KUZEY KITASI KARANTİNA BÖLGESİ SAAT 18:30 CİVARI
“Rapor verin.”
Telsizden cızırtılı bir şekilde gelen sese gözlerimi devirdim. Daha beş dakika önce durumumu söylemiştim zaten. Bir şey olsa hemen telsize sarılacağımı biliyor. E daha ne ısrarla sorup durur ki!
Sırayla rapor verilmeye başlandı. “Sorun yok.”
“Temiz.”
Telsiz elimde hazır bekliyordum. Sıra bendeydi. Ama fark ettiğim hareketliliğe bakakalmıştım.
Cevap vermek istiyordum açıkçası. Ama gördüğüm manzara bir süre izin vermedi cevap vermeme. Gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekten varlardı!
Keşke gerçek olmasaydı. Böylece söylentiden öte geçmediğini düşünmeye devam edebilirdim. Ama değildi işte! Kanlı canlı-canlı değil ölü! Hem de en ayaklısından ölü!- karşımdaydılar.
“Esmer. Rapor ver.” Diye uyarı gönderdi bana.
Sesi duyana kadar aklımdan çıkmıştı cevap vermek. Alelacele telsizi cebime attım ve kulaklığımı taktım. Bu şeyler en ufak sese duyarlıydılar. Saklandığım yerden sobelenmek gibi bir niyetim yoktu. Olabildiğince kısık sesle durumu anlatmaya başladım. “Burdalar.” Dedim sakin kalmaya çalışarak. “Bir düzine kadar varlar. Ve daha da gelmeye devam ediyor. Ne yapacağım?”
“Hiçbir şey yapma!” dedi panikle. Kim olduğunu anlayamadım. Sesi boğuk çıkmıştı. Nefes nefeseydi. Yani buraya geliyorlardı.
“Tamam. Bekliyorum.” Tüfeğime sıkıca sarıldım ve parmaklıklara biraz daha yaklaştım. Aşağıdaki yaratıklar kalabalıklaşmaya devam ediyordu. Aralarına düşecek olsam sağ kalma ihtimalim çok düşüktü. Dişlerinin tenimde olduğu fikri ürpermeme neden oluyor.
Yanımda kıpırtı hissettiğim an yerimden sıçradım. “Benim.” Dedi fısıltıyla. Gözleri aşağıdaki yaratıklardaydı. Yüzünü buruşturdu. “İğrenç. Bu kadar pis olacaklarını düşünmemiştim.”
Bu kızla kardeş olduğumuzdan şüphe ediyorum. O kadar zıt kutuplarız ki. saçlarımız, gözlerimiz ifadelerimiz, her şeyimiz farklı. Birbirimize benzemiyoruz bile! Ve her saniye atışıyoruz. “Keşke haber verseydik.” Dedim sırıtırken. “Senin için karşılama töreni düzenlerlerdi. Temizlenirlerdi falan.”
Omzumdan dürttü. “Alay etme.” Dedi çatık kaşlarla.
“Bu durumda tek eğlencem sen oluyorsun tatlım. Fırsatı kaçırır mıyım hiç.”
Tüfeğine dürbünü yerleştirirken kaçamak bir bakış attı bana. “Aman hiç kaçırma zaten. Fırsatları değerlendirmekte üstüne yoktur senin.” Tüfeğin dürbünüyle aşağıdakileri izlemeye başladı. “Çok değiller halledebiliriz.”
“Yakın dövüşe zorunlu iniş yaparsan yine bu cümleni tekrar etmeni istiyorum. Halledip halletmeyeceğimizi o zaman söylersin ha?” sırıttım yüzüne bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN UYANIŞI*-*Mühür ikinci kitap
Fantasy.... Adam, kucağında mışıl mışıl uyuyan bebeği dikkatlice izliyordu. Küçücük parmakları sıkıca yumulmuştu. Sanki elinde gizlediği bir şey vardı da göstermemek için saklıyordu. Aslında gerçekten saklıyor olabilirdi. Parmaklarını yavaşça aralamaya baş...