....
Kapalı perdelerin arasından sızan güneş, güzelim rüyadan uyanma sebebim oldu.
Kaşlarımı çattım.
Rüya mıydı yani?! Tüm gece boyunca rüya mı görmüştüm?!
Sözcüklere dökecek olursam: Gerçek gibiydi!
Burada olamayacağını biliyorum. Bilmediğim şey, beni merak edip etmediğiydi. Son gördüğümde, Mavi'nin beni kaçırdığı gün telaşlı görünüyordu.
Dün geceki rüyamda beni özlediğini söylemişti. Rüya da olsa kollarında olmak hoşuma gitmişti.
Ona kızgındım. Hatta nefret ediyordum! 'Acar'ı öldürdüğü için! Alıştığım hayatı tepe takla ettiği için!' Ama bu nedenler bile duygularıma engel olamamıştı. İnkar mekanizmasını çalıştırmak için uğraşan iç sesimi susturdum.
Kahretsin! 'ONU SEVİYORUM!!'
Beni ne kadar sinir ederse etsin! bu duyguya engel olamıyor!!
Hala rüyanın etkisindeydim. Öpüşü, dokunuşu, sesi... Sanki gerçekten buradaydı. "Burada olmanı isterdim." Gerçekten burada olsa ne yapardım? Boynuna atılıp onu çok özlediğimi mi söylerdim? Yoksa suratına okkalı bir yumruk mu atardım?
İki seçenek de aklıma yatmıştı.
"Kime bu laf? Hayatında başka biri mi var?" Emredici bir ton kattı sesine. "Adını söyle!" Bu tavrına değildi şaşkınlığım. Yatağın diğer tarafına uzanmış, dirseklerinden destek alarak doğrulmuştu. Uykulu ama ciddi bir ifade vardı yüzünde. GERÇEKTEN BURADAYDI!! "Söylemiyor musun? Ben bulmasını bilirim o zaman." Kazma dişliğini yapacak illaki!! Kimden bahsettiğimi sanıyor bu?!
"Rüya değil miydin sen?!" Siyah çarşaflara sarılı bedenimi yukarı çekip oturur duruma geldim. "Burda ne işin var?!"
"Güzelim." Çapkın bir sırıtış gönderdi bana yaklaşırken. "Beni hayal etmen gururumu okşadı." Öptüğünde gözümü bile kırpmadım. Pörtlek gözlerle ona baktım. "Hala hayal gibi mi görünüyorum?" dedi birazcık geri çekildiğinde
"Gayet gerçek görünüyorsun." Üzerimden düşen çarşafı umursamadan boynuna atıldım. "Rüya gördüm sandım! Gerçekten buradasın!" geri çektim başımı. Çatık kaşlarla yüzüne baktım. Çabuk değişen ruh halime alışmıştım. "Nasıl geldin buraya? Beni nasıl buldun?"
"Seni kaybetmedim ki bulayım." Ensemde, orda olduğunu hissettiren o küçük noktaya dokundu parmakları. Ürperti tüm bedenimi sardı. Ama mührü kullanmamıştı. "Nerde olduğunu biliyordum." Otuz iki diş sırıtan parlak bir gülümseme gönderdi bana.
Parlak sırıtışını söndürecek sert bir yumruk çaktım suratına. İki seçeneğinde cazip geleceğini söylemiştim size! "Madem biliyordun, neden şimdi geldin?! Neler yaşadığımı biliyor musun sen?!" İkinci yumruğumu durdurdu. "Bırak hıncımı alayım! Seni fena halde parçalamak istiyorum!"
"Önce dinle." Yüzümü kaplayan saçlarımı geri çekti. Diğer eli sıkılı olan yumruğumu tutmaya devam ediyordu. "Buraya gelmem zaman aldı. Çünkü Mavi'nin ve elitlerin haberi olmamalıydı. Kuzey kıtasına girebilmem için bir sürü protokol uygulatacaklardı. Hafızan yerine gelmiş olmalıydı." Birileri hatırlamaya başladığım haberini uçurmuş!! Çakırgöz olmasın o? "Buraya gelebilmek için işleri Samuel'e devretmiş olmalıydım. Bir kıta lideri olarak görevlerim var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN UYANIŞI*-*Mühür ikinci kitap
Fantasy.... Adam, kucağında mışıl mışıl uyuyan bebeği dikkatlice izliyordu. Küçücük parmakları sıkıca yumulmuştu. Sanki elinde gizlediği bir şey vardı da göstermemek için saklıyordu. Aslında gerçekten saklıyor olabilirdi. Parmaklarını yavaşça aralamaya baş...