....
Diğer üçü bizi fark etmeden gitmişti. Ama arabanın diğer yanındaki küçük kızın fark ettiğine kesinlikle eminim! Arabamızın yanına geldiğinde ani bir kararla durmuştu. Arabayı incelemeye koyulmuştu. Sanki özelliğini inceliyor gibiydi. Ama öyle olmadığına kalıbımı basarım! Bizi korkutmaya çalışıyordu! Çakıl taşlarını ezen adımlarıyla birazdan yanımıza gelecekti! Sanki oyun oynuyordu bizimle! Küçücük boyuyla ne oyunları çevirdiğini sanıyor bu?!
Daha fazla dayanamadım ve ayağa kalktım. "Kaçmaya kalkarsan yakalanırsın." dedim sertçe. Bana doğru gelirken tam önünde durdum.
Beni gördükten sonra adım atmayı kesti. Baştan ayağa süzdü beni. "Birliğin son çaresi sen misin Esmer Demirkan?" Neden hala Kudret'in soyadını kullandığımı bilmiyorum. Hafızam yerine geldikçe daha da sinir oluyorum bu duruma! Ama önceliğim soyadım değil şimdilik. Tek derdim bu kıtadan kurtulmak! Eve gitmek ve sadece doğumda görebildiğim kızımla hasret gidermek istiyorum! Nasıldı? Ne yapıyordu? Merak ediyordum haliyle.
"Ne gördüysen o." dedim sırıtarak. "Ben olmadan yapamayacaklarını söylediler." dedim alaycı bir ifadeyle. Doğruydu da. Bir şey beceremeyip benim üzerime yıkmışları görevi. Sanki ben süper kahramanım! Süper güçlerim olduğu doğru. Kahramanlık konusunda emin değilim.
"Ama geç kaldın." Depoyu işaret etti. "İçerdeki çoktan öldü."
"Biliyorum." omuz silktim. "Onun için çok geç artık. Ama elimizde sen varsın." Kocaman sırıttım.
Kaçmak için hareketlendiği anda Adrian arkasında belirdi ve onu kollarıyla hapsetti. "Yeteneklerine fazla güveniyorsun bücür cadı." Kolları arasında sıkıştırdığı kıza alayla baktı.
"Sizde kendinize fazla güveniyorsunuz!" diye tısladı. "Patron kaçırıldığımı öğrendiğinde gerekeni yapacaktır!" ne kadar çırpınırsa çırpınsın, Adriandan kurtulamamıştı.
"Yapılması gereken neymiş peki?" aramızdaki boy farkını kısaltmak için ona doğru eğildim. "Patronun bizi mi yoksa seni mi öldürtecek." düşünceli bir ifade katmaya çalıştım yüzüme. "Aslına bakarsan burada korunmasız olan tek kişi sensin. Biz başımızın çaresine bakabiliriz. Ama sen...." biraz daha yaklaştım. "Her an seni öldürmek için gelebilirler. O yüzden zorluk çıkarmadan bin arabaya." diye fısıldadım.
Parlayan öfkesinin farkındayım. Elbette kaçmaya çalışacaktı. Ama yanında bir şekildeğiştiren ve vampir varken kaçamayacağını biliyorum. Bunu onun bildiğini de biliyorum. Kaçamayacaktı. Denemeleri başarısız olacaktı. Adrian onu arka koltuğa oturturken cebimden çıkardığım iple, ellerini arkasında birleştirerek bağladım. "Sakın normal bir ip olduğunu sanma." dedim geri çekilirken.
"Biliyorum!" diye cırladı. "Cadı efsunu var!"
Kocaman sırıttım. "Fark etmene sevindim." kapıyı kapattım ve ön koltuğa geçtim. Adrian arabayı çalıştırmıştı bile.
"Grubunuzda cadı olduğunu bilmiyordum." kıpırdanmaya çalıştı ama ip engel oluyordu. "Haini merak ettim doğrusu." Birliğe katılan cadılara hain dediklerini yeni öğrenmiştim. Neden böyle dediklerini anlamış değilim. Sonuçta cadılarda elitlere bağlıydı. Ama cadılar ayrı bir topluluk oluşturmuş gibi görünüyordu. Amaçlarını henüz bilmiyordum. Ama bu küçük cadı sayesinde hepsini öğrenecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN UYANIŞI*-*Mühür ikinci kitap
Fantasy.... Adam, kucağında mışıl mışıl uyuyan bebeği dikkatlice izliyordu. Küçücük parmakları sıkıca yumulmuştu. Sanki elinde gizlediği bir şey vardı da göstermemek için saklıyordu. Aslında gerçekten saklıyor olabilirdi. Parmaklarını yavaşça aralamaya baş...