...
"Böyle birşey mümkün olamaz." Elitlerin beyaz başkanının bize inanmadığı ya da inanmak istemediği, bu ilk cümlesinde belliydi. "Mavi'nin ihanet ettiğini size düşündüren şey ne bilmiyorum ama böyle birşey mümkün olamaz." Her ne kadar şaşkın olsada, sakinliğini korumayı harika bir şekilde becerebiliyordu. "Elit liderlerimizin hiç birinde ihanet söz konusu olamaz. Hepside şerefleri üzerine yemin ettiler." O zaman Mavi kesinlikle şeref yoksunu. Olmayan bir şey üzerine yemin etmek hiçte zor olmasa gerek.
Tifa bir adım öne çıktı. "Sayın çok kıymetli Elit başkanlarım." Selamını verdikten sonra konuşmaya başladı. "Annemin yaptıklarına inanmıyor olabilirsiniz. Ama tüm yaptıklarının bir delili var. Ben ve benim gibilerin bu ucubik durumu."
Siyahlar içindeki başkanın kaşları çatıldı. "Senin gibiler mi?"
Başını salladı Tifa. "Benim gibi olan melezler. Hepsi annemin eseri."
"Ben ortada senden başka melez göremiyorum." Bu sözünden sonra biraz duraksadı. Gözleri benim üzerime sabitlendi. "Ve tabi birde Esmer Demirkan dışında. Onunda annen sayesinde melez olduğunu sanmıyorum."
"Bir şahidimiz var!" dedim öne atılarak. "Mavi'nin emrinde çalışan bir cadı. Yaptıkları her şeyi itiraf etti. Çocukları neden kaçırdıklarını, onları kara büyüyle birer meleze dönüştürdüğünü, her şeyi anlattı!"
"Elitler kuruluna şahit getiremezsiniz. Doğruları biz buluruz." Dedi siyah başkan. Kibirli bir bakış attıktan sonra beyaz başkana döndü. "Mavi'ye yapılan şuçlamayı dinlemeye devam mı edeceğiz? Yoksa bu saçmalığa bir an önce son mu vereceğiz?!" sakinlikle uzaktan yakından alakası yoktu.
Beyaz başkan onu onayladı. "Size verilen sürenin sonuna geldiniz. Elinizde kanıtınız yok. Ceza almak istemiyorsanız bir an önce buradan gitmelisiniz."
"Kibir öyle bir gözlerinizi bürümüş ki, etrafınızda dönen oyunların farkında bile değilsiniz!" daha fazla dayanamayıp oturdukları masaya kadar gelmiştim. Ya Mavi'nin yaptıklarını bilip görmez geliyorlardı, ya da gerçekten bilmiyorlardı. Bu kadar saf olamazlar her halde! "Elimizde kanıtlar var diyoruz! Şahitlerimiz bile var!" Ne kadar sakin kalmaya çalışırsam çalışayım kabaran sinirlerimi gizleyememiştim. "O rahatına düşkün narin kıçlarınızı altın tahtlarınızdan kaldırıp bir etrafa bakın! Bakın da görün ne oyunlar döndüğünü!"
"Bu ne cürret!" Bu hararetli cevabı veren elbetteki siyahlı cadalozdu. "Esmer Demirkan! Derhal salonu terk edin!" doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar zaten! Gereçekler yüzünüze çarpıldığında nasılda patlıcan gibi morarıyorsunuz?!
Diğer başkan onu sakinleştirmeye çalıştı. "Biraz sakin olmayı dene. Mantıklı bir sonuç elde etmeliyiz."
"Eğer mantıklı bir sonuç elde etmek istiyorsanız lütfen bizi dinlemeye devam edin! Gerçekleri bir bir ortaya çıkardığımızda bize hak vereceksiniz!"
Siyahlı başkan alayla güldü. "Hadi anlat bakalım kurmaca senaryonuzu." Kollarını bağlayıp arkasına yaslandı. "Bizi bölemeyeceksiniz!"
"Esmer'in orta kıtada yaşadığını biliyorsunuz." Diye araya girdi Amanda. "Durup dururken neden kuzey kıtasına gelmiş olabilir?" Nereye varmaya çalıştığını anlayamamıştım ama dinlemeye devam ettim. "Çok değil, sadece bir ay önce orta kıtada bir karışıklık çıktı. Nerden geldikleri bilinmeyen bir grup cadı, kıta lideri Baran Kızılören'nin kurduğu otoriter düzeni bozmaya çalıştı. Bu cadılar orta kıtaya nerden geldi sizce? Cadıların bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az olduğu bir kıtada bu kadar cadı bir anda nasıl ortaya çıkar? Sizede garip gelmiyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN UYANIŞI*-*Mühür ikinci kitap
Fantasy.... Adam, kucağında mışıl mışıl uyuyan bebeği dikkatlice izliyordu. Küçücük parmakları sıkıca yumulmuştu. Sanki elinde gizlediği bir şey vardı da göstermemek için saklıyordu. Aslında gerçekten saklıyor olabilirdi. Parmaklarını yavaşça aralamaya baş...