sıkıca sarılan çocuktanda onayı almıştım. "O bizim annemiz değil!" dedi aceleyle. "O cadı bizi sevmiyor bile!" 

 "Çocuğu duydun." dedim sırıtırken. "Onları sana vereceğimi sanıyorsan yanılıyorsun."

****

Son basamaklara doğru inerken bir gürültü koptu! Bomba patlamıştı sanki! Patlayan camlar etrafa saçılıyordu. Kendimi korumak için basmaklara yapıştım. Pek başarılı olduğum söylenezmezdi. Kollarımda ve yüzümde kesikler vardı. Sızlıyordu ama o kadarda can yakıcı değildi. Bağırışları duydum. Boğuk sesler duyuluyordu ama ne söylediklerini anlayamıyordum. Sonra biri kolumdan yakalayıp beni kaldırdı!

 "Esmer! kendine gel!" şiddetli bir şekilde sarsılıyordum. "Bana bak!" emre uydum ve karşımdaki yüze baktım kayıtsızca. "Beni duyabiliyor musun?" bana bir soru sordu. Cevabını vermem gerek.

 Başımı salladım evet olarak.

 "İyi misin?" 

 Sanırım bu soruyuda cevaplamam gerek. Yine başımı salladım.

 "Konuş! Bir şey söyle!" dedi beni sarsmaya devam ederken. Ama bu bir soru değildi. Cevaplamam gerekmiyordu yani. "Esmer! Kendine gel!" kendime nasıl gelebilirm ki? Ben buradayım ve seni duyabiliyorum. Hem neden bağırıyor bana? Ben birşey yapmadım.

  

Yanağıma çarpan darbeyle yere yapıştım. Ah! evet. Bu sefer bir şeyler oldu! Uykudan uyanmış insanın mahmurluğu vardı üzerimde. Sahi ben uyanalı fazlada olmamıştı ama.

 "Geldin mi kendine!" dedi başka bir ses. Bu Ayşahtı. Sesinde garip bir ton vardı.

Bu garip olan şeyin ne olduğunu düşündüm bir süre. Sevinse yüzü gülerdi. Demekki sevinmemişti. Kızgın olsa kaşları çatık olurdu. Demekki kızgında değildi. Neydi o zaman bu?

Korkmuş olabilir mi?

****

KRALİÇENİN UYANIŞI*-*Mühür ikinci kitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin